|
 |
|
MUHARREM SARIKAYA
Nisan'a kadar devam
YSK'nın seçimlerin iptali ve 66 milletvekilliğinin DYP'ye devri ile ilgili başvuruları ret kararı ile hükümet rahatladı.
Bununla birlikte, Yargıtay kararı doğrultusunda muhalefetin eleştirilerinin "meşruiyet" tartışmasının durmayacağı da kesin.
Hükümetin elinde ise bu eleştirilere karşı, "Mart ayı sonunda veya Nisan'ın ortasında yapılacak Yerel Seçim" kozu bulunuyor.
AKP'nin yerel seçimlerde, genel seçimdekinden bir puan yukarı oy alamaması durumunda tartışmanın odağına tekrar oturması da kaçınılmaz olacaktır.
Dolayısıyla, Nisan ayına kadar Hükümet açısından YSK'nın dünkü kararı ile önemli bir eşik aşılmış bulunuyor.
Ä°zin mi, yetki mi?
Gelecek haftadan itibaren hükümetin önünde yeni bir eşik daha duruyor;
Irak'a asker gönderme...
Meclis'te Çarşamba veya Perşembe günü ele alınması beklenen tezkere ile ilgili hazırlıklar hükümet içinde tamamlanmış görünüyor.
Buna rağmen, Ankara'da iki gündür anlamsız bir tartışma yaşanıyor.
Tartışma, hükümetin asker gönderme ile ilgili olarak Meclis'ten "izin mi alacağı, yoksa yetki mi isteyeceği" noktasında odaklanmış bulunuyor.
Tartışmayı yaratanlar açısından en dikkat çekici olan ise, son dönemde Ankara'da çok sıklıkla görülen bir hastalık.
İzin ve yetki konusunda Anayasa'yı açıp okumamaktan kaynaklanan kendi kafa bulanıklarını başkalarına da bulaştırma konusunda bazı kimselerin gösterdiği başarı.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, yabancı bir ülkeye asker gönderme veya yabancı ülke askerlerini kabul etme iznini verme yetkisi sadece ve sadece TBMM'ye aittir.
Bu da Anayasa'nın 92'inci maddesinde açıkça yer alır.
Dolayısıyla iddia edildiği gibi, Kanun Hükmünde Kararname çıkararak hükümete asker gönderme yetkisinin verilmesi olanağı yoktur.
Böyle bir iddiada bulunmak "Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin Başbakan'a devri için yasa çıkarılacak" demekle aynı anlama gelir. Hükümetin bu konudaki hazırlığına gelince; muhtemelen yarın Bakanlar Kurulu'nda görüşülüp son şekli verilecek olan tezkere, 1990 yılında Yıldırım Akbulut hükümetinin Körfez savaşı döneminde çıkardığı ile benzer olacak.
Yani, "Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde kollamak, hadiselerin seyrine göre süratli karar alıcı politikalar izlenmesine yardımcı olmak üzere; lüzum, hudut ve şümulü hükümetçe takdir ve tayin edilecek şekilde Irak'a asker gönderme izni" istenecek.
Bu izin de yine Anayasa'nın 92'inci maddesi içinde Meclis'ten talep edilecek.
Dolayısıyla Meclis'ten tezkere ile asker gönderme izni isterken, hükümet elindeki yetkilerini geniş tutacak.
Tezkereye süre, hudut, sayı, askerin üstleneceği bölge gibi sınırlamalar koyarak kendisini kurallar bütünü içine sıkıştırmayacak.
'Kandilin yağına bakalım'
Nitekim, Adalet Bakanı Cemil Çiçek de dünkü sohbetimizde benzer görüşleri tekrar etti.
Çiçek, Meclis'ten geniş bir yetki alma isteklerini dile getirirken, Cumhurbaşkanı'nın TBMM'nin açılışındaki konuşmasına dikkat çekti. Sezer'in konuşma metninde yer alan, "Meclis'in asker gönderme konusunda izin verebileceğine" ilişkin görüşünü anımsattı ve "Bu konuda bir orta yol bulacaklarını" belirtti.
Öyle anlaşılıyor ki, hükümet tezkerenin geçerliliği ile ilgili süre sınırlı izin isterken, askerin ne zaman ve hangi sayıda gideceğini, mühimmatlarının neler olacağı, üsleneceği bölge gibi ayrıntılara yer vermeyecek.
Bu konularda yetkinin kendisinde olmasını isteyecek.
Çiçek ile dün konu üzerinde konuşurken bir noktaya daha dikkat çekti
"Askerimiz Habur sınır kapısını geçerken, yetki ile mi izin ile mi geldin diye mi sorulacak? BM'deki gelişmelere de bakarak bu konuda biraz daha rahat hareket etmek istiyoruz. Bütün dünya kandiline ne yağ damlayacak diye hesap yaparken, hala uluslar arası meşruiyet, izin yetki gibi işin detayıyla uğraşıyoruz."
Şurası kesin ki, hükümet bu kez tezkereyi çıkarmakta zorlanmayacak.
YSK karanının ardından tezkerenin de çıkması gelecek haftadan itibaren hükümet ile birlikte tereddüt içindeki piyasalara da güven getirecek.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
