Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi, İmralı'da yatan Apo için televizyon, kısa dalgalı radyo ve telefon istedi.
Bu istekleri içeren raporun yayını, Washington'daki Amerikan-Türk Konseyi toplantısında Genelkurmay Plan ve Prensipler Başkanı Korgeneral Reşat Turgut'un Avrupa'yı teröre verdiği destekten elini çekmeye çağıran konuşmasını yaptığı güne denk geldi.
Korgeneral Turgut "Batı'nın ödevi Türkiye'yi desteklemek ve diğer İslâm ülkelerine, Türkiye'nin bir model olduğunu göstermek olmalıdır" dedi.
"Özellikle de Avrupa, Türkiye'nin bu rolünü anlamış olsaydı, terörist örgütlere dolaylı destek vermeyecek veya Türkiye'nin AB'ye katılması yolunu bloke etmeyecekti."
Gerçekten de Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi'nin Apo ile ilgili önerileri, ister bilinçli, ister ahmakça yapılmış olsun, Türk halkını Avrupa Birliği'ne karşı nefrete sürükleyen bir kışkırtmadır.
Böyle devam etmesin
Otuz bin insanın ölümüne, 100 milyar dolarlık kaynak kaybına sebep olmuş, ülkenin geleceğini çalmış ve ölüm cezasına mahkum olmuş bu caniyi infaz etmeyerek bu devletin ve milletin katlandığı fedakârlık takdir ve destek beklerken Apo'nun durumu sürekli gündemde tutularak tersi yapılıyor.
Adalet isteyen halk tahrik ediliyor.
Apo'nun kaldığı yerde "koşulların oldukça iyi" olduğu kabul edildiği halde ona yeni olanaklar sağlanması ve öteki mahkumlarla temas edebileceği şartlar, yani bir cezaevine nakledilmesi isteniyor.
Bir cezaevi ve mahkumlarla temas..
Böyle bir değişikliğin, Apo'nun can güvenliğini tehlikeye sokmak anlamına geleceğini tahmin etmiyorlar mı acaba?
Yoksa istedikleri öyle bir son mu?
Türkiye demokratik bir hukuk devleti ise, bu müdahaleleri ortadan kaldıracak çareyi kısa zamanda bulmak zorundadır.
Toplumsal irade, 14 yıldır idam cezalarını infaz etmeyen devletin, yalnız AB hedefini feda etmemek için değil, ulusal çıkarları böyle gerektirdiği için gösterdiği sabrı destekliyor.
Ama bu şekilde devam edemez.
Affa kapalı müebbet..
Tahrikler sonucu ortaya çıkacak bir kazaya mani olmak, Apo'nun idamını zararlı bir siyasi rant malzemesi olmaktan çıkarmak için artık bu soruna son noktayı koyma zamanı gelmiştir.
Meclis, ölüm cezalarının, affı mümkün olmayan ağırlaştırılmış ömür boyu hapisle çektirilmesini öngören yasa değişikliğini bir an önce gerçekleştirmelidir.
Partiler, bu sorunun yalnız AB yolunu değil, toplumsal huzur ve güvenliğimizle ilgili geleceği de mayınladığını görmelidir.
AB içindeki Türkiye muhaliflerinin elindeki kozları çürütmenin yolu bağırmak, sertleşmek, "AB'yi başınıza çalın" anlamına gelecek tepkiler koymak değildir.
Bu kendimize kötülük etmek oluyor.
Türkiye muhaliflerinin de istediği bu..
Akıl, mayınların üstüne basmayı değil, soğukkanlılıkla onları temizlemeyi emrediyor.
Böyle bir eşikte parti çıkarı gözetilmez, seçim hesabı yapılamaz!