kapat
28.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
İş-Tim'in feneri

Bugünkü konumuz Telecom Italia ile İş Bankası ortaklığı İş-Tim'in Ankara yüzünden başına gelenlerin, pişmiş tavuğun başına gelenlerle gösterdiği benzerliğin gittikçe artmasıdır.

Ama ona gelmeden önce JP Morgan'ın Türkiye ile ilgili son incelemesine bir göz atmakta yarar var. Çünkü,fgörüntünün aksine ve son değerlendirmede, bu iki ayaklı yaratık ile ortak kadere sahip olan sadece İş-Tim değildir. Bağrında faaliyet gösterdiği kahraman Türk milletine de Ankara tarafından pişmiş tavuk muamelesi yapılıyor.

JP Morgan 2001 yılı devlet maliyesinin performansını inceliyor ve "ilk bakışta", alınan sonuçların bir başarıya işaret ettiğini belirtiyor. Devlet sanki kendini disiplin altına almış ve ayağını yorganına göre uzatmış gibi.

Bütçe açığı planlananın altında kalmış. Borç ve faiz ödemelerini saymazsanız, bütçenin verdiği fazla ise tahminlerin üstünde.

Ama sokağa fırlayıp ayak parmaklarınızın ucunda dansetmek ve eteğinizden sağa sola çiçekler atmak için acele etmeyin.

Çünkü "ikinci bakışta" bütçe rakamlarındaki bu iyileşmenin esas nedeninin İş-Tim'in üçüncü cep telefonu için devlete ödemiş olduğu lisans bedeli olduğu ortaya çıkıyor. Bu, İş-Tim'den öğrendiğime göre, cool bir 3,4 milyar dolar imiş. Binden çok kişiyi istihdam eden İş-Tim, ayrıca,f şebeke kurmak için 4 milyar dolar yatırmış.f

Bundan çıkan anlam şudur: Bir tek büyük sermaye yatırımı bile ülke ekonomisinde hissedilecek kadar köklü ve olumlu bir etki yapabiliyor.

Netice?

Zenginleşmesi için Türkiye'nin kendisine, dünyanın en fazla yabancı sermaye çeken ülkelerinden biri haline getirecek şekilde çeki düzen vermesi lazım. Hemen. Diğer ülkelerden daha iyi. Kapsamlı olarak. Akıllıca. Sürdürülebilirliğine dünyayı ikna edecek biçimde.

Dünya Bankası'nın istatistiklerine göre, 1990'lı yıllarda globalleşmeye en iyi ayak uyduran kalkınmakta olan ülkeler, kişi başına gayri safi milli hasılalarını ortalama yüzde 5 arttırdılar. Bizim gibi yalpalayan ülkelerde (bunların çoğu Ortadoğu ve Afrika ülkesidir) ortalama artış yüzde 1 oldu. Demek ki, Türkiye'nin kalkınma hızını sadece bu alanda yapılacak iyileştirmelerle beş misli artırmak mümkün.

Kırmızı popolu bir maymunun bile kavrayabileceği basitlikte bir hesap bu, diye düşünebilirsiniz, ama değil.

İş-Tim vakası, Ankara'nın yabancı sermaye konusunda hiçbir şey bilmediğini ve öğrenmeye de niyeti olmadığını gösteriyor. Eğer olsaydı memlekete 7,4 milyar dolar akıtan bir şirketin başarılı olması için bütün koşulları hazırlardı. Çünkü para kazanan ve Türkiye'de bulunmaktan memnun olan İş-Tim, Türkiye için en büyük yabancı sermaye reklamı olacaktı.

Ama tam tersi oldu. Ankara, roaming konusundaki mukavelesinin uygulanmasını imkânsız hale getirerek şirketin ayaklarını iple bağladı. Bundan İş-Tim'in rakipleri yararlandı belki ama, tüketici kaybetti. Ve Türkiye yabancı sermaye düşmanı bir ülke olma namını pekiştirdi.

İş-Tim yabancı sermayenin deniz feneridir. Yanıp sönerek sinyal veriyor: Buraya yaklaşmayın, kayalarda parçalanır, rüzgârda savrulur, dalgalar arasında kaybolursunuz.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır