|
|
Babalar ve Oğullar'ı
Ayvansaray'ın kokusuyla büyüyen yatçılarda üçüncü hatta dördüncü kuşak yetişiyor. Eğitimleri farklı olsa da ata mesleğini bırakmayıp yatçılığı seçiyorlar. Denizle içiçe büyüdükleri için "iflah olmuyorlar!.."
Ayvansaray iskelesinden demir alıp Tuzla Tersaneleri'ne uzanan yolculukta babadan oğula, ustadan çırağa aktarıldı tüm tecrübeler. Halk arasında tanınan "Ayvansaray sandalları" da yıllar geçtikçe yerini lüks teknelere, metrelerce uzunluktaki yatlara bırakır oldu. Devleşen sektörün büyüsü yeni nesli sarmalayıp, yatçılık dünyasında "Babalar ve Oğullar" birlikteliğini yarattı. Hal böyleyken eski köye yeni adetlerin getirilmesi de kaçınılmaz oldu. Bu durum, kimi zaman kuşaklar arasında ufak tefek fikir ayrılıklarına neden olsa da babalar ve dedeler, genç jenerasyona sonuna kadar güveniyor, onlara şans veriyor.
"Baba" yatçılardan biri de Erdoğan Atalay, 1.5 yıldan beri 26 yaşındaki oğlu Erdinç ile çalışıyor. Oxford Brookes Üniversitesi'nde işletme eğitimi alan Erdinç, çocukluğundan beri denizci hikayeleriyle büyütülmüş. Eğitimini bitirir bitirmez de soluğu onun yanında almış.
Hollanda'ya 600 tekne
Karakaş Tekneciliğin sahibi Erdoğan Atalay birçoğu gibi Ayvansaray'ın havasını koklayıp, oranın kültürüyle yetişenlerden. Ailesinin üçüncü kuşağını temsil ediyor ve dördüncü kuşağını yetiştirmeye çalışıyor. 13 seneden beri sadece Hollanda'ya 600 tekne yapıp satan Atalay, fiyatları 10 bin ila 50 bin Euro arasında değişen yatlar üretiyor. Şu günlerde oğluyla birlikte şirketine yeni bir soluk geldiğini düşünen 58 yaşındaki Atalay, Amerika, İngiltere, Fransa ve İtalya'da pazar arayışı içinde.
Ölümüm teknede olsun
İşini "Eğer ölürsem bu teknede olmalı" diyecek kadar seven Atalay, Ayvansaray'dan yetişenlerin mesleklerini severek yaptıklarını, hepsinin birer deniz tutkunu olduğunu anlatıyor. Peki ya yeni kuşak? Onlar için söylecek bir çift sözü var elbet "Bu iş artık tamamen maddiyata dönüştü. Önceleri yanıma bir çırak getirildiğinde 'Eti senin kemiği benim' derlerdi. Şimdi ise hemen ne kadar para alacağını soruyorlar. Yenilerde eski el sanatı da pek yok."
Erdoğan Beyin oğlu Erdinç de sektör için umut vaad eden gençlerden. Babasının kaldığı yerden sonuna kadar devam edeceğini söyleyen çiçeği burnunda işletmeci, dedesinden kalan hazır kurulu tezgahı döndürmenin kendisine gurur verdiğini söylüyor. Amacı babasının ürettiği yatları ve tekneleri dünya markası haline getirebilmek. "Babamın yanında olmayı tercih ettim çünkü bu geleneği sürdürmem gerekiyordu. Amacım ismimizi bu sektörde kalıcı hale getirmek. Benim çocuklarım da devam etmeli. Babam çok sabırlı, hatalarımı anlatarak öğretiyor. 1 senede yurtdışına 27 adet tekne sattım. Bu benim için büyük bir başarıydı."
Onlar aileden klasikçi
Baba oğul Karmanlar herkesin taklit edemeyeceği klasik teknelerden yılda 50-60 tekne üretip, yedi ülkeye satıyor.
Egemar'In sahibi Ege Karman da 25 senedir yat üreticiliği yapıyor. Markası ve projeleri yurtdışında tescilli olan firmada, sadece yurtdışına satış yapılıyor. Karman, İsviçre, Hollanda, Fransa, İtalya, İsveç ve Yunanistan'daki firmalara verdiği distribütörlükleriyle yaklaşık 2 yıldır oğlu Ahmet ile çalışıyor. Ege Karman, kimi zaman jenerasyon farkı yüzünden görüş ayrılıklarına düşseler de sonunda oğlunun dediğine geldiğini söylüyor. "Genç olduğu için daha hızlı ve kıymetli fikir üretiyor. Böyle durumlarda kimi zaman eski jenerasyonun direnişi olabiliyor. Beni, alıştığım işleri yapmaktan alıkoyduğunda ona kızıyorum ama sonra hak veriyorum. Yurtdışında mühendislik okuyup İsviçre'de üç yıl bankacılık yapmasına rağmen benim yanıma geldi."
Küçük yaşta atlattığı hayati tehlikelere rağmen denizlerden kopamamış Ege Bey. Daha 12 yaşındayken sandalının üstünden büyük bir tekne geçtiği anı heyecanla anlatıyor "Boğazda doğduk büyüdük. Yat, tekne, motorların içindeydim. 12 yaşımda üstümden bir tekne geçti. Sandalımı kırdı. Yanımda benden büyük biri vardı. O bir yana ben bir yana savrulmuştum. Ama ikimize de bir şey olmadı. O zamanlar Fenerbahçe'nin yıldızlar takımında yüzdüğüm için kolay kurtulmuştum. Denizle çok anım oldu. O nedenle kopmak daha zorlaşıyor. Oğlum da benim gibi büyüdüğü için bu işi tercih etti."
BABAMLA OLMAK BİR GÖREV
29 yaşındaki oğlu Ahmet de babasının izinden gitmeye kararlı. Ben tercih ettim diyor ve başlıyor anlatmaya "Yüksek Makine Mühendisi'yim. Sevdiğim bir alandı ve teknelere karşı olan ilgim nedeniyle babamla çalışmak istedim. İlk motorum bana yedi yaşında alınmıştı. Denizlerle iç içe büyüdüm. Aile işi sonuçta. Başka bir kardeşim de olmadığı için onun yanında olmayı bir görev biliyorum."
YARIN
* Gurbetçi bir ailenin çocuğu Mehmet Taylan, hayallerinin peşinden geldiği Türkiye'de çıplak bir tekneyle çıktığı macerasının sonunda Taylan Yatçılığı kurdu.
* Bir tatil için geldiği Bodrum'da teknelere gönül veren üniversite öğrencisi Mustafa Özkalay, dünyanın ilk yüzer diskosunu yaptı.
Pervin METİN - Güngör KARAKUŞ
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|