Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in "Kriz bitti" açıklamasına karşılık üretimin merkezi İstanbul aynı görüşte değil. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Tanıl Küçük, "Biz krizin bittiğini görmüyoruz. Maalesef sanayi komaya giriyor" dedi. Küçük bu sözleri "Ekonomik Durum Anketi'ni" açıklarken sarfetti. Ankete göre, 2001 yılının ikinci yarısında işyerlerinin yüzde 40'ı üretimlerini, yüzde 47'si iç satışlarını, yüzde 39'u istihdamlarını azalttığını bildirdi. 2001'de işten çıkartılanların çalışanlara oranı yüzde 14'e varmış. Bu çalışan her 7 kişiden birinin işini kaybettiği anlamına geliyor. 2002'de ise 2001'e göre bir iyileşme beklentisi var. Merkez Bankası Eğilim Anketi de geleceğe yönelik iyimserliği ortaya koyuyor. Yani ekonomide beklentiler gerçekleşmelerden daha iyi.
* İstanbul-Ankara farkı- Krizin bitip bitmediği tartışması İstanbul ve Ankara farkından kaynaklanıyor. Ankara makro ekonomik dengeye bakıyor, İstanbul'un bakışı ise tamamen mikro düzeyde. Ekonominin genel dengesinde sağlanan iyileşme henüz piyasalara yansımış değil. Ancak gecikmeyle de olsa, üretime yansıyacak. Bu gecikmenin başlıca nedeni 1 milyonu aşan kişinin işini kaybetmesi ve tüketimden çekilmesi. Bunun yanında ücretlerdeki reel gerileme de harcamaların önünde bir engel. En büyük engel tabii ki geleceğe duyulan güvenin azalması.
* İş yapmanın zorluğu- Sistem değişiyor, sübvansiyonlar azalıyor, holding bankacılığı bitiyor. Harcamalar daha az, vergiler daha yüksek. Mal satmak daha zor, kar daha az. Kur oynak, hesap kitap yapmak zor. Böyle bir ortamda iş yapmak kriz öncesine göre kolay değil. Türkiye'de iş yapmak zordu, şimdi daha zor.
Ancak işsizliğin bu kadar arttığı, ekonominin daraldığı bir dönemde üretim ve yatırım yapılmalı. Bunun öncelikli koşulu talep. Ancak arzı yaratırken de maliyetinin düşük olması önemli.Türkiye'de ise telefondan elektriğe, arazi temin etmekten kırtasiyeciliğe, vergiden rüşvete kadar her şeyin maliyeti daha ağır.
* Sermaye kaçışı- Şartların ağırlığından dolayı yerli sermaye bile yatırımlarda giderek Türkiye dışına yöneliyor. Türkiye yerine komşu ülkelerde iş yapmayı tercih ediyor. Üstelik buna AB'ye girme avantajı eklenince yabancı sermayeyi beklerken yerli sermayeden de oluyoruz.
İSO anketine katılan sanayicilerden yüzde 40'ı Türkiye'de, yüzde 11'i de Türkiye dışında yatırım yapmayı planladıklarını açıkladı. Yatırım planlayanların dördü Türkiye'ye biri dışarıya gitmeyi planlıyor. Dışarıya giden kısım büyük. Bu nedenle Türkiye'yi yönetenler bu ülkeyi yeniden iş yapılabilir, yatırım ve üretim yapılabilir hale getirmek durumunda. Yoksa krizden kurtulacağımız yok.
* Yerli ve yabancı ayırmadan- Bu açıdan bakınca bugün ilk toplantısını yapacak olan Yatırım Ortamını İyileştirme Kurulu'na çok önemli işler düşüyor. Sadece yabancı yatırımcının değil yerli yatırımcının da önünün açılması, engellerinin kaldırılması gerekiyor. Türkiye'yi yeniden iş yapılabilir hale getirmek aynı zamanda ülkeyi yaşanabilir hale getirmekle eşdeğer.
Sonuç- "İnsan doğduğu yerde değil doyduğu yerde" Türk Atasözü