|
 |


Bana bir is... Yoksa...
Gunlerce il il... Ilce ilce Karadeniz'i dolastik.
Kentliyle de konustuk, koyluyle de. Sorunlarini dinledik.
Ve "donuse" gectik.
Yarin "donus yolculugunda karsilastiklarimizi" yazarak, "Karadeniz seferini" noktalayacagiz.
Giderken ve donerken en cok dinledigimiz sorun "issizlik" oldu.
Issizlerin "cogu genc."
Iclerinde "universite mezunu olanlarin" orani oldukca yuksek.
Kimi "kuskun", kimi "kizgin."
Issizlik konusunu uzun uzun yazmak yerine bir "ornek olayi" anlatacagiz.
****
15 Temmuz Sali gunu, ogleden sonra, Samsun'un Carsamba ilcesinde bir genc, kendisini Belediye Baskani Nazif Kilic'in otomobilinin onune atti.
Baskan hemen indi
- Oglum, az daha olecektin... Derdin ne?
Genc, biraz da "saldirgan bir uslupla" bagirdi
- Is istiyorum... Yoksa...
Belediye Baskani, genci sakinlestirdi.
Sonra yoluna devam etti.
Ertesi sabah, ayni genc, erkenden Belediye'ye geldi.
Baskanin odasina girdi
- Efendim, dun yaptigim yanlisti... Hataliyim... Ozur diliyorum... Ama lutfen bana is.
Belediye Baskani "ogretmen kokenli."
Gence sarildi, teselli etti.
"Uc, bes kurus" verdi.
Ama "is veremedi."
Evine gonderdi.
****
Carsamba ovasi "Cukurova gibi bereketli."
"Bu topragin insani bile"bu haldeyse...
"Diger yerleri" dusunun artik.
****
Karadeniz cok guzel bir yer.
Ah bir de su issizlik olmasa.
'Demirel'e yanlis yaptim'
Yavuz Bey... 1948'de askerden geldim, CHP'ye girdim... Seneler sonra Ismet Pasaciyiz diye, Ecevitciler bana eziyet ettiler... Kizdim, Adalet Partisi'ne gectim... O gun, bugun Demirel'ciyim... Demirel bana hic yanlis yapmadi... Ama ben ona buyuk bir yanlis ettim.
Bu sozleri "Fatsa'da dinledik." 77 yasindaki Ihsan Topaloglu'dan. Fatsa'nin "eski Belediye Baskani'ndan."
- Ihsan Bey, Demirel'e ne gibi bir yanlisiniz oldu?
"Anlatayim" diye, iyice bize dondu. Donerken, belindeki tabancasi gorundu.
Tabanca, bu cografyada "cepteki cakmak gibi... Kalem gibi" bir sey.
Olmasi "garip" degil, olmamasi "ayip."
****
Yavuz Bey... Fatsali arkadaslari da alip, Demirel'in ziyaretine gittim.
Sordu
- Ihsan, Fatsa nasil?
Anlattim. Tekrar sordu
- Findik nasil?
Onu da anlattim. Bu sirada Aydinlilar geldi. Yanlarinda bir sepet incir getirmisler. Demirel, dugmeye basti, odaya biri girdi.
Ona dedi ki
- Aydinlilar'in getirdigi inciri, Fatsalilar'a dagit... Yesinler.
Utancimdan yerin dibine girdim.
Kipkirmizi kesildim.
Yani Demirel demek istedi ki
- Ihsan, neden elin bos geldin?.. Bir sepet findik da mi getiremedin?
Yavuz Bey cok ayip oldu.
Demirel'e bu yanlisi etmemeliydim.
****
Sayin Suleyman Demirel.
Fatsali Ihsan Topaloglu cok uzgun. Arayip, gonlunu alir misiniz?
Yol hikayesi... Yilan hikayesi
Karadeniz'de nereye gittiysek, yol boyunca sik, sik "ayni tabelalari" gorduk
"T.C. Bayindirlik ve Iskan Bakanligi... Devlet Yolu Insaati."
"Insaat tabelasi" cok.
Insaat ise ya "yok."
Ya da "yok denecek kadar" yavas.
****
Illerde, ilcelerde "santiyeler" gorduk.
Santiyelerde "yuzlerce milyarlik" is makineleri.
Hepsi "yatiyor."
****
"Devlet yolu insaati" tabelalarinda "yuklenici firma isimleri" de yazili.
