Varlıklı insandı dayım. Toplama bir araba dışında, "sahip olduğum en önemli şey" derdi.
O'na ve şarkılarına çok değer verirdi.
Büyükler dinlerdi.
Biz de etkilenmiştik.
Şarkıları ortalığı kasıp kavuruyor, adı adeta Türkiye'yi sallıyordu.
Ne de olsa Karadenizli'ydi.
Samsunlu olması, O'nu bize daha da yakınlaştırmıştı.
O'nun adı, Orhan Gencebay'dı.
Gün, bugün...
O, artık yaşayan bir efsane.
Kendi kulvarının en gerçek olanı.
Arabesk diye tanımlanan ve üzerine giydirilen müzikal türün aslında çok uzağında.
Nev'i şahsına münhasır bir müzik adamı.
O'nun müziğini tanıyorsanız, Orhan Gencebay'ı biliyorsunuz demektir.
Tanımıyorsanız zaten bilemezsiniz.
Yorum da yapamazsınız.
Arabeskin babası deyip, kestirip atmak kolay.
Halbuki yanlış.
Köyden kente göçün toplumsal yaşam üzerinde bıraktığı izler, siyasal ideolojilerin ortaya çıkardığı kısır çekişmeler, O'nun şarkılarında, protest bir tavır olarak, boşuna karşımıza çıkmıyor:
Elimde bir kandil dolaşıyorum
Şu bozuk yollarda dertler içinde
Sağımda solumda can verenler var
Her dostun kavgası aynı biçimde
1973'te yazmış... "Yaşamak Bu Değil" diyor. Anarşi ve terörün ülkeyi kaosa sürüklediği yıllar. Ülke sağ, sol diye adeta ikiye bölünmek isteniyor. Kardeş kardeşi vuruyor, öldürüyor. Yaşam kaygısı herkesi sarmış, yarınından ümitsiz, güvensiz yaşıyor.
Orhan Gencebay protesto ediyor.
Eylemini sanatında ortaya koyuyor.
Topluma mal olmak bu olsa gerek.
Kendi sanatında bir anarşist olacaksın.
Aynı zamanda gerçek bir reformist...
Dayatılanlar yerine doğru bildiğini yapmak ve yaşamak, yenilikçi olup ortada olanı ayağa kaldırıp, çağdaş kılmak.
İşte, Orhan Gencebay'ın da yaptığı bu.
1968 yılında yaptığı ilk 45'liğinde "Başa Gelen Çekilir" demişti.
Yıl 2002... Orhan Gencebay klasiklerinin ikinci albümü müzik marketlerde.
O, başımıza gelen en güzel şeylerden biri olmaya devam ediyor.
Bu ülke çok babalar gördü... Ama içlerinden yalnızca biri milyonların gerçek sevgilisi oldu. O'nun adı Orhan Baba...
Şafak KARAMAN