Kocama sadık kaldım diye hayıflanıyorum
Amerika'nın jet-set'ine giren Ender Mermerci, ilk kez bu kadar açık konuştu. 10 yıl önce hayatını yitiren eşi Mehmet Mermerci'yi hiçbir zaman aldatmadığını söyleyen Ender Hanım, "Şimdi eşime sadık kaldığıma hayıflanıyorum. Aşık olmak artık hakkım" dedi
Ender Mermerci 10 yıl önce yaşamını yitiren Mehmet Mermerci'nin eşi. Akfil Tekstil'in kızlarıyla birlikte ortağı.
Hemen hatırlayacağınız "klasikleşen" bir pozları var kızlarıyla birlikte. Uzun saçlı, boncuk gözlü 3 güzel kız ve onlar kadar güzel anneleri...Ender Hanım hakkında en çok şu söyleniyor: Amerikan jet sosyetesine bile kendini kabul ettirdi.
Amerika'nın en zengin 10 kadınından Francine Le Frak'la dost olan Ender Mermerci, nasıl oldu da jet-set'e girdi?
Bir ayağı İstanbul bir ayağı New York'ta olan Ender Mermerci'yle Swissotel'de sohbet ettik. Teybe kayıtlı olmasa kimseye inandıramazdım. Ender Hanım samimi itiraflarda bulundu.
Ender Hanım sohbetimiz sırasında kızlarıyla sık sık telefonlaştı. Onlara "boyfriend'imle yemekteyim" dedi. Bilmem kandırabildik mi?
* !Size göre sosyete nedir? Siz sosyete misiniz?
İnanın ben bu konuyu pek anlamış değilim. Herkese sosyete deniliyor.
* !Türkiye'yi bir kenara koyalım, dünyada var ve sizin bunun içinde olduğunuz yazılıp çiziliyor. Doğru mu?
Evet. Şöyle söyleyim; Amerika'da ve Avrupa'da kont, kontes, baron, baronesler var. Onların yanısıra çok zengin aileler var. İşte bu iki yapının oluşturduğu bir topluluk var ve bu sosyete. Bunun içinde çok da parası olmayan baronlarla, çok zengin işadamları ve işkadınları var. Benim de onların bir bölümüyle yakınlıklarım var.
* !Yolu nedir sosyeteye girmenin? Öğrenilir mi? Her zengin girebilir mi?
Bir formül veremeyeceğim. Ben insanlara iyi yaklaşırım ama hep mesafem vardır. Babamın ve eşimin bir lafı var: Daima çitini uzak tut. Haddimi bilerek, limitlerimi aşmayarak davranırım. Sempatikliğim sayesinde bu ortamlara giriyorum, yalnızca zenginlikle olmuyor.
* Türkiye'ye dönüp baktığımızda böyle bir topluluktan söz etmek zaten mümkün değil. Peki nedir bu ağzımıza yapışan sosyete?
Biliyorsun, herkes sosyete oldu. Bir kelime o kadar, ötesi yok gibi. Kimin çantası Louis Vuitton'sa o sosyetedir mi diyeceğiz?
FERHUNDE VERDİ VE ÇİĞDEM SİMAVİ SOSYETE
* !Türkiye'de kim sosyete?
Ferhunde Verdi ve Çiğdem Simavi derim. Onlar Avrupa ve Amerika'da bilinen tanınan kişiler. Başka da kimse yok. Geçen akşam Can Kıraç "Bir sen varsın bir de Ferhunde Hanım" dedi. Çok mutlu oldum.
* Amerika-Avrupa sosyetesi arasında size göre ne fark var?
Amerika olayı bambaşka. Avrupa daha zor kabul ediyor. Daha kendini beğenmişler. Almanca ve İngilizce biliyorum, Fransızca anlıyorum ama konuşamıyorum. Onlar bizim tarihimize büyük ilgi duyuyorlar. Şimdi bana NewYork'ta sana fahri konsolosluk verelim diyorlar.
* Eşiniz öldükten sonra söylediğiniz gibi Amerika'ya daha çok gider oldunuz. Orada bir ev aldınız ve Türkiye sosyetesinin Mermerci'siyken Amerika jet-set'ine girdiniz. Nasıl oldu bu?
Kızım Derin Amerika'da okurken onun için gitmiştim. Liseyi orada okudu. Yatılı okuyordu ama ben de dayanamadığım için yanına gidiyordum. Önce otelde kalıyordum. O zaman Selma Bezmen şimdiki soyadıyla Selma Türkeş bana yol gösterdi, ev aldım Selma'nın apartmanında. Basında çıktığı gibi abartılı bir ev değil. Semra biraz cimroştur, otele verdiğim paralara acımıştı, çok da iyi oldu sayesinde ev aldım. Amerika'ya gittiğimde bu anlamda sıfırdım. Sıfırdan başladım, çevrem genişledi, davetlere katıldım, davet verdim. Sonuçta cana yakın biriyimdir, politik davrandığımı da söyleyebilirim. Amerikalıları kazanmak kolay yeter ki siz yolunu bilin.
MARKA MERAKLISI DEĞİLİM
* Amerika'nın en zengin 10 kadını arasında yer alan Francine Le Frak'la fotoğrafınız basında yer aldı, sizin dostluğunuz nasıl başladı?
New York'ta tanıştık. Onu Türkiye'ye davet ettim geleceğini ümit etmiyordum. Çok samimi olduk. Amerika'nın en zengin 10 kadınından biri. Amerika'daki kız kardeşim diyebilirim. Bu şaka değil ama kolunda işportadan aldığı bir çanta olabiliyor.
* Ya siz öyle bir çantayı taşıyabilir misiniz?
Eskiden markalara çok önem verirdim. Artık benim için de çok önemli değil, değiştim. Marka ve pahalı kıyafetlerinizle size değer vereceklerse hiç vermesinler. En zengin kadın işportadan çanta alıp takıyor çünkü artık doymuş. Ben de doydum. Babam, annem ve eşimi kaybettim, biraz bundan değiştirdi beni. Marka tutkunluğum yok artık.
* Paris- Match Dergisi sizin dünyada giyime en çok para harcayan kadınlar arasına soktu, siz gerçekten de dünyanın en zengin kadınlarından biri misiniz?
Keşke olsam ama yok böyle bir şey. Bu dergide çıkan haberi Türkiye'deki bir gazete de manşet yaparak kızlarımı ve beni hedef gösterdi. Oradakilerin zenginliğinin yanında benim esamem bile okunmaz. Çok tanınmış bir sanayici, politikacı ya da sanatçı değilim. Ailemin varlığını idare etmeye çalışan bir kadınım. Beni çırılçıplak basabilirler ama bunu yapmasınlar.
* Nasıl yani, buna tepki göstermez misiniz?
50 yaşındayım, çenemin altındaki yağ dışında da estetik yaptırmadım, vücudumla da gurur duyuyorum. Benim için kötü kadın da diyebilirler. Umrumda olmaz. Ama fakir fukara var, hepimiz üzülüyoruz, ben elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyorum, beni ve kızlarımı hedef göstermelerine dayanamıyorum. Evimdeki alarm sistemi ve bir bekçim var. Bunun dışında bir güvencemiz yok.
KIZLARIMIN ECNEBİLERLE EVLENMESİNİ İSTİYORUM
* !Kızlarınızı nasıl yetiştirdiniz? Size özgü kurallar, prensipler var mı?
Kızlarımın teşekkür etmeyi bilen insanlar olmalarını istedim. Bence teşekkür edebilen biri iyi insandır. Şimdi onlara baktığımda topluma harika insanlar kazandırdım diye düşünüyorum.
* Rahmetli eşiniz Mehmet Mermerci ile aranızda 20 yaş fark vardı...
Evet, o 42, ben 20 yaşındayken evlenmiştik. Eşim Tansa ve Yosun'u büyütürken babalığını anlayamadı. Derin'de ise bambaşkaydı. Türk erkeklerini çok maço buluyorum. Kızlarımın ecnebilerle evlenmesini istiyorum.Türk damat istemiyorum.
* Eşiniz sert mizaçlı biri miydi?
Çok sertti ama çocuklarına asla sert davranmazdı. Eve girince değişirdi, kızları çok önemliydi. Kızlar mini etekli gezerlerdi asla onlara bir yorumda bulunmazdı ama beni çağırıp "giymesinler söyle" derdi. O iyi baba olarak kalırdı, ben kötü anne olurdum.
Türkiye'de dul kadın olmak zor
* Eşiniz size karışır mıydı?
Bana çok karışmazdı. Ne yapacağımı bilirdi, güvenirdi. Evlenmeden önce kısa mini etekler, popo çizgisinde şortlar giyerdim, bunların tümü evlenince rüya oldu. Şortlar rafa kalktı. Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin. Evliliğim süresince sınırlı bütçem vardı. Ev ihtiyaçları ve harcamaları dışında çok para vermedi. Giyim kuşam için hep kısıtlı bütçem vardı. Halı, gümüş alırdım. O zaman gençtim, çok almak isterdim. Onun Louis Vuitton'u var ben de niye yok olurdum.
* Dul olmak sizin yaşantınızı nasıl etkiledi?
Çok zorluk çektim. Kocanız varken kimse size karışmıyor. Kocam hayattayken de devamlı medyanın ortasındaydık. En ufak bir ima olmazdı kocam varken. Tek başıma tatile giderdim, bazen davetlere giderdim ama genelde eşimleydim. Zaten eşimin olmadığı bir dünyayı düşenemezdim o bana yetiyordu. Kocam ölünce kocam hayattayken giydiğim bir mini eteği giydim, "Eşi öldükten sonra mini giydi" diye yazdılar. Bu acıklı bir olay. Yaptığınız her harekete laf üretiliyor.
* Akfil Tekstil'in sahibiyle 20 yıllık bir evlilik. Sonra zengin, güzel, hareketli bir dul eş olmak. Şimdi dönüp baktığınızda hayatınızdaki bu iki bölümü nasıl yorumlarsınız?
Eşim yaşarken yalnızca onla oldum. Benim de arzu ettiklerim oldu ama kocamı aldatmadım. 3 çocuğum vardı, iyi bir aile ortamından geliyordum, evliliğe aykırı bir şey yapmadım. Şimdi eşime sadık kaldığıma hayıflanıyorum. Eşim artık yok ve benim de bir hayatım var ama bunu kimseye kabul ettiremedim. Bir erkek arkadaşım olmasını kabul edemediler. En yakınlarım bana "gezme" dedi. Türkiye'de dul bir kadın olarak yaşamak çok zor. Eğer evliyken kocamı aldatmamışsam zaten bana söz söyleyecek bir şey yok. Ondan sonra hayatımda kimse bana karışamaz. Aşık olmak hakkım benim.
* Eşinizden sonra hayatınıza girenler oldu...
Onları da yaz yaz bitiremediler. Amerikalı aktör Michael Nouri çok hoş biriydi. Çok sevdim, belki de boşluktan. 2 yıl birlikte olduk. Etkilenmiştim kendisinden ama o da şöhretin atmosferi içindeydi. Aldatıldım, dayanamadım ve kapıyı gösterdim. Çok tanınmış bir adam beni beğeniyor diye havalara girmiştim. O da kendini ispat etme derdindeydi. Önüne gelenle yatıyordu.
* Ya Ali Akatlı'yla neden ayrıldınız?
Ali Akatlı. Çok iyiydi, onla da 2 sene birlikte olduk. Ben onun kadar iyi değildim. Ayrı dünyaların insanlarıydık.
Elif ERGU