Usenmedik, not ettik.
Limak.
Guris.
Nurol.
Cengiz.
Mapa.
Makyol.
Dogus.
Polat.
Kolin.
Metis.
Yuksel.
Ve bu firmalarin bazilarinin "santiyelerine" ugradik.
Bir santiye sefi "adimi yazmayin ama" dedi
- 1800 kisi calisiyorduk... Simdi 300'e dustuk.
****
Karadeniz sahil yolu "etap, etap" bolunmus. Samsun-Ordu arasinin "yuzde 70'i bitmis."
Ordu-Giresun bolumunun "yuzde 50'si."
Giresun-Trabzon hattinin "yuzde 60'i."
Trabzon-Rize kisminin "yuzde 65'i."
Rize-Sarp yolu ise "tamamlanmis."
Tek tamamlanan da burasi.
Tertemiz.
Modern.
****
Yol insaatlarinin "buyuk bolumu" bitmis ama...
Biten yerler "hizmete girememis."
"Tunel" yapilmis.
Onundeki, arkasindaki yol tamamlanmadigi icin, islemiyor.
Yollarin "en zor kismi" acilmis.
Fakat "asfalti dokulmedigi icin" islemiyor.
****
Karadeniz sahil yolu bir turlu bitirilemedigi gibi...
"Eski yol" da yol olmaktan cikmis.
Trafik hepten "felaket."
****
Ya Karadeniz sahil yoluna hic baslamamaliydik.
Ya da, madem basladik, simdiye kadar coktan bitirmeliydik.
****
Isin icinde bir yolsuzluk varsa, hesabi mutlaka sorulsun.
Ama bu yol artik yapilsin.
Devlet buyukleri, parti baskanlari, yuksek burokratlar eger "ucaktan, helikopterden" inip de, bolgeye "karayolundan gitme zahmetine katlanirlarsa" sorunu daha iyi fark edeceklerdir.
Trabzon... Turkiye'nin aci gercegi
Hukumet bir karar aldi
- Kisi basina milli geliri 1500 dolarin altinda olan illerde, kalkinmada oncelik taninacak... Tesvik uygulanacak.
Trabzon'da milli gelir "1500 dolar sinirinin" hemen uzerinde
"1506 dolar."
Trabzon'da, Basbakan Erdogan'a denilmis ki
- Alti dolar fazlalik yuzunden biz bu tesviklerden yararlanamayacak miyiz?.. Bizi de tesvik kapsamina alin.
Trabzonlular'a sorduk
- Basbakan talebinizi kabul etti mi?
"Hayir" dediler.
Ve "Tayyip Bey'in sozlerini" naklettiler
- Torpil yapamam, kusura bakmayin... Basbakan olarak, hangi il 1500 dolar sinirinin uc, bes dolar uzerinde diye cetele mi tutacaktim?.. Nereden bilirdim Trabzon'un alti dolar yuzunden tesvikten olacagini... Benden hemsehrilik mi bekliyorsunuz, yoksa adalet mi?.. Bu isteginizi yerine getiremem.
****
Bizce "Trabzonlular'in isteginden de, Basbakan'in yanitindan da onemli olan" bir sey var.
O da "Trabzon gibi buyuk bir kentin... Karadeniz'in lokomotifi durumundaki bir merkezin" 1506 dolar duzeyinde olmasi.
Asil "uzerinde durulmasi gereken sorun" bu.
****
Havaalani deseniz, var.
Universite deseniz, var.
Bes yildizli oteller deseniz, var.
Liman deseniz, var.
Organize Sanayi deseniz, var.
Super ligde futbol takimi var.
Yabanci ulkelerin konsolosluklari var.
Guclu bir yerel medyasi var.
Ve butun bu "var"lara ragmen, Trabzon'da milli gelir 1506 dolar.
****
Trabzon gibi bir "devin", 1506 dolar duzeyine dusurulmesi, Turkiye'nin son yillarda "ne kadar kotu yonetildiginin... Ekonominin ne hale getirildiginin" en acik gostergesi.
Istanbul'da 'Laila', Karadeniz'de 'yayla'
Giresun Ticaret Odasi Baskani Ibrahim Yamak, ogle yemeginde dedi ki
- Istanbul'un Laila'si varsa, Giresun'un da yaylasi var.
Hem de "bir degil", pek cok yaylasi. Kumbet, Kulakkaya, Tamdere, Bektas, Egribel. Hepsi de birbirinden guzel.
