|
|
ÖMER ÜRÜNDÜL
Dereyi geçtik, çaya dikkat
Slovakya deplasmanın çeşitli nedenlerle zor geçeceği belliydi. Bizim de, rakibimizin de mutlaka 3 puana ihtiyacı vardı. Lejyoner oyuncularımız sorunluydu. Başta Alpay olmak üzere Hakan Şükür ve Okan'ın maç eksikleri vardı. Yıldıray takımıyla birlikte başarısız bir sezon geçirmişti. İnter'deki ağır trafikten Emre yorgundu.
Real Sociedad'ın İspanya liginde nefes nefese hâlâ devam eden şampiyonluk yarışında büyük pay sahibi Nihat hem fiziksel, hem zihinsel yorgundu. Ayrıca defans bloğunun sağında sürekli görev alan Fatih Akyel, Fenerbahçe'nin bu seneki durumuyla orantılı son derece formsuzdu. Bütün bunların yanında takım savunmamızdaki alışılmış rahatsızlık son İngiltere ve Çek Cumhuriyeti maçlarında üst düzeye çıkmıştı.
İyi motive olduk
Bratislava'da maçın önemini iyi bilen futbolcularımız gereken motisyona sahiptiler. Bu yüzden fizik güçlerini mümkün olan sınıra kadar zorladılar.
Oturmuş bir sistemimiz olması, oyuncularımızın birbirlerini tanımaları, rakibimize oranla kalite ve tecrübe açısından üstün oluşumuz ve de erken skor avantajı elde etmemiz galibiyetteki etkenlerdi. Sorunlarımıza rağmen beklediğimizden daha iyi futbol oynadık. Ancak takım savunmamız yine güven vermedi. Maça kalemizde yaşadığımız çok net bir tehlikeyle başladık. Erken skor avantajı yakalamamıza ve genelde oyunu kontrol altında tutmamıza rağmen zaman zaman yine ciddi tehlikeler atlattık. Bence bu olumsuzluğun en önemli nedeni kaliteli orta sahamızdan kaynaklanıyor. Yıldıray Baştürk'ün savunma yönü yeterli değil.
Okan ve Emre kontrolsüz pres yapıyorlar. Çok alan boşaltıyorlar, pozisyonların gelişimine göre defans bloğuyla akılcı yakınlaşma sağlayamıyorlar. Tugay da defansif yönü kuvvetli bir ön libero değil. Yanındaki arkadaşları iyi yerleşirse Tugay sezisiyle top çalabiliyor. İşte orta sahadaki bu defansif sorunlar yüzünden savunma güvencesini tam anlamıyla oturtamıyoruz. Bu rahatsızlığa bir de defans bloğundan aksayan isimler eklenirse işimiz daha da zorlaşıyor.
Orta saha hücumda aksadı
Slovakya maçında dikkatimizi çeken bir konu da ofansif özelliklere sahip orta sahamızın skor avantajıyla oynadığımız, rakibin riskler aldığı 80 dakikalık bölümde pozisyona giremeyişleriydi. Bulduğumuz pozisyonlarda ilk isim Nihat sonra da Hakan Şükür'dü.
Hakan Şükür yine eleştiriler aldı. Bana göre maç eksikliğine rağmen Hakan Şükür yine faydalıydı. Duran toplarda kalemize yardıma geldi. Rakip savunmayı sürekli rahatsız etti. Nihat'ı yüzde yüzlük bir pozisyona soktu. Geriden çıkan uzun, yüksek toplarımız duvara çarpar gibi geriye dönmedi. Slovak defansı Hakan Şükür'den tedirgin olduğundan ileriye katkı veremedi.
Rüştü kalesinde güven veren hareketleri, yan topları toplaması ve de oyun başıyla oyun sonunda kurtardığı iki net pozisyonla yine 90 dakikaya damga vurdu.
İlerlemiş yaşına rağmen kaptan Bülent'in gösterdiği istikrarlı performans ve yürekli mücadeleye saygı duymamak mümkün değil.
Emre'nin ısrarı neden?
Bratislava'daki maçta bir şeye kafam takıldı. Nihat, İspanya'da kendini kabul ettirmiş bir frikik ustası. Golünü atmış, moral bulmuş durumda. Golden kısa süre sonra da çok kritik bir yerden serbest vuruş kazandık. Niçin Emre kullanmak için ısrar eder ve de kullanır?
Yarın gece Makedonya ile yine üç puan kazanmak mecburiyetinde olduğumuz maça çıkacağız. Dünya Kupası'nda da aynı grupta bulunduğumuz Makedonya ile iki sene içinde ikisi deplasmanda üç maç yaptık. Üçünde de ilk golü yedik.
Çok kötü oynadığımız iki deplasmanda kaybedeceğimiz maçları tesadüfen çevirip kazandık.
Bursa'da da 35 dakika 10 kişi oynayan rakibimizle berabere kaldık. Makedonya'nın İngiltere deplasmanından puan aldığını da gözönüne alırsak işimiz hiç de kolay değil.
Çayda boğulmayalım
Öncelikle iyi motive olmak şart. Disiplinsiz saldırmamalıyız. Sprinter oyuncularına kontrataklarda geniş alanda yakalanmamak temel ilke olmalıdır. Aman dikkat, dereyi geçip çayda boğulmayalım.
Son paragraf da seyirciye. İnönü Stadı'nın mutlaka dolması lazım. Fransa, İngiltere, Hollanda, İtalya, Almanya gibi belli ekole sahip, başarılara alışmış ülkeler özel maçlarını dahi kapalı gişe oynuyorlar. Futbolda 8 sene önce çıkış dönemine geçen, 50 sene sonra katıldığımız Dünya Kupası'nda üçüncü olan Milli Takımımız'ın EURO 2004 elemelerindeki kritik maçına 25 bin kişilik stadı doldurmazsak çok çok ayıp olur.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|