|
 |
|

AHMET HAKAN
Nasıl iyileştim?
Birine işkence mi yapmak istiyorsunuz, verin eline Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya'nın adli yıl açılış töreninde yaptığı konuşma metnini, "Bu konuşmayı baştan sona oku ve ana fikrini özetle" deyin, sonra da kenara çekilip hınzırca sonucu bekleyin! Eminim sonuç alırsınız. Çünkü ben, böyle bir deneyim yaşadım. O konuşma metnini okuyup ana fikrini çıkarma gafletine düştüm.. Ne durumda olduğumu anlatamam. Sadece 'kendimi iyi hissetmediğimi' söylemekle yetinmek istiyorum.
Neden böyle? Çünkü konuşma metni, bütün tutarlılık kaygıları bir tarafa bırakılarak hazırlanmış.
Önce "12 Eylül Anayasası baştan sona değiştirilmelidir" gibi, "Avrupa Birliği için atılan adımlar takdirle karşılanmalıdır" gibi cümleler göze çarpıyor ve siz "Tamam, ikinci bir Sami Selçuk vak'asıyla karşı karşıyayız, olayı çözdüm" diyorsunuz.. Ama rehavet uzun sürmüyor. Çünkü Özkaya, konuşmanın orta yerinde öyle bir cümle sarf ediyor ki, Sami Selçuk gidiyor, yerine Yekta Güngör Özden geliyor.. Ama öyle bildiğimiz Yekta Güngör Özden değil, biraz kafası karışık, ne dediğini tam olarak yansıtamayan bir Özden..
Yargıtay Başkanımız, tamam, irticaya karşı duyarlı, din devleti isteyenleri eleştirmek istiyor, buna da tamam. Ama neden anlaşılmaz olma gayreti içinde, işte bunu anlamak mümkün değil..
Şu kadarını söyleyeyim de neler çektiğimi anlayın Ben bu konuşma metnini okuduktan sonra Vural Savaş'ın, Yekta Güngör Özden'in konuşmalarını hasret ve özlemle andım.. Dedim ya kendimi hiç iyi hissetmiyorum..
****
Kendimi iyi hissetmememin bir başka nedeni daha var. Uzaktan tanıdığım ve 'medeni bir insan' olduğuna inandığım Çevik Bir'in, Meral Akşener'e gönderdiği mesaj da benim açımdan moral bozucu oldu.. Çünkü insanlar hakkında hayal kırıklığı yaşamak, beni oldum olası hırpalamıştır.
Ben Çevik Bir'in şövalye olduğunu sanıyordum, meğer pusucuymuş. Ben Çevik Bir'in, kadınlarla nasıl iletişim kuracağını öğrenmiş, iyi yetişmiş bir asker olduğunu sanıyordum, meğer öyle değilmiş.
Belinde silah olan bir "beyefendi"nin, gerekçe ne olursa olsun bir kadın için "yağlı kazığa oturtmak" niyeti taşıması, analiz edilmeye değer.
Diyeceksiniz ki "Belki doğru değildir." İnanın, önce ben de öyle düşündüm. Ama "Karadayı'nın yakasına yapışma" iddiasını, çok güçlü bir şekilde yalanlamaya muktedir olan Çevik Bir'in, "yağlı kazık" olayı karşısında sus-pus olması, olayın doğru olduğuna inanmama neden oldu. Yine de yanılmış olmayı umut ediyorum.
****
Önce anlaşılmaz bir konuşma metniyle haşır neşir ol, sonra da bir hayal kırıklığı yaşa!
Bu iki olayın etkisinden nasıl kurtulurum diye düşünürken, kadim dostum Dr. Eser Alptekin aradı ve beni Çiçek Arif'in mekanına davet etti.
Alışık olmadığım bu mekanda Çiçek Arif'in sohbetine iştirak etmek beni ziyadesiyle memnun etti. İki anı kitabını sular seller gibi okuduğum Çiçek Arif'ten, canlı canlı anı dinlemenin zevkini tattım..
Çiçek Arif'in sohbet gücünün, kalem gücü kadar etkileyici olduğunu gördüm..
Gecenin sonunda her şeyi unutmuştum ve kendimi iyi hissediyordum..
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|