kapat
28.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Ecevit için babasıyla bile kavga etmişti

Derviş koltuğuna oturduğu ilk gün babasını andı. Zira İnönü hayranı olan baba Rıza Derviş'le, Ecevit'in liderliğini isteyen oğlu ilk kez bu yüzden çatışmıştı
Derviş, artık uğruna babasını kırdığı Ecevit'le yan yanaydı. Ve duygularına yenik düşerek, kameