Üç ayaklı masa
Demokrat Parti'yi dört kişi kurmuştu... Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Prof. Dr. Fuat Köprülü. (7 Ocak 1946)
DP, 1950'de iktidar oldu.
Bir süre sonra Prof. Dr. Köprülü "istifa etti."
İstifa akşamı, Başbakan Menderes evinde, dostlarıyla akşam yemeğindeydi.
Moralsizdi.
Dostları "üzülmeyin" dediler.
Menderes:
- Derin bir ıstırap içindeyim... Masanın bir ayağı artık yok... Masa, üç ayaklı kaldı.
Dostları:
- Sayın Başbakan; masa, üç ayakla da durur... Bu kadar üzülmeyin.
Menderes:
- Doğru... Masa üç ayakla da, ayakta kalmasına kalır ama... Artık o masaya dayanamazsınız.
Dün sanayici Halis Toprak'ı dinlerken...
Aklımıza "yukarıdaki olay" geldi.
***
Halis Ağa dedi ki:
- Yavuz bey... En basit hesap... Türkiye'nin milli geliri 200 milyar dolardı... 150'ye düştü... Yani masanın dört ayağı vardı... Biri gitti... Kaldı üç ayak... İşte olay bu kadar basit... Adına ekonomi dediğin masa, üç ayaklı bir masa.
Evet, olayın anlatımı "bu kadar basit."
Ama ya sonucu?
"Sonucunu" yine Halis Toprak söyledi:
- Her gün beş bin kişi işini kaybediyor... Beş bin... Bilmem anlatabildim mi?.. Beş bin.
***
Halis Toprak "uzun süredir suskundu."
Suskunluğunu "önümüzdeki hafta" bozacak.
Dün konuştuğumuzda çok doluydu:
- Yavuz Bey, vatandaş evine dört ekmek götürüyordu... Şimdi üç ekmek götürebiliyor... Hatta... Onu bile götüremiyor... Sen, bir aile reisinin evine ekmek götürememesi ne demek biliyor musun?
***
"Eskiden" cumhurbaşkanları, başbakanlar, yurt dışına "büyük uçakla" giderlerdi.
Uçakta "işadamları da" olurdu.
Geçtiğimiz yıllarda, işte böyle bir yurt dışı ziyaretinde, uçakta Halis Toprak da vardı.
Gezi boyunca "bir şey" dikkatimizi çekti.
"Dört iş adamı" sürekli birlikteydi.
Halis Toprak, Nurettin Çarmıklı, Erdoğan Demirören ve Yusuf Özer.
"Bütün gün ne konuştuklarını" merak etmiştik.
Meğer "ortak olmayı... Diyarbakır'ın Lice ilçesinde bir mermer fabrikası yapmayı" konuşurlarmış.
Halis Bey "o zaman da bize aynı şeyleri" söylemişti:
- Yavuz Bey, sen bir aile reisinin evine ekmek götürememesi ne demek, biliyor musun?.. Biz bu fabrikayı kuralım ki, Liceli, evine ekmek götürebilsin.
Gerçekten de "fabrika kuruldu."
Açılışına gitmiştik.
O fabrikadan şimdi Çin'e, ABD'ye, Japonya'ya ihracat yapılıyor.
***
- Sayın Toprak, yeni yatırım?
- Unut Yavuz Bey, unut... Artık yatırımı unut.
- Neden?
- Yeni yatırım yapan yok... Devir yatırım devri değil.
- Ya ne devri?
- Devir, kurulmuş fabrikayı söküp Bulgaristan'a, Romanya'ya götürme devri... Herkes söküyor, TIR'lara yüklüyor, götürüyor... Yavuz Bey, ayrıca yabancı sermaye gelmiyor... Daha önce gelmiş olan bile kaçıp, gidiyor.
***
"Bunları" söyleyen, 21 bin kişiye istihdam sağlayan bir sanayici.
Dün öğleden sonra konuştuk.
Bazı "üretim rakamları" verdi.
Hepsi de "düşüktü."
"İhracat rakamları" verdi.
Yine "düşük."
Sadece bir gösterge "sürekli yükseliş" sergiliyordu:
"İşsizlik."
***
Geçmişte, masa üç ayakla kalınca, Menderes "derin bir ıstırap içindeyim" demiş.
Günümüzde ise...
Yöneticilerin çoğu "masanın bir ayağının kırıldığının" farkında bile değil.
|