|
 |
|
NECATİ DOĞRU
İşgalciyi kim kızdırdı!
Dün tezkereci olanlar, şimdi milliyetçi kesildiler. Hem tezkereci olunup, "ABD'nin istediği asker yerleştirme iznini verelim, onun yörüngesinden ayrılmayalım, o ne diyorsa yapalım, böylece savaştan sonra Kerkük'e valiyi biz tayin ederiz" dedikten sonra dönüp "Türk Özel Timi'nin binbaşı komutanının, kolundaki ABD kelepçesi izlerini" gazetede yayınlayarak milliyetçi olunabilir mi?
Hem tezkereci...
Hem milliyetçi...
Hem gurursuz!
Hem gururlu!
Duruş sergilenebilir mi?
Borç batağına girip IMF önünde diz çökünce "Milletinin gururundan" bir şey eksilmiyor, fakat binbaşının bileğine Amerikan plastik kelepçesi geçirilince "Gurur hançerlenmiş" oluyor.
Böyle çelişki olabilir mi?
****
Olayı iyi anlayalım.
Dedektif romanı yazmayalım.
Binbaşının bileğindeki plastik kelepçe izini yayınlayıp, ulusal duyguları kaşıyarak "Milliyetçi provokasyon" da yapmayalım.
Amerika Irak'ta işgalcidir.
Saldırdı, işgal etti!
İşgal planı yaparken de Türkiye'ye dönüp açıkça şunları istedi
ABD askerine izin verin.
Irak'a kuzeyden girelim.
Türk askeri ise Irak'a hiç gelmesin. Gelirse ABD'li komutan altında girsin.
Türkiye Meclis'i bu isteğe, yani "İkinci tezkereye hayır diyerek" ABD'yi saldırganlığında yalnız bıraktı.
İyi ki yalnız bıraktı.
Yalnız bırakmasaydık, şimdi kendisinde "Kuzey Irak'ta yönetime karışma konusunda" hak görecekti.
****
Böylece Kuzey Irak'ta "Hem Türk ordusu, hem Amerikan ordusu" birlikte olacaktı.
Yani iki işgalci ordu...
İki işgalci ordu olunca belki de o zaman "Türk ordusu ile Amerikan ordusu savaşmak" zorunda kalacaktı. Çünkü ABD; Türk Silahlı Kuvvetleri'ni Kuzey Irak'ta istemiyordu. Yeni Amerikan stratejisi uyarınca ve petrolü kontrol etmek için "Türk-İsrail-Arap ekseni" yerine "Kürt-İsrail eksenini" koymayı tercih etti.
Amerika akılsızlık etti.
Hergün 3-5 askeri ölüyor.
Batağa girdi, debeleniyor.
Debelenirken bedelini ödüyor.
****
Tezkereciler yazdıklarınızın üzerinden daha iki ay bile geçmedi. Çok taze duruyorlar, dönüp bakın ABD, Kuzey Irak'ta bağımsız haraket eden bir Türk ordusunu hiç istemedi.
O tek başına işgalci.
Kimseyi ortak etmedi.
Türkiye'yi sadece kullanmak istedi.
"Tezkereye hayır" diyerek Türkiye'nin Meclisi de zaten "İşgalciliği kabul etmeyeceğini ya da baş işgalcinin payandası olmayacağını" dünyaya ilan etmiş oldu.
Şimdi soru şu
İşgalciliği kabul etmeyen Türkiye'nin ordusunun Şemdinli'den 200 kilometre ötedeki Süleymaniye'de ne işi var? Baş işgalci ABD, bizim orada bulunmamıza izin verdiyse birdenbire niçin "başa çuval geçirme" küstahlığına girdi? ABD ile çatışma pahasına Türkiye'yi orada ikinci işgalci yapmak isteyen birileri mi var?
Hesapları nedir?
Cumhurbaşkanı konuşmalı.
Bu soruları cevaplamalı.
Halkı aydınlatmalı!
Mesajlarınız için:
ndogru@sabah.com.tr
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
