Futbolu biraz unutabilmek..
Futbolu, hem de, Türkiye ligleri ve Şampiyonlar Ligi bu kadar kritik bir aşamaya girmişken unutmak değil de, nasılsa unutmazsınız çünkü.. İkinci plana atabilir misiniz, hiç değilse..
Neden olmasın..
Neden bu hafta sonu ayağımıza kadar gelmiş, bir başka spor heyecanı, bir başka güzelliğe dalmayalım..
Bu hafta sonu, cumartesi ve pazar günleri, çok değişik bir sporun "Şampiyonlar Şampiyonası" var..
Kapalı Otomobil Yarışı.. İndoor!.. Hem de Türkiye'nin ve dünyanın en ünlü pilotlarının katılımı ile..
Havalanına giderken, fuar alanı var hani.. CNR.. İşte buranın o uçsuz bucaksız holleri kullanılarak, 1600 metre uzunluk ve 7 metre genişlikte asfalt pist hazırlandı, hafta sonu yarışları için.
Cumartesi günü yerli şampiyonu seçeceğiz..
Saat 11.00'den itibaren Fiat Palio otomobillerle seçmeler..
Öğleden sonra 16.00'dan itibaren de finaller.. Bu noktadan itibaren araba modeli değişiyor.. Formula France ile yapılacak geri kalan tüm yarışlar.
En hızlı Türk yarışmacısı seçilecek.. Ve bu yarışta ilk dört, Pazar Günü Dünyanın en ünlü altı pilotu ile "Şampiyonlar Şampiyonası" için yarışacaklar.
21 Türk pilotun yedisi seri başı olarak belirlendi.
Nejat Avcı, Ali Deveci, Ali Ersin, Volkan Işık, Ertan Nacaroğlu, Hakan Tolon ve Hamdi Ünal..
Yabancı yarışmacılar arasında FIA Tem's Cup Şampiyonu Luis Climent, 2001 Formula France Şampiyonu Victor Porta, 1980-90 arasında 10 yıl Formül1 de yarışmış Ren¥ Arnoux, 2000 Avrupa Ralli, 2001 FIA Dünya Şampiyonu Henrik Lundgaard var..
Yarışta otomobiller ikişer ikişer start alacaklar. Bu da seyre ayrı bir heyecan getirecek.
Salonda otomobil sürat yarışı.. Aklınıza ne geliyor biliyorum..
8100 otomobil lastiği, 220 metre beton, 2000 adet de demir bariyer kullanılıyor, güvenliği sağlamak için..
Nasıl mı izleyeceksiniz.. 1 numaralı hole 3.500 kişik tribün kuruldu..
Bakın cumartesi ve Pazar günleri, CNR, açık kapalı tam bir piknik alanına dönecek.. Her türlü yiyecek ve içeceğin satıldığı çeşit çeşit büfeler emrinizde olacak.. Sabah 11.00'de gidin.. Akşama kadar, yiyin, için eğlenin ve müthiş bir sporun, müthiş yarışlarını seyredin..
Ailenizi alın, sevgilinizi alın.. Kimi alırsanız alın, gidin..
Kendinize bu değişik tatili verin!..
Kim yapıyor bu yarışı.. TOMSFED.. Yani Türkiye Otomobil ve Motor Sporları Federasyonu.. Kim organize ediyor: Power FM ve A.D. Group!..
Shell, Goodyear ve Miller de sponsorları.. Böyle yazıyor.. Ama siz yazana bakmayın pek.. İşin arkasındaki kişi Cem Hakko.. Futbol dışı dünyaca ünlü yarış sporlarını, hem yaz, hem kış türlerinde bu ülkeye getirmek için yıllardır inanılmaz bir uğraş veren Cem Hakko..
Yaşa be Cem!..
Geçen hafta Cuma günü Milliyetspor'da imzasız bir köşe yazısı yayınlandı, "Kalem bunaması" başlığı ile..
Aynen naklediyorum..
"Bu Türkiye'nin kaderi...
En büyük hainin gizlenme yeri, en büyük vatanseverlerin arası.
En ahlaksız adamlar, namus kumkuması...
Taraftarın en berbat olanı, kaşkolunu taktığı takımın maskesiyle 'sadece kendine taraftar' olan kalem bunaması.
Gün geçmiyor ki, bir tanesi bize toslamasın.
Aynalara olan hıncını bize yansıtmasın...
Lakin tüm doğru insanlar gibi çaresizliğe kapılmıyoruz ve saldırganların, ancak 'başkalarına ait olan erdemlere' haset duyduğunu unutmuyoruz."
Milliyet okurları bu bilmece gibi yazının niçin ve kim tarafından yazıldığını anlamadılar.
Nerden bileceklerdi ki, Hıncal Uluç bir gün önce Sabah'taki köşesinde Milliyetspor'u eleştirmiş ve bu imzasız yanıt, o yazıya verilmişti..
Geçen haftaki, Milliyetspor'un okuduğunuz yanıtına sebeb olan yazımı da tekrar sunmak isterim ki, konuyu iyi toparlayalım..
"1950'lerin sonlarında tiryakisi olmuştum, Milliyetspor'un..
Okumazsam eksik kalırdım..
Bugün?..
Derbiyi okumak için Milliyet'i aldım.. Maçın yorumcuları.. Köyün delisi, basket yazarı Bilgin kardeşimi kenara bırakıyorum. Dört yorum var.. Erdoğan Şenay, Fenerli.. Gürcan Bilgiç, hem de nasıl Fenerli.. Ömer Üründül, Fenerli.. Halil Özer Fenerli.. Koca Milliyet'te maçı yorumlayacak tek Galatasaraylı kalem kalmamış..
Halil Özer, geçen gün kendi köşesinde Fener'in 'Gecekondu' stadını göklere çıkarıyor ve 'Bir de bizimkilere bakın' diyerek Galatasaray'la dalga geçiyordu..
İnanır mısınız?.. Milliyet'te 'Bizimkiler' diye Galatasaray'ı yazan adam bile Fenerli.. Galatasaray muhabiri o çünkü..
Mehmet Y. Yılmaz,
Sen Galatasaraylı olsan, spor okumak için Milliyet alır mıydın?."
Yani duruma bakın..
Fener-Galatasaray derbisini Milliyet'te yazan dört yorumcunun dördünün de tescilli Fenerli olduğuna dikkat çekiyor, Milliyetspor'da tek Galatasaraylı yorumcunun olmayışına işaret ediyor ve gazetenin Genel Yayın Müdürü'ne çok içten soruyorum..
"Sen Galatasaraylı olsan, okur muydun" diye..
Yanıt başka yerden geliyor..
Geliyor da, ileri sürdüğüm fikre cevap yok.. İtiraz yok.. Açıklama yok.. Ya ne var?..
"Bunak.."
Kim bunak.. Yazının içine ne harika(!) gizlenmiş şifredir bu tanrım..
Kod kelimelere dikkat.... Ne ustaca(!) yerleştirilmiş, müthiş bir zeka(!) ürünüdür "Kaşkol" ve "Hınç" sözcükleri..
Niyeymiş hıncım.. Aynalara.. Bakınca kendimi ihtiyar görüyorum, çıldırıyorum.. Çıldırınca da Milliyetspor'a saldırıyorum.. Sevsinler mantıklarını..
Yanıtın özeti.. Hıncal ihtiyar bir bunaktır..
Madem öyleyim de, niye iki satır yazımla küplere biniyor, böyle şaşkın ve gülünç bir öfke ile kaleme sarılıyorsunuz..
İhtiyar bunaklara acınır.. Olmadı, gülünür geçilir..
Bakın Milliyetsporcu dostlarım..
Aslında yazdıklarımın yüzünüzde iz bırakan bir tokat olduğunu, ben de biliyorum, siz de..
Çünkü verecek yanıtınız yok.. Çünkü yazdıklarım gerçek ve bu gerçek devam ediyor..
Geçen hafta sonu oynanan lig maçları sonrası gazetenize bakın..
Beşiktaş maçını iki Beşiktaşlı Atilla Gökçe ve Bilal Meşe yorumladı.
Fener maçını iki Fenerli, Erdoğan Şenay ve Ercan Güven..
..Galatasaray'ın maçını ise hala iki Fenerli, Halil Özer ve Ömer Üründül..
..Ve tabii o zaman Mondragon-Cafer olayı başlıklara taşınır, altı çizilirken, Fener'in galibiyet golünün "Yaratılmış" bir frikikten geldiği, hem de nasıl gizlenerek geçiştirildi.
Beşiktaşlı yazarlar, Allahları var, Ahmet Yıldırım'ın penaltısını açık açık yazdılar, ama sayfa sekreteri olayı başlığa taşımadı..
Maazallah, o galibiyet golünü bedava frikikten Galatasaray atsa, ya da o penaltı Galatasaray aleyhine verilmeseydi, ne harika sayfalar yapardınız değil mi?.
.. ve dün.. Galatasaray'ın Liverpool maçını bir Fenerli Ömer Üründül ve bir Beşiktaşlı Atilla Gökçe yorumladılar.
Buların hepsinin "Tesadüf" olduğunu iddia edebilir misiniz?.. Yoksa Milliyetspor'da başta bu ülkenin en saygın kalemlerinden ve en iyi futbol analizcilerinden Doğan Koloğlu başta tek bir Galatasaraylı yorumcuyu bilinçli olarak bırakmadığınızı kabul mu edersiniz?..
Ben Mehmet Y. Yılmaz'a sorumu yineliyorum..
"Sen Galatasaraylı bir okur olsan, Milliyetspor okur muydun?."
Sevgili dostlarıma ağabeyleri olarak, biraz da gazetecilik dersi vermem gerek..
Gazete babanızın malı değildir. Onu canınızın istediği gibi kullanamazsınız. Okurunuzun asla anlamayacağı, sadece bir kişiye yönelik bilmece gibi yazıları, ancak santim sütun ilan parası ödeyerek yayınlarsınız.
Eğer birisinin fikirlerine yanıt vermek istiyorsanız, erkekçe ortaya çıkarsınız.. Erkekçe..
"Hıncal Uluç bizim için şunları yazdı.. İşte cevabımız.."
O zaman Milliyet okuru bilmece çözmek zorunda kalmaz.
..Ve de sevgili dostlarım, o cevap yazısının altına, gene erkekçe imza atarsınız..
Kim yazdı belli değil.. Kime yazdı belli değil.. Niye yazdı belli değil..
Böyle yazı mı olur?. Milliyet okuyucusu böyle bir yazıyı okumak için para vermek zorunda mı?..
Dostlarım..
Benim beynimde bunama alametleri görülmüş olabilir.. Gider kontrol ettiririm..
Ama sizde, içinizden hiçbirinde yürek olmadığı kesin..
Ne benim adımı yazma cesaretiniz var, ne kendi adınızı..
Ve eğer daha da yüreğiniz varsa, benim bugün yaptığım gibi, hem benim, hem sizin yazılarınızı, sayfalarınızda alt alta yayınlayabilir misiniz?.
Hepinize sarı lacivert rüyalar dilerim, 1907 Milliyetsporlu kardeşlerim..
