|
 |
|


Sandıktaki bomba
Kıbrıs'ta ABD'den BM'ye, AB'den Kıbrıs'ın iki kesimindeki barış yanlılarına kadar herkes, Kıbrıs'ta çözüm umutlarını KKTC'de önümüzdeki Aralık'ta yapılacak seçimlere bağladı.
Beklentilere göre, o seçimleri Annan Planı temelinde çözüm ve Rumlar'la birlikte AB üyeliğini savunan muhalefet partileri kazanacak. Böylece Denktaş direnişi aşılacak.
Çünkü muhalefet seçimi alırsa Denktaş'ın görevi bırakacağına kesin gözüyle bakılıyor. Zaten o da, "Bir dakika bile durmayacağını" beyan etti.
Ancak feleğin çemberinden kimbilir kaç defa geçmiş olan Denktaş öyle kolay pes eder mi? Şapkasında o kadar çok tavşan var ki, sihirbaz Mandrake bile dilini yutar. İşte biri...
Geçen hafta Strasbourg'tan kısa bir açıklama yapıldı. Şöyle deniyordu
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Yurtsever Birlik Hareketi'nin başvurusunu incelemeye değer bulup kabul etti. Başvuruyu en kısa sürede sonuçlandıracak."
Açıklama insana "Bir Demet Tiyatro" dizisinde Yılmaz Erdoğan'ın, Demet Akbağ'ın akıl karıştıran uzun cümlelerine sinirlenip, "Bana kötü bir şey mi dedi" repliğini anımsatıyor.
Ama uzmanlar işin tiyatro kahkahalarıyla geçiştirilemeyeceğini, sadece KKTC'nin değil, Türkiye'nin de epey terleyeceği bir dosyanın açıldığını söylüyorlar.
Konuyu baştan anlatalım...
Kuzey Kıbrıs'taki Yurtsever Birlik Hareketi, 3 Haziran'da eşi pek görülmemiş bir karar aldı Kuzey Kıbrıs'ın siyasi iradesine ipotek koymakla suçladığı Türkiye'yi dünyaya şikayet etmek. Aralık seçimlerinde, Türkiye kökenlilerin oy kullanmalarının önlenmesi için uluslararası örgütlere başvurmak...
Malumun ihbarı
Başvuruda zehir zemberek iddialar sıralandı
"Türkiye taşıdığı yüzbinlerce kişiye yasadışı yurttaşlık vererek, her seçimde Kıbrıs Türk toplumunun iradesinin yansımasını engelledi.
12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre Konvansiyonu Bildirgeleri'ne tamamen aykırı bu eylem devam ediyor. Türkiye'den taşınıp yurttaş yapılan nüfus, Kıbrıs Türk toplumu nüfusunun iki katına ulaştı.
Ayrıca Türkiye'de oturan, Kıbrıs'a hiç gelmeden yurttaş yapılan yarım milyona yakın nüfus da yedek güç olarak tutuluyor. Bu nüfus Türkiye'nin emirleri doğrultusunda oy kullanıyor.
Bu durum sürdükçe Aralık seçimlerinde de, Kıbrıs'ta çözüm isteyen güçlerin iradesinin yansıması imkansız. Kaldı ki, Türkiye'den getirilen nüfusun oy kullandığı bir seçim geçerli olamaz.
Uluslararası kuruluşları Türkiye'ye Kuzey Kıbrıs'a taşıdığı nüfusa oy kullandıramayacağı uyarısı yapmaya, aksi halde seçimi ve sonuçlarını tanımayacaklarını açıklamaya çağırırız."
Yurtsever Birlik Hareketi bu talebini uluslararası örgütlerin yanı sıra AİHM'e de iletti. Mahkeme de rakamları hayli abartılı olan iddiaları ciddi bulup soruşturmaya karar verdi.
1974 Barış Harekatı sırasında Kıbrıs'taki Türk nüfusu 120 bin dolaylarındaydı. Şimdi 200 bin kişi. Ancak Kıbrıs kökenli Türkler 70-80 bin arasında. Kalanını Türkiye'den göç edenler oluşturuyor.
Bu iddialardan bir sonuç çıkar mı?
Denktaş ve yönetimi hem de törenle Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün başta olmak üzere bazı kişilere KKTC vatandaşlığı verirse, çıkar.
Kuzey Kıbrıs'ta seçim dönemine girildiği şu sıralarda doğum yeri hanesi iptal edilmiş 50 bin KKTC kimlik kartı bastırılırsa, çıkar.
"Çıkarsa ne olur" derseniz...
Dünya, seçimi kazanacak parti veya partilere, tanınmayan bir devletin korsan hükümeti muamelesi yapar.
Türkiye'nin başına örülecek çoraplar da cabası.
Doğrusu bir bu eksikti!
Mesajlarınız için:
esafak@sabah.com.tr
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|