kapat
10.06.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL


EMRE AKÖZ


Ahmet Altan maça hazır

Entelektüel kesim ve sanatçılar uzun süre futboldan uzak durdu. İçlerinden pek azı bu güzel oyuna kafa yordu; fikriyle ya da sanatıyla futbolu kaynaştırdı.

Halbuki, örneğin Uruguaylı yazar Eduardo Galeano'nun, 'Gölgede ve Güneşte Futbol'u gibi muhteşem eserler verebilirlerdi.

Buna karşılık futbol yorumlarına edebi tatlar katan spor yazarları da oldu Rahmetli İslam Çupi gibi... Özellikle TV'nin olmadığı dönemde onun sayesinde okurlar maça gitmiş kadar olurlardı.

Artık işler farklı. Çünkü hemen herkes istediği maçı stattan ya da ekrandan izleyebiliyor. Dolayısıyla bir maçı yazmak hiç kolay değil.

Ne var ki ünlü yazar Ahmet Altan, TV'nin meydan okumasına hazır görünüyor. Bakın 'Kaçak Yayın' dergisiyle (Leman Yayınları) yaptığı söyleşide neler demiş

****

"Her seyirci kadar anlarım futboldan. Bu da şu demek Ben futboldan çok iyi anlarım! Futbolla edebiyat arasında benzerlik var. Niye mesela dünyada çok ünlü yazarlar, çok ünlü futbolcular var da, çok ünlü kimyagerler, çok ünlü fizikçiler yok. Vardır ama sayıları azdır. Ünlü olmak için olağanüstü bir şey yapmam lazım. Çünkü insanlar kimyayı, biyolojiyi çok iyi bilmezler. Çok iyi bilmedikleri için onunla çok ilgilenmezler. Ama herkes futboldan ve edebiyattan anladığına inanır. Anladığına inandığı için de o futbolda ve edebiyatta şöhret olabilirsiniz. Çünkü herkes neyin iyi, neyin kötü olacağına dair karar verebilecek durumdadır. Onun için özdeşleşir ve seçer. Anlatır, aktarır, konuşur ve... onlar da şöhret olur. (...) Futbol antrenörleri hep aynı şeyi söyler; 'bilen bilmeyen konuşuyor'. Bilen bilmeyen konuştuğu için sen şöhretsin zaten!"

"Ben futbol üzerine yazmak istiyorum. Cehaletimi hoş görecek bir insan bulsam yazarım. Yani baştan bunu söyleyeyim; ben cahilim. Ben sadece sıradan bir seyirci olarak yazabilirim. (...) Bir gazetede futbol yazısı yazmak isterdim. Bunu mesela takma isimle yapmayı daha çok tercih ederdim."

*****

Bakalım hangi gazete ya da dergi, G.Saray taraftarı olan ama diğer takımların maçlarını da büyük bir zevkle izleyen dil ustası Ahmet Altan'dan futbol yazısı yazmasını isteyecek?

O ünlü söz kime ait?
Boğaziçi'nden hocam olan; şair, eleştirmen, felsefeci Hilmi Yavuz göz ameliyatı olmuş. 'Geçmiş olsun' telefonu açtım Ankara'ya. Durumu iyiymiş.

Ama tabii konu sağlıkta kalmadı. Laf döndü dolaştı, Yavuz şöyle dedi "Sen geçenlerde yazmıştın. O laf İnönü'ye ait değildir. Benim 'Okuma Notları' adlı kitabımın 59-60'ıncı sayfalarında işin aslını yazmıştım." Hilmi hocanın 'o laf' dediği şu

"Bu memleketin namuslu insanları, en az namussuzları kadar cesur olmak zorundadır."

****

Gerçekten de söz hep İsmet İnönü'ye atfedilir. Halbuki Emre Kongar son kitabında, İnönü'nün öyle demediğini yazdı; ben de buraya aldım.

Konu şöyle 1931'de Meclis'te hükümete sorulur "Eleştirilerinde ileriye giden bu basına karşı ne tedbir alacaksınız?" Bu soruda bir provokasyon olduğunu sezen Başbakan İnönü de kürsüden şöyle der "Arkadaşlar, eğer bir memlekette erbabı namus laakal, eşirra kadar sabur olmazsa, o memleket behemehal batar." (Arkadaşlar, eğer bir memlekette, namus sahipleri de en az kötüler, fesatçılar kadar sabırlı olmazsa, o memleket mutlaka batar.)

****

Peki madem İnönü cesaretten değil sabırdan söz etti... Sabır nasıl oldu da cesarete dönüştü? İşte onu da Yavuz'un kitabından okuyoruz

Mahmut Dikerdem, 'Hariciye Çarkı' adlı kitabında anlatıyor. Yıl 1950. Dikerdem, Orhan Veli ile Yaprak dergisini çıkarmaktadır. Ancak devlet memuru olduğu için M.Fırtınalı takma adıyla yazmaktadır.

Bir yazısı Milli Emniyet'in dikkatini çeker. O yazının bir yerinde Dikerdem şöyle demektedir; "... Başbakan Bay Şemseddin Günaltay, geçenlerde verdiği bir demeçte, bu memleketin namuslu insanları en az namussuzlar kadar cesur olmak zorundadır, demişti..."

Demek ki bu ünlü söz İnönü'ye değil Günaltay'a aitmiş. Benim tahminim ise şöyle Herhalde Günaltay, İnönü'nün 19 yıl önce söylediği o cümleyi unutmadı. Ancak kendisi kullanırken 'sabır'ı 'cesaret' yaptı.

Bir olasılık daha Belki de bu söz yabancı veya eski bir siyasetçiye aittir de, İnönü ve Günaltay ondan esinlenmişlerdir.

KARTLI GEÇİŞ SİSTEMİ: EYVAH!
Otoyol ve köprülerde kullanılan Otomatik Geçiş Sistemi'ne ek olarak Kartlı Geçiş Sistemi de uygulanacakmış. Sürücü kredi kartı benzeri akıllı kartı gişede 'çekip' öyle geçecekmiş. Eyvah! Eyvah! Kartını düşürenler, kredisi bitmesine rağmen 'Daha yeni aldım; n'oldu buna' diye vakit geçirenler, kartı bozuk olanlar... Yahu kardeşim, böyle alengirli şeylerle uğraşacağınıza şu kontörlü ceptel kartları gibi OGS'yi de bakkalda dahi satılan, alırken hiçbir belge göstermeye gerek duyulmayan (ve elbette ucuz) bir hale getirsenize!


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır