kapat
20.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Az daha kalpten gidecektim

Tanıdıklarımın hiçbiri bu haberlere inanmadı. Ama ben çok üzüldüm. Gözüme uyku girmedi. Hayır bir şey değil, bende ritm bozukluğu var; nüksedecek diye korktum...

Eski müsteşar Kemal Baytaş'ın son kitabı Evren Paşa'yı üzdü, kızdırdı. Baytaş, "Bir Bürokrat ve Devlet Baba" adlı kitabında, Kenan Evren'in yurt içi ve yurt dışı gezilerinde kendisine hediye edilen değerli eşyaları önce Kültür Bakanlığı'na bağışlayıp, ardından bazılarını "kızları üzülmesin" diye geri aldığını iddia etmişti. Baytaş'ın senaryosuna göre bu eşyalar, bir astsubayın 2 yıl hapis yatmasına neden olmuştu. Evren bu haberler üzerine yaşadıklarını şöyle anlattı: "Beni yakından tanıyanların hiçbiri bu iddialara inanmadı. Ama haberlerden sonra çok üzüldüm. Gözüme uyku girmedi. Hayır bir şey değil, bende ritim bozukluğu var; nüksedecek diye korktum. Neyse ki bir şey olmadı."

* Paşam anlıyorum ki sizin için bardağı taşıran son damla bugünkü (dün) haber oldu...

Benim üzüldüğüm en çok ne biliyor musunuz? Sözde ben, değerli parçaları geri almışım, ondan sonra da bu hırsızlık olayını bir komplo olarak düzenlemişim. Astsubayı da mahkum ettirmişiz. Bunu bir 7 yaşındaki bir çocuk falan söylese anlarım.

* Kimse o iddiada bulunmadı, ama peş peşe çıkan haberler, dile getirilmese de bu yorumu yaptırıyor...

'VAZGEÇİP GERİ ALDIM' DEMEDİM
Bakın hırsızlık olayı 1989 yılında meydana geldi. Tüm basın takip etti. Mahkeme aslında olmamış bir hırsızlıktan dolayı müze görevlisi astsubayı hırsızlıktan mahkum mu etti? Olur mu böyle şey?

* Ama bu sabah (dün) gazetemizde astsubayın avukatının yaptığı bir açıklama vardı...

Mahkemeye vereceklermiş. Güya 'Hediyeler benimdi. Vazgeçtim geri aldım' demişim. Ben böyle bir söz söylemedim. Söylenmeyen bir söz üzerine hırsızlıktan mahkum olan astsubayın (İbrahim Yağcı) avukatı da iade-i muhakemeye gidecekmiş.

* Peki ne demiştiniz?

Haber çıkınca, 'İsteseydim, alırdım. Bunlar zaten benim' dedim. Ama sözüm doğru yansıltılmadı.

* Başa dönersek...

Şimdi bana verilen pek çok hediye vardı. Bunları Askeri Müze'ye teslim ettim. Ama keşke etmeseydim.

* Zorunluluk yok yani...

Müzeye vermesem, kimse niye vermedin diyemez. Benden sonra bu uygulama devam etti mi bilmiyorum. Galiba Süleyman Demirel, Isparta'da bulunan müzeye bazı eşyalarını bıraktı. Şimdiki Cumhurbaşkanı, galiba o da verecek. Müzeye bıraktığım eşyalar arasında büyük kılıçlar var. Sonra madalyalar var. Esas kıymetli olanlar bunlar. Bir iki tane de gerdanlık vardı. Hepsini zaman içinde teslim ettim. Bir tane kılıcı hatıra olarak evimde saklıyorum. 1987 yılıydı. Hediyeler Ankara'daki Etnografya Müzesi'nde sergilenmeye başlandı. Ancak müze çok küçüktü. Hepsi sergilenemiyordu. Örneğin kılıçlar ve madalyalar yoktu.

HEPSİ ENVANTERE İŞLENMİŞTİ
* Neden?

Emniyetli olmadığı için... 'Hırsızlık olabilir' diye uyarılar geliyordu. 'O zaman bekleyelim, Harbiye'de yapılan Askeri Müze tamamlansın, hepsini oraya veririz' dedim. Sonra İstanbul'a gönderdik. İki yıl orada bu hediyeler teşhir edildi. Hepsi envantere işlendi.

* Baytaş'ın anılarında olay farklı anlatılıyor ama...

Güya kızlarım demiş ki 'Baba bunları niye verdin?' Ben de geri istemişim. O dönem Güzel Sanatlar Müdürü de (Mehmet Özel) 'Efendim, bunları İstanbul'da sergileyeceğim diyerek geri isteyin, içinden istediklerinizi alın' diye formül yaratmış.

* Evet böyle yazılmış...

Haber bu şekilde çıktığında Özel, beni aradı. 'Çok üzüldüm. Ben böyle bir şey söylemedim' dedi. Kendisine 'Özel'ciğim merak etme ben onu mahkemeye vereceğim. Orada konuşursun' dedim.

* Tabii mahkeme doğal hakkınız...

Sizi de mahkemeye vereceğim!

* Biz sadece anıları yayınladık, yorum yapmadık...

Evet ama aynı gün bana da fikrimi sorabilirdiniz. Avukatımla konuşacağım, bakalım...

Nedir bu, eski askerleri yıpratma kampanyası mı!

Emekli askerlere karşı bir kampanya başlatıldı. "Yahu bizim Kenan Paşa kenarda kaldı,
ona da bir şey bulalım" mı dediler acaba?

* Konuşmalarınızdan aleyhinize bilinçli bir kampanya var yorumu çıkıyor sanki.

Ben de bir yerlere bağlamaya çalışıyorum. Emekli generaller, Korkut Eken ile ilgili bir şeyler söyledi. "Yahu Kenan Paşa kenarda kaldı. Ona da bir şey bulalım, yıpratalım" falan mı dediler acaba? Yani emekli askerlere karşı bir kampanya başlatıldı.

* "Yıpratma var" diyorsunuz...

Evet, benim aklıma bu geldi. Aradan 13 sene geçmiş. Neden şimdi yazmış anlamadım... Gerçi Kemal Baytaş'ın anılarında hırsızlık gibi bir senaryo yok...

Ayrıca 1989 yılında hırsızlık olduğu zaman gizli olmadı ki. Aylarca mahkemesi sürdü. O zaman mahkeme sormuştur, "Neler çalındı?" diye. Onlar da tek tek bildirmiştir. Demek ki envanterde bunlar var... Bu da senaryoları baştan çürüyor zaten...

* Paşam, konumuz değil ama Eken hakkında sizin de tepki çekebilecek görüşünüz var mı?

Bana daha önce sordular. Şeriatın kestiği parmak acımaz. Eken'i tanımam. Benim mahiyetimde çalışmamış. "Kahramandı falan" dediler ama suç işlediyse cezasını çekmeli. Fakat sonradan söylediler; Diyarbakır'a bir gezimiz vardı, 1981 yılıydı sanıyorum. Konsey üyeleriyle beraber toplantıdaydık. Bir haber geldi; bir uçak kaçırılmış ve Diyarbakır'a inmiş. Hemen bir ekip oluşturduk. Sedat Celasun, Allah rahmet eylesin, onu çağırdım ve operasyon yapılmasını istedim. Operasyonu düzenleyen ekibin başında Korkut Eken varmış. Yeni öğrendim. O dönem üsteğmenmiş. Üç-dört dakikada operasyon bitti. Onun bu tarafı var, ama diğer konularda bir ilişkisi varsa cezasını çeker.

Ben ölünce iade edilecek nişan da gitti

* Ankara'da müze güvenli olmadığı için eşyalar Ankara'dan İstanbul'a, Harbiye Askeri Müzesi'ne geldi. Burada çalındı...

Maalesef. İstersem verdiğim şeyleri geri alırım. Hakkım var buna. Katar Emiri'nin verdiği altın kaplama çok kıymetli silah vardı. Hırsızlık olayından sonra, 'Bana bakın. Siz bunları da çaldırırsınız' dedim ve geri aldım. Şimdi evde duruyor.

* Kılıçları almadınız ama?

Evde bir tane kılıcım var benim.

* Çalınanlar değerli miydi?

Bilmem, ben anlamam ki. Sanırım o dönem 2 milyar lira değer biçtiler. (Dönemin dolar kuruyla 2.3 milyon dolar.)

* Merak ettim. Eşyalarınız askeri müzeye taşınırken, bunu da vereyim dediğiniz bir eşya oldu mu?

Vardı. Örneğin madalyalar ve nişanlar Ankara'daki müzede yoktu. Onları da verdim. Çalınanların arasında İngiltere Kraliçesi'nin verdiği, çok kıymetli olmayan ama manevi değeri olan yakaya takılan (nişan) bir şey vardı. Ona üzülüyorum. Çünkü gelenekmiş. Alan kişinin ölümünden sonra bu parça iade edilirmiş...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır