kapat
30.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
'Svres Sendromu'

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, Türk kamuoyunun dış politika ve uluslararası ilişkilere bakışındaki eğilimleri belirlemek amacıyla bir araştırma yaptı.

Araştırmada, 20 ilde 3.086 kişiye "hangi devlet uluslararası ilişkilerde Türkiye'nin en iyi dostudur" ve "düşmanıdır" soruları soruluyor. Sonuç tam bir "kafa karışıklığıdır".

"Dost" bölümünde en yüksek oran yüzde 34 ile "Türkiye'nin dostu yoktur" cevabı verilmiştir. En iyi dost, yüzde 27 ile ABD'dir.

"En büyük düşman" ise yüzde 34 ile Yunanistan, ikinci "büyük düşman," yüzde 21 ile yine ABD'dir. "Türkiye'nin düşmanı yok" diyenlerin oranı ise yüzde 3'te kalıyor. Avrupa, yüzde 7 için "en iyi dost", yüzde 8 için "en büyük düşman"dır.

Araştırmayı yöneten Ali Çarkoğlu ve Kemal Kirişci, araştırmanın sonundaki "gözlemler" bölümünde "Svres Sendromu" başlığı altında "dostluk" ve "düşmanlık" meselesindeki kafa karışıklığı için şunu yazıyorlar:

Müfredatın ve medyanın rolü
"Dış dünyaya duyulan derin güvensizliğin önemli bir kaynağı toplumdaki 'Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur' inancıdır. Bu inancın sürdürülebilmesini sağlayan bir faktör, şüphesiz eğitim sistemidir. Bu açıdan eğitim sistemimizde dış ilişkilere eleştirel bakış açısını destekleyen ve komşu ülkelerle iyi işleyen bir işbirliğine yönelik müfredatın geliştirilmesi önemlidir. Benzer şekilde medyanın da Türk dış politikasında uzlaşmacı bir tavır içinde olması, kamuoyunun politikalara destek ve tepkisini şekillendirecektir."

Araştırmanın Avrupa Birliği bölümünde ise Türk kamuoyunun eğilimleri çok net olarak ortaya çıkmaktadır. "Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliği için ne yönde oy kullanırdınız" sorusunun cevabı yüzde 74 oranında "evet", yüzde 18 oranında "hayır" çıkmaktadır.

"Evet" diyenlerin özellikleri şöyle sıralanıyor: Parti tercihleri DSP, ANAP, CHP, HADEP olanlar; siyasi kimliğini "orta" olarak belirtenler; kitle gazetelerine ve sol gazetelere güvenenler; kimliğini TC vatandaşı olarak belirtenler; büyük kentlerde oturanlar.

"Hayır"cıların özellikleri de şöyle sıralanıyor: Parti tercihleri Saadet Partisi, Ak Parti ve MHP olanlar; okul bitirmemiş olanlar: kimliğini "Müslüman" olarak belirtenler; siyasi kimliğini "sağ" olarak belirtenler; yabancı düşmanlığı yüksek olanlar; sağ gazetelere güvenenler.

AB üyeliğinin anlamı ne...
Türk kamuoyu "net" olarak ayrışmış görünmektedir.

AB üyeliğine "evet" oyu kullanacağını söyleyenlere, bu üyelikle "halkın hissedeceği en büyük yarar ne olacaktır" sorusu da sorulmuş ve şu cevaplar alınmıştır:

Türkiye'de genel ekonomik refahın yükselmesi yüzde 45, AB ülkelerinde serbest dolaşımın sağlanması yüzde 15, Türkiye'de devletin halkın istek ve ihtiyaçlarına cevap verme kapasitesinin artması yüzde 14, Türkiye'de insan hakları ihlallerinin kalkması yüzde 11, Türkiye'nin uluslararası alanda etkinliğinin artması yüzde 7, Türkiye'de demokrasinin kurumsal olarak yerleşmesi yüzde 7.

Türk kamuoyunun dış politika meselelerinde kafası yılların çabalarıyla fena halde karıştırılmış olabilir, ama Avrupa Birliği üyeliği ve bu üyeliğin "getirecekleri" konusunda çok açıktır.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır