|
|
ABDURRAHMAN YILDIRIM
Ya müthiş büyüyeceğiz ya borçlanmayı azaltacağız
Bizi böyle bir yargıya götüren neden devletin toplam borç stokundaki çok hızlı artış. Bitişikteki tablodan da izlenebileceği gibi, bu yılın ilk beş ayındaki artış geçen yılın tümündeki artışı bile geride bıraktı.
Şüphesiz bu artışta dolar kurunun düşmesinin etkisi büyük. Ancak geçen yıl da benzer bir gelişme söz konusuydu. Devletin iç ve dış borçlarının toplamını ifade eden konsolide bütçe toplam borç stoku 2002'de yüzde 20 artmışken, bu yılın ilk beş ayında yüzde 23 büyüdü. 182.7 milyar dolarlık düzey geçen yılki 179.9 milyar dolarlık GSMH'nın üzerine çıktı. 2001 sonunda yüzde 85 olan borç/GSMH oranı 2002 sonunda yüzde 82.5'e geriledi. Hedef bu yıl bu oranı daha da düşürmek ve Avrupa Birliği kriteri olan yüzde 60'ın altına çekmek.
Ancak bu hedefe yönelmekle 2003 iyi geçmiyor. Borçlanmanın en önemli göstergesi olan milli gelire oranını düşürmek açısından bu yıl büyük zorlukla karşılaşılacağı anlaşılıyor. Çünkü iç borçlar hem TL bazında reel olarak artmış hem dolar bazında patlamış. İç piyasaya yapılan borçlanma dolar bazındaki beş ayda yüzde 43.6 düzeyinde arttı.
* 250 milyar dolarlık GSMH- Sonuçta devletin borçlarını bundan sonraki 7 ayda sabit tutmayı başarsak bile, hedef olan 200 milyar dolarlık GSMH'ya göre, borç/milli gelir oranı iyileşmiyor, aynı kalıyor. Çok muhafazakar bir tahminle borcun yıl sonunda 200 milyar dolara çıktığını varsayalım ki, bu durumda yüzde 80'lik borç/milli gelir rasyosunu tutturabilmek için 250 milyar dolarlık bir GSMH gerekiyor. Bu da yüzde 40'lık bir artışı ifade ediyor. Ya dolar müthiş şekilde değer kaybetmeye devam edecek ve yıllık ortalama fiyatı 1.4 milyona inecek ya da Türkiye ekonomisi çift haneli rakamlarda büyüyecek. Her ikisi de mümkün olacak gibi gözükmüyor.
* İkiz açık kıskacı- Geriye kalan seçenek ise borçlanmayı frenlemek. Bu da tamamiyle hükümetin elinde. Borçlanma frenlenemezse ek finansman ihtiyacı ortaya çıkacağı açık. Bunun nereden karşılanacağı ayrı bir sorun. Ancak ondan da önemlisi borçlanmaya bu hızla devam edilirse, hemen olmasa bile belli bir süre sonra borçların sürdürülebilirliği tartışması yeniden alevlenebilir.
Ekonomi zaten ithalat patlamasıyla bir dış açık riskini büyütürken, buna bir de iç açık riski ekleniyor. Önlem alınmazsa Türkiye ekonomisi bir kez daha ikiz açık kıskacına girebilir.
* Sonuç- "Alışmış kursak bulamacını ister" Türk Atasözü
Mesajlarınız için:
ayildirim@sabah.com.tr
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|