|
 |
|
MEHMET TEZKAN
Tıp artık mutluluk için de seferber..
Açık Radyo'yu dinlerken dikkatimi çekti..
Minnesota Üniversitesi'nde biyoetik ve felsefe dersleri veren Profesör Carl Elliott'ın makalesini buldum.. Okudum..
Önce bir bölüm..
"Amerikan tıp dünyasında tuhaf şeyler oluyor. Çünkü tıp artık, sadece hastalıkların tedavisinde değil, mutluluk arayışlarında da kullanılıyor. Biz Amerika'da yatağa girmeden önce Viagra, işe gitmeden önce Ritalin alıyoruz. Kırışan yanaklarımıza botoks enjekte ettiriyor ve tepemiz açılmaya başladığında saç diplerine Rogaine ile masaj yapıyoruz. Utangaçlığa karşı Paxil, bezginliğe karşı Prozac ve strese karşı da Buspar yutuyoruz. Sahne korkusuna karşı beta bloke ediciler kullanılıyor, yüz kızarmaları ve aşırı terlemeye karşı endoskopik müdahalelere başvuruyoruz. Kimileri gerçek benlikleri olarak kabul ettikleri hale ulaşmak için cerrahlara gidiyor. Burunlarını yontmalarını, kalçalarınndan yağ aldırmalarını, cinsiyetlerini değiştirmelerini istiyorlar. Hatta tıkır tıkır çalışan kol ve bacaklarımızı kısalttırmayı bile öneriyoruz. Yirmi yıl önce doktorlar bu isteklerimize 'Hayır' cevabını veriyorlardı. Ama artık öyle demiyorlar."
Elliott'ın makalesindeki felsefi ve etik tartışmaya değinmek istemiyorum..
Ama şöyle bir çevremize bakarsak.. Bir çoğumuz böyle yaşamıyor mu?
Tıp artık eski tıp değil..
Ä°nsanlar sadece hasta olunca doktora gitmiyor..
Hem daha sağlıklı bir yaşam sürmek, hem de düşlediği gibi olmak için de doktora gidiyor..
Kimi burnunu düzelttiriyor, kimi yağlarını aldırıyor, kimi dudaklarını şişiriyor..
Amaç, toplumsal arenaya çıktığı zaman daha güzel, daha alımlı, daha çekici gözükmek mi?
Belki de toplumun içine daha özgüvenle çıkmak..
Ama sonuçta aranan tek bir şey var.. Mutlu olmak..
Kendini mutlu hissetmek..
Her gün alınan Cell Protector, Omega 3, Coraspirin, Ginkgo Leaf gibi hapların toksin atmada, kalp damarlarını açmada, zinde tutmada büyük yararı olabilir..
Bunu doktorlar bilir..
Ama çevreme bakıyorum.. Vücudunu bu yöntemlerle takviye edenler kendini mutlu hissediyor.. Eskiye oranla daha sağlıklı olduklarına inanıyorlar..
Yaşamla daha barışık oluyorlar.. Yaşlanırken genç kalacaklarını düşünüyorlar..
Ama bir yandan da doğal yaşam kayboluyor.. Kimlikler, kişilikler değiştiriliyor.. Utangaç bir arkadaşınız yıllar sonra karşınıza atak bir insan olarak çıkabiliyor.. İnsanlar korkularını yeniyor.. Böylece stresten uzaklaşıyor..
Şekilsel ve ruhsal değişikliklerle yaşamdan daha fazla zevk almaya başlıyorlar..
Önemli olan da bu değil mi?
Sadece bunlar değil; spor yapmak da, spor yaparken rakibi alt etmeyi düşünmek de yaşamın tadını çıkarmanın araçları değil mi?
Diyelim ki tenis oynadınız.. Elinizde olmayan nedenlerle de yenildiniz..
Hâlâ iddialıyım diyorsanız.. Hâlâ konuşuyorsanız..
Yenilginin de tadını çıkarıyorsunuz demektir.. Önemli olan bu değil mi?
Mutluluğu yakalamak için her türlü fırsattan yararlanmak..
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
