kapat
31.08.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMÄ°
limasollu
TÃœRKÄ°YE
DÃœNYA
POLÄ°TÄ°KA
SPOR
MEDYA
SERÄ° Ä°LANLAR
METEO
TRAFÄ°K
ÅžANS&OYUN
ACÄ°L TEL

GREENCARD

MEHMET BARLAS


"Ben onun yerinde olsaydım" demeyin sakın!

Hayatımızda kimbilir kaç kez, "Ben onun yerinde olsaydım" diye başlayan cümleler kurup, başkalarının davranışlarını eleştirmişizdir.

Acaba gerçekten siz "O"nun yerinde olsaydınız, şimdi bulunduğunuz konumdaki kadar rahat olur muydunuz?

Bunu pek düşünen yoktur; "Ben onun yerinde olsaydım" diye cümle kuranlar arasında.

"Bekara karı boşamak kolaydır" derler ya...

İşte öyle bir şeydir, başkalarının yerinde olduğunu varsayıp, doğru davranışların yolunu göstermek.

Irkçılığın tırmandığı, şovenliğin azdığı bir ortamda, azgın çoğunluğun bir üyesi olarak, marjinal kabul edilen görüş sahiplerini "Ben olsaydım" diye eleştirmek çok kolaydır.

Bizim gazetecilik mesleğinin gerçek büyüklerinden olan Amerikalı John Howard Griffin (1920-1980), bu "Ben olsaydım"ı, lafta bırakmadan denedi 1959'da.

Zenci-beyaz ayrımının en fazla hissedildiği bir Güney eyaleti olan Teksas'ta (Dallas) doğdu Griffin.

2'inci Dünya Savaşı'nı, Fransa'da eğitim görürken karşıladı. Savaşta Fransız Direniş'i (Resistance) ile çalıştı. Naziler'in Yahudi ırkına karşı uyguladığı soykırımdan, pekçok Yahudi'yi kaçırıp, kurtardı.

Savaştan sonra vatanı Amerika'da gazetecilik yaparken, içinde derin bir kuşku vardı.

- Acaba biz Amerikalılar da, zenci Amerikalılar'a karşı, Nazi Almanyası'ndaki gibi ırkçı açıdan mı bakıyoruz?

Griffin bu sorusuna cevap bulmak için, zenci oldu.

New Orleanslı bir doktorun bulduğu "Oxorolen" adlı ilaç, içenin derisini karartıyordu.

Griffin bu ilacı içti ve bir zenci olarak, Missisipi'nin çeşitli kentlerinde ayakkabı boyacılığı, hamallık, ayak işçiliği yaptı.

"Benim Gibi Siyah" adlı (Black Like Me) kitabını 1961'de yayımladı.

Bu kitapta, Amerika'nın Güney eyaletlerinde zenci olmanın, Hitler Almanyası'nda Yahudi olmaktan farksızlığını anlatıyordu.

Beyazlar siyahları, sanki insan değil, başka yaratıklarmış gibi görüyorlardı.

Davranışları, sordukları sorular ve kara derililere bakış açıları, dehşet vericiydi.

Griffin'in kitabı 14 milyon tane sattı. Kitaptan film yapıldı.

Siyah-beyaz eşitliğini sağlayan Medeni Haklar (Civil Rights) yasalarını hızlandırdı, Griffin'in bulguları.

"Ben onun yerinde olsaydım" diye başlayan cümleleri duyunca, hep Griffin'in deneyimini hatırlarım.

Benim gibi olmayan ve benim sahip olduğum şartlardan çok farklı koşullarda, benim gibi davranmayan insanlara, anlayışla yaklaşmaya çalışırım.

Bu anlayış, bazen, ömür boyu askeri ortamda yetişip yaşamış ve şimdi sivil toplumun özgür ortamına zor uyan emekli subaylar için gerekli olabilir.

Bazen, kendilerini üstün ırkın üyeleri gibi görüp, başka etnik kimlikleri aşağılayan saldırgan düşünce sahiplerine tepki koyan, o etnik kimliğin mensuplarına, anlayışla yaklaşmak gerekebilir.

Ya da, bireysel veya ailesel sorunlarını aşamayıp, beraberliklerinden kaçan eşler için gerekebilir bu anlayış.

Siz siz olun, "Ben onun yerinde olsaydım" diye başlayan cümlelerle, söze fazla başlamayın.

O'nun veya onların içinde bulundukları koşulları, onu veya onları çileden çıkaran nedenleri, anlamaya da çalışın.

Ve kendi hatalarınızı da görün.

Acaba o sizin yerinizde olsaydı, sizin yaptığınız hataları yapar mıydı?

Özetle, önyargılı ve acele hükümcü olmayın!

ÅžAKA

"EÅŸsiz"lik!
30 Ağustos Resepsiyonu'na, Org. Özkök ve eşi ev sahipliği yapıyor.

Ama politikacılara gönderilen davetiyeler "eşsiz"miş.

Zaten bizim uğraştığımız ve çözemediğimiz problemler de, dünyada eşsiz değil mi?

GİZLİ YÖNETMELİK

Halk, devletin tehditi mi?
Geçen hafta Radikal'de Deniz Zeyrek imzası ile yayımlanan "Gizli Yönetmelik", "İdeolojik Devlet" olgusunun, "Şeriat Devleti" kadar ciddi bir tehdit oluşturduğunu kanıtlamıştır.

MGK Genel Sekreterliği Yönetmeliği, hem bu ideolojik devletin çerçevesini, hem de bunu korumak için Derin Devlet'in neleri yapabileceğini ortaya koydu.

Çok açık ifadeyle, Devlet, kendi halkına karşı "Psikolojik Savaş" başlatabiliyor.

Veya, siyasi partilerden birine karşı, örtülü operasyona girişebiliyor.

Biz bu gizli yönetmeliklerin, 28 Şubat post-modern darbe sürecinde kimlere karşı nasıl kullanıldığını, kimlerin nasıl andıçlandığını çok açık gördük.

Radikal'in açıkladığı Yönetmelik ise, bu işin kurumsallaştığını kanıtlıyor.

"Bu halk, bu demokrasiye layık değil, bu halkı fesh edelim" anlayışı, bakalım daha ne kadar egemen olacak?

Mesajlarınız için: mbarlas@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Destek Paketi
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır