|
 |
|
Deprem kuşları
Prof. Ahmet Mete Işıkara iki gündür saçını başını yoluyor ve öfkesini bastırmaya çalışarak şöyle diyor "Bu işin etik kuralları konmalı."
Konu malum; İstanbullular'ı sokağa döken deprem söylentileri. Ama Işıkara'yı isyan ettiren, bu söylentilerden çok, sözde halkı yatıştırmak için önüne gelenin ahkam kesmesi.
Bakın iki-üç saatlik zaman diliminde kimler konuştu İstanbul Valisi Muammer Güler, Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, Afet İşleri'nden Ramazan Demirtaş, Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Erçin Kasapoğlu. Ve elbette ünlü deprem profesörleri Gülay Barbarosoğlu, Mustafa Aktar, Ahmet Ercan, Naci Görür, Berk Üstündağ...
Maşallah ağızlarından da bal damladı. Alın bir örnek Prof Görür, "Biz bir tahmin yapıp, Belediye'ye bildiriyoruz. Tutar ya da tutmaz" dedi. Buyurun...
En ufak sarsıntıda bile tekrarlanan bu senaryoya son verme zamanı gelmedi mi?
Işıkara'nın önerisi, deprem tahmin ve uyarılarında, Türkiye gibi deprem bölgesi olan Kaliforniya'daki sistemin benimsenmesi. Orada hiçbir bilim adamı ya da deprem uzmanı aklına estiği gibi açıklama yapamıyor. Bu konuda yetki 5 üyeli kurulda. Bilim adamları gözlemlerini ve tahminlerini bu kurula bildiriyor, doğru bulunursa komisyon tarafından kamuoyuna duyuruluyor.
Aynı şekilde bir başka deprem ülkesi olan Japonya'da da bilim adamlarının deprem tahminlerini kamuoyuna açıklaması yasak. Orada da görev bir kurula verildi.
Türkiye'nin de deprem tahmincileri kaosundan kurtulması zamanı geldi.
Endülüs'e dönüş
Derler ki, İslam dünyasında aklın yerini dogmaların, bilimin yerini hurafelerin alması son Endülüs devletinin de tarihe karışmasıyla başladı.
Avrupa'da cehalet, bağnazlık ve koyu karanlığın hüküm sürdüğü çağlarda, Endülüs 780 yıl boyunca aydınlık ve uygarlık beşiği oldu.
711 yılında Tarık Bin Ziyad'ın 12 bin askerle İspanya'ya çıkmasıyla başlayan Endülüs uygarlığı kimleri yetiştirmedi ki... Sadece filozoflardan birkaçını hatırlatalım İbn Rüşd, İbn Bace, İbn Tufeyl, İbn Meymun, İbn Haldun, Lisanüddin İbnü'l-Hatib...
2 Ocak 1492 tarihinde Gırnata'daki son Müslümanlar'ın teslim olmasıyla tarihe karışan Endülüs'ten geriye bir hıçkırık, Ebu'l Beka Salih Bin Şerif'in o ünlü "Mersiye"si kaldı
"Şimdi o canım Endülüs'te, İslam'ın ne namı var, ne nişanı; sanki hiç olmamıştı, sanki baştan beri yoktu..."
İspanya'da dün tarihi bir adım atıldı 511 yıl önce Endülüs'ün çökmesinden bu yana inşa edilen ilk cami, Müslümanlar'ın teslim olduğu son kent olan Gırnata'da törenle ibadete açıldı. Adı Ulu Cami.
Dileriz İslamiyet'in Endülüs'e dönüşü, İslam dünyasının da akıla, bilime, çağdaşlığa dönüşünün ortamını hazırlar. Tam da böyle bir günde, dünyanın öbür ucundaki bir İslam ülkesinin lideri, Erdoğan'ın geçenlerde ziyaret ettiği Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed bakın ne diyor
"Müslümanlar'ın duaları Iraklılar'ın Amerikalılar'a yenilmesini önleyemedi. Bu, Allah'ın Müslüman kullarını terkettiği anlamına gelmiyor. Müslümanlar'ın bilgide, modern silahlar üretmekte gelişmiş ülkelerin düzeyinde olmadığını yüzümüze vuruyor. Bir zamanlar bilimsel gelişmenin zirvesinde olan İslam uygarlığı, Müslüman yöneticilerin din dışı eğitime karşı çıkmalarından sonra çöktü."
Muhammed sözlerini şöyle bağlıyor
"Bu hazin kaderden çıkaracağımız tek sonuç var Müslümanlar'ın bugün uyguladıkları İslam, dinimizin kötü ve yanlış bir yorumudur..." Yanlış mı?
Mesajlarınız için :
esafak@sabah.com.tr
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
