Mum ve ışığı
"Mum, dibine ışık vermez" derler. Sanki, biz Türkler için söylenmiş bir söz! Bazılarımız, bildiklerimizi kendimize saklar, kimseyle paylaşmaz ve "Yeri doldurulamayacak adam" olmak isteriz. Yaşamın bir bayrak yarışı olduğunu ve etrafımızda bizim kadar bilgili kişilerin yetişmesi için onları desteklemenin bir ödev olduğunu anlayamayız.
AB'ye girmek istiyoruz. Hemen Avrupalı olmasak dahi, Avrupalı gibi düşünmek zorundayız. AB demek, kabuğumuzdan çıkıp, büyük düşünmek demek. AB demek, ulusal sınırlarımızı aşıp, dünyaya açılmak demek. Ama, büyük düşünmek için gelecek kuşakları bekleyecek zamanımız da yok.
Alın size iki örnek, hem de sınırlarımızı aşmak için kullanabileceğimiz iki fırsat. Olimpiyadlar'ın doğum yeri olan Olympia'da her yıl, Olimpik Akademi, belirli bir konuda seminerler düzenler. Burada, Türkiye olarak katıldığımız yıllar içinde, ülkemizi temsil eden herhangi birinin bir konuşma yaptığını kimse duymamıştır. Türkiye bu kadar kısır mıdır ki, bu toplantılara konuşacak birilerini gönderemesin?
Diğer taraftan IOC denilen Uluslararası Olimpiyad Komitesi, Olimpizm'e katkıda bulunmuş ülkedeki seçkin kişileri Onur Ödülleri ile tanımlar ve tanıtır. Bizde ise, bu ödülleri yıllar içinde kazananların hepsi (zamanın Cumhurbaşkanı Evren hariç) TMOK yönetim kurulu üyelerinden oluşmuştur. Durum böyle olunca, insanın aklına "Yönetim Kurulu üyeleri dışında Türkiye'de Olimpizm'e katkıda bulunmuş hiç kimse yok mu" sorusu gelir.
Komisyonlarda niye yokuz?
Türkiye'yi de içine alan Uluslararası Spor Yazarları Derneği'nin hemen her branşta uzmanlık komisyonu vardır. Belli konularda araştırma yapar ve yayınlarlar. Dergilerinde, büyük araştırmalar sonunda hazırlanmış makaleler yayınlanır. Spor yazarlarımızdan hangisi (belki biri hariç) bu komisyonlarda görevlidir ve ne yaparlar veya yaptırılırlar?
İstanbul'da bir Olimpiyad organize etmek gibi çılgınca bir fikre sarılıp, epey de yol alan IOC üyesi ve TMOK Başkanı Sinan Erdem'le aynı fikri benimsiyor ve onu destekliyorum. Ama, basınla olan ilişki kopukluğunu, yıllardır uyarmama rağmen, bir türlü yerleştiremediği için Sinan'la her zaman tartışıyorum. Olimpik Ödüller ve Olimpik Akademi konularında da etrafına hiç bakmadığını görüyorum.
Togay Bayatlı'nın AIPS Başkanı olarak görev yapması güzel ama, komisyonlarda Türkler'in kendilerini göstermede katkıda bulunmadığını üzülerek izliyorum. İsterdim ki, bizdeki mumlar, dibine ışık veren türden olsun. Belki bu yazıdan sonra, birileri etrafa ve dibe mumla değil, projektörlerle bakarlar. Zira, mutlaka oralarda birileri vardır.
|
|