|
 |
|

SERVET YILDIRIM
Yeni bir tahkim mi?
Devlet Bakanı Ali Babacan'ın hafta başındaki sözleri bize tahkimi anımsattı. Babacan, Milliyet'ten Ahmet Erhan Çelik ile yaptığı söyleşide kamu kuruluşlarının devlete olan borçlarını ödemesi konusunda bir çalışma başlattıklarını söylemiş ve "Bir mahsuplaşma sistemi düşünülebilir" demiş.
Her ne kadar Babacan "Çalıştığımız model bir tahkim filan değil. Çok daha farklı ve akılcı bir model" dese de "mahsuplaşma" aklımıza tahkimi getiriyor çünkü kendisine bağlı Hazine'nin literatüründe tahkimin "kamu mali yönetiminde borçların karşılıklı mahsubu mekanizmasını düzenleyen tahkim kanunlarıyla" özdeşleştiği yer alıyor.
Tahkimler bir işe yarıyor mu?
Türkiye 1960 ila 1993 arasında 13 kez kamu kuruluşlarının birbirlerine olan borçlarına yönelik tahkim yaptı. En son gerçekleştirilen 1993 tahkiminde iç borç stokunun yarısı kadar bir tutar tahkime tabi tutularak silindi.
Önceki uygulamalar tahkimlerin çok fazla bir şeye yaramadığını gösteriyor. Aksine 1993 tahkiminin hemen ardından ciddi bir krizle karşılaştık. Krizi tetikleyen ise tahkimin yükünü Merkez Bankası ile birlikte sırtlayan Hazine'nin piyasadan borçlanamaması olmuştu.
Kamu kuruluşları arasındaki "mahsuplaşma" basit bir muhasebe işlemi olarak görülebilir ancak aslında derin etkilere yol açabilecek bir uygulamadır. Hazinenin nisanda çıkardığı kamu borç yönetimi raporunda, kamu kuruluşlarının borç ve alacaklarının karşılıklı mahsubunun ardından bakiyelerin Hazine'ye yönlendirildiğine dikkat çekilerek şöyle deniliyor "Bu durumda, gereken finansman kaynağını esas olarak iç ve dış piyasalardan borçlanmak suretiyle temin eden Hazine kamu sektöründen alacaklı, özel sektöre borçlu duruma düşmektedir."
Hazine'nin dediği açık "Tahkim falan yapmayın çünkü sonuçta bu işin faturası ve yükü bize biniyor." Eğer tahkim gibi bir niyet varsa bunun hazineye getireceği yükün karşılanması için bütçeye yeterli ödenek konulmalı. Bu durumda faiz dışı fazla hedefine ulaşmak için başka bir yerden kesinti yapmak gerekeceği de unutulmamalı. Yani, tahkim ile belediyeler gibi kuruluşları rahatlatmak istiyorsanız ya bütçe gelirlerini artıracaksınız ya da harcamaları kısacaksınız.
Eğer tahkim yapılır ancak bütçeye ödenek konulmazsa ne olur? Cevabı yine borçlanma raporunda var "Bütçeye ödenek konmaz ise, zaten ödeme güçlüğü nedeniyle tahkime tabi tutulan bu alacaklar için kamudan tahsilat yapamayacak olan Hazine'nin piyasalara olan borcunu ödeyebilmek için yeniden borçlanması bir zorunluluk haline gelecek, borç stoku büyüyecek, borcun sürdürülebilirliği endişelerine bağlı olarak Hazine'ye borç vermek riskli hale gelecek, dolayısıyla faizler üzerindeki risk primleri artacak ve bu durum genel ekonomik dengeleri de olumsuz yönde etkileyecektir."
İşte basit bir mahsuplaşma olarak görülen tahkimin sonuçta Türkiye'yi götürebileceği nokta.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|