BaŞbakan Bülent Ecevit'in yaptığı sert açıklamalarla tartışma gündeminin merkezine oturan özerk kurulların hükümetle eşgüdümlerini sağlama yönündeki formül arayışları hız kazandı. Başbakan Bülent Ecevit'in üç gün önce İstanbul'da yaptığı büyüme, ihracat ve özerk kurullarla ilgili açıklamaların IMF'te yarattığı kaygıların Ankara'ya yansıması üzerine IMF ile bir gerilim yaşanmaması için de yoğun çaba harcanıyor.

Devlet Bakanı Kemal Derviş, "programdan sapma olmayacağı" konusunda IMF'i ikna etmeye çalışırken Başbakan Ecevit, "Sözlerim yanlış değerlendiriliyor, ben programa aykırı bir öneri getirmiyorum. Aksine programa sıkı sıkıya bağlı kalarak ekonomik büyümeye ivme kazandırılmasını istiyorum. Özerk kurulların da sağlıklı ve hükümet politikalarına paralel biçimde hızlı görev yapmalarını istiyorum" açıklamasını yapıyor.

Ancak IMF'den gelen sinyaller doğal olarak Başbakan Ecevit'i de kaygılandırıyor. O nedenle de dün sabah Devlet Bakanı Kemal Derviş'i makamına çağırıyor Ecevit. Devlet Bakanı Kemal Derviş de Ecevit'in, başta BDDK olmak üzere özerk kurulları hedef alan açıklamaları nedeniyle, görüşmeye BDDK Başkanı Engin Akçakoca'yı da getiriyor.

Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın da katıldığı Ecevit'in makam odasındaki görüşmede Derviş, IMF üst yönetimi ile yaptığı telefon görüşmesini, IMF'in hassasiyeti ve Ecevit'in konuşması ile ilgili duyduğu kaygıları aktarıyor. Bunun üzerine Başbakan Ecevit, önceki gün gazetecilerle yaptığı açıklamaları yineliyor ve özetle şunları söylüyor: "Büyüme, dışsatımı özendirme ve özerk kurullarla ilgili sözlerim üzerinde yanlış değerlendirmeler yapılıyor. Siz gerçek düşüncemi bir kez daha anlatın IMF'ye ve benim konuşmamın tam metnini fakslayın..."

Aslında Ecevit'in konuşması iki gün önce zaten fakslanmıştı IMF'ye. Fakat bu, IMF üst yönetiminin kaşlarının çatılmasını önleyemiyor; "Acaba hükümet sıkıştı, programı sulandırmanın yollarını mı arıyor?" türünden kaygılar ağır basmaya başlıyor.

Akçakoca'ya uyarı
Derviş ve Akçakoca ile görüşmesinde Ecevit, özerk kurullarla ilgili görüş ve şikâyetlerini de bir kez daha dile getiriyor, bu konuda da söylediklerinin doğru algılanması gerektiğini söylüyor. Özerkliğe karşı olmadığının altını bir kez daha çiziyor. Ancak bugünkü uygulamada kurulların işlerini savsaklamalarından, ülkenin ve ekonominin gerçeklerine özen göstermemelerinden yakınıyor. Örnek de veriyor:

"Reel sektörün rahatlatılabilmesi için kredilerin yeniden yapılandırılması için yasa gerekiyor denildi. Meclis gece gündüz çalıştı, yasayı büyük bir hızla çıkardı. Ama aradan geçen onca zamana rağmen uygulamada hiçbir somut adım atılamadı. İş dünyasının, reel sektörün çok büyük yakınmaları var. Bu yakınmalar bize geliyor. Hâlâ yönetmelik bile çıkarılmış değil..."

Banka sahipleri ayak sürüyor
Bu noktada Derviş ve Akçakoca ise, İstanbul Yaklaşımı adı verilen uygulamanın gecikmesinde asıl nedenin bankalardan, banka hakim hissedarlarının kendi paylarına düşen sermaye payını yatırmak istememelerinden kaynaklandığını söylüyorlar. Bu konudaki yönetmeliğin tamamlandığını vurgulayan Akçakoca, "Bizden kaynaklanan bir gecikme, engelleme sözkonusu değil" diyor.

Özetle Ecevit, özerk kurullarla ilgili açıklamalarının arkasında durmaya devam ediyor. Bu kurulların gündelik uygulamalarına, işlemlerine müdahale gibi bir niyet kesinlikle sözkonusu değil. Ancak siyaset dışı bu kurulları yönetenlerin de, kafalarına göre, hükümete alternatif siyaset yürütmelerine bundan böyle izin verilemeyeceği yönünde de bir kararlılık hakim. Zaten Ecevit'in şikâyetinin de, kurullarla ilgili yeni yasa hazırlığının gerisindeki neden de bu.

Kurulların önümüzdeki dönemde bu hassasiyete uygun davranmaları hükümetle eşgüdüme özen göstermeleri halinde yeni yasal düzenlemeden vazgeçilmesi de ihtimal dahilinde...