Sahilde "nem" var. Yaylada ise nem, "yok denecek kadar az."
Sadece Giresun'un degil...
Trabzon'un, Ordu'nun, Rize'nin yaylalari da birer "cennet."
Fakat hem "sahilin", hem de "yaylanin" bir sorunu var "Cop."
Karadeniz sahilleri "copten gecilmiyor." Yayla yollari "oyle."
Konustugumuz her Belediye Baskani "ayni seyi" soyledi
- Cop atacak yer yok.
Karadeniz seridinde "iki, uc cop toplama merkezi" yapilamaz mi?
Copler, butun dunyada "nasil yok ediliyorsa... Gubre haline donusturuluyorsa" Karadeniz'de de bu saglanamaz mi?
Guzelim sahilleri, yaylalari "bu halde mi" birakacagiz?
Istisnasiz, her Belediye Baskani "Allahin adini vererek" ricada bulundu
- Allah askina yazin... Coluk, cocugunuzun basi icin yazin... Artik utaniyoruz.
"Siz neden utaniyorsunuz" dedik
- Karadeniz'in cop sorununu bile cozemeyen buyukler utansin.
Sahibini arayan ilce
Samsun'un Terme ilcesinde bir insaat dikkatimizi cekti. "Yasli" bir insaat.
Deniz kenarinda, orman icinde.
"Iddiali bir bina" oldugu her halinden belli. Ama "bitirilemedigi... Yiprandigi" da. Sorduk.
"Burasi Karadeniz'in en modern hastanesi olarak planlandi... Projesi Amerika'da hazirlandi" dediler.
Bu defa Belediye Baskani Ahmet Yirmibesoglu'na sorduk
- Neden bitirilemedi?
- Yavuz Bey... Arsa tahsisi 1991'de oldu... Insaat 1996'da basladi... Yedi yildir devam ediyor.
- Yuzde kaci bitti?
- Insaat yuzde 70 seviyesinde... Zamaninda bitseydi Turkiye'nin en modern hastanelerinden biri olacakti.
- Ne zaman tamamlanir?
Baskan ellerini havaya acti.
"Allah bilir" dercesine.
****
Eski Saglik Bakani Osman Durmus, Kirikkale Yuksek Ihtisas Hastanesi'ni "iki, uc ayda" insa edip, hizmete acmisti.
Demek "isteyince" oluyor.
Bir de "konunun sahibi olunca."
Belli ki "Terme'de is sahipsiz... Terme sahipsiz."
Firinciyla saka olmaz
Ey Vakfikebirli firinci... Vakfikebir ekmeginin sirrini, formulunu tam olarak anlatir misin?
Firinci "odundan... Undan... Mayadan... Ustaliktan" bahsederken...
Belediye Baskani Yunus Halis Bey araya girdi
- Yavuz Bey... Vakfikebirli firinci, formulu tam tutturamazsa, meslegi terk eder... Bir daha hayat boyu firincilik yapmaz... Intihar bile edebilir.
Ve sonra da "bir olay oldu" diye anlatmaya basladi
****
Firinci, geceyarisi kalkar.
Pencereyi acar, elini disari cikarir.
Hava sicakligina bakar.
Ve ona gore mayayi, suyun miktarini ayarlar. Firincinin muzip bir komsusu varmis. Firinci geceyarisi kalkip da, elini disari uzatinca...
Komsusu da, asagiya bir mangal koyuvermis.
Firincinin eline sicak gelince...
Hava isindi diye dusunmus.
Mayayi, suyu ona gore karistirmis. Ama sabah ekmek bozuk cikinca...
Firinci kahretmis
- Bir daha firincilik yaparsam anam, avradim olsun.
Yavuz Bey.
Ekmegin kalitesi, Vakfikebir'de firincinin serefidir, onurudur, gururudur, her seyidir.
****
Firinci, Baskan'i onayladi
- Dogrudur... Birisi ekmegime bozuk desin, kendimi asarim.
Ya "saka olsun diye", firinciya "ekmegin kotu" diyen cikarsa?
Biz "boyle" konusunca...
Yanimizdaki Vakfikebirliler'den biri, kulagimiza egildi
- Firinciyla boyle saka olmaz... Sakin ha... Bir vukuat cikabilir.
Haberleri gazete sayfasi goruntusunde okumak icin
SABAH e-Medya"ya
tiklayin
|
|
|
|