Hani yazmıştım ya Çarşamba günü Cumartesi LAPE hastanesinden bir hakim manzarası anlatacağım diye.. Uyuşturucuya başlamanın 13 yaşa düştüğü ile ilintili olarak..
Ee ne olursa ol, yiğidin başına yazılan geliyor.
İşte aşağıda..
Kimse kim öylesine naralanmakta ki, say ki cihan pehlivanı, ya da dağlar padişahı..
Oğlum bu da ne ola? Oysa hastanenin birinci mevki lüks mevkiinde nefesi böyle bol, yeni birbirine katacak bir çığırtkana rastlamak pek olası değil..
Çünküm neden derseniz, milletin içtiği uyuşturuculardan, yapılan şok tedavilerden, serumlardan ve dahi çıkan karavanın nefasetinden değil, böyle feryatlanması, yellenmesi ile çok müşkil..
O koşullar altında böylesine nara patlatmak güç iş.. Belli ki pehlivan yeni müşterilerden biri.. Bu ** hastanemizin adetlerini ya hiç bilmemekte, ya da rezilliği iyice üzerine almış olmakta.. Hemi de hiç sonunu düşünmeden..
Ben yatakta bağdaş kurmuş oturmaktayım.. T. ağa yere, taşın üzerine, i** oturumuna geçmiş, elindeki tesbihle cenneti dolaşmakta..
Marmaris'li kendi sularında çıkan balıkları anlatmakta ki binbirinci kez.. "Kes ulan.." dedim.. "Marmaris'in suyundan da balığından da başlatma.. Adam olsaydın deyyus, Marmaris'teki balıklardan yiyip, sırtını çam ağaçlarına vererek bal kaşıklayaraktan iyileşmek varken burada işin ne dürzü?"
T. Ağa tesbihini döndüre döndüre dediklerini onayladı:
-Söyler dogriyi.. Bok mu vardır buralarda?
İkinci naranın yanına birincisi fıs.. Baktık ki olacak gibi değil.. Fırladık.. Fırladık lafın gelişi.. Ağır çekim film misali, destur bismillah deyip doğrulduk.. Şıpadak terliklerimizle, volta koridorunu geçip, köşeyi döndük..
Kıkpınar'a cazgır olası adam gördük sonunda.. Bir doksann üstünde bir boy.. Üzerinde, kurban olduğum diplomatlarımızın giydikleri elbiselerden.. Siyah ince çizgili ve de kruvaze.. Sırtını kapıya vermiş sövüp saymakta ki olursa o kadar olur.. Tophane'nin, Kasımpaşa'nın, Karagümrük'ün cümle kopuğunu toplasan bundaki küfür kafirin yarısını bile biraraya getiremeyip, "Tüh bizim cakalanmamıza.." dedirtmecesine.. Varıp ellerine sarılıp, "Adını bağışla yiğit.. Nerelerdensin, kimlerdensin.. Biz şu kadar yol gezmekteyiz ama senin gibisini görmedik.. Ağzın dert görmesin" dedirtmecesine..
Adam soluklanıp da küfüre biraz ara verdiğinde, iç cebinden çıkartıdığı bir tarakla pek az kalmış saçlarını taramakta ve ardından yine sil baştan girişmekte..
Ana bacı, at, avrat, pusat geçmiş, gelecek, eşik, beşik, yorgan, döşek, in, cin, duran, oturan, kalkan, alan kaçan tövbe tövbe Allah kitap bırakmacasına.. Ardından "Hayyyttt!" diyerek narayı koyvermekte ki akıllı kişinin aklını şaşırtmacasına.. Bereket çevrelerde pek akıllı kişi olmadığından o naralanmalar vız gelip tırıs geçmekte.. Millet sadece seyirde..
Ve sonra Birinci Mevki Lüks Kısmının hastabakıcısı gorillerinden dördü "Açılın bakalım" diyerek kalabalığı yardılar.. Çepeçevre sardılar adamın yanını yöresini.. Ve birden "Ya destur, Allah bismillah" deyip salvet ettiler.. Adamı bitirmecesine bir girişme ki, aman ne güzel ve ne de iyi.. Anında havalandırdılar..
Koca adam havada debelenmekte, ama lafın ucunu hiç bırakmamakta:
-Ulan ben sizi yemez miyim? Ulan ben sizi mahvetmez miyim? Ben sizin ocağınızı söndürmez miyim? Dur ulan sıkma oramı.. Erkekliğimiz gitmekte namussuz.. Ulan ben sizi müebbete mahkum ettirmez miyim? Yok, yaz kızım yaz.. 141 ve 142'nci maddelere göre idamlarına ve temyize gayri kabil.. Sıkma ula sıkma dedim oramı...
Hastabakıcılardan biri o arada kemere attı elini:
-Dokunma ulan uçkuruma? dediyse de fayda etmedi.. Pantalonu sıyırıverdiler aşağı doğru.. O anda debelenmeyi bıraktı garip.. Belden aşağısı anadan doğma öyle eller üzerinde kala kaldı.. Yan taraftaki bürosundan elinde bir şırıngayla çıkan masör (Hemşirelere masör deniliyordu, bu özel ruh ve sinir, alkol hastanesinde) iğneyi kalçaya öyle bir daldırdı ki olursa o kadar olur.. Kuç ucuşunda olan garipten işittiğimiz son sözler "Ben sizi ipe göndermez miyim.. Örtün ulan kıçımı..." oldu..
Gene öyle havada alıp götürdüler.. Benim odamın yanındaki 21 No'nun kalasanı attılar, baygın ve kendini bilmez bir hallerde..
Sabaha karşı uyandım.. Biri karyolamın yanına iskemleyi çekmiş, portakal soyuyor.. Saate baktım üç.. Adama baktım hiç.. Anımsadım sonra önceki gece nara patlatan, ipe çekmekten bahseden, ana avrat dümdüz giden, iğne ile uyutulan yanımdai odaya bırakılan kişi.. Elini uzatıp kendini takdim etti?
-Ben hakim K.
Orta Anadolu'daki bir ilçede hakimmiş.. Sonra anlattı:
-Efendim aslında buraya yatacak kişi ağabeyimdi.. Bana "Sen hastaneyi iste**bilirsin.. Beraber gidelim" dedi.. Bendeniz daha önceden burada tedavi gördüğümden, "Tabi" dedim geldik.. Yukarıda abime oda bakmaya çıktım, kapıları kapattılar.. O gitti ben kaldım.. Bir yanlışlık oldu işte..
Ya işte böyle bir makaralar..
İletişim için faks: (0212) 281 58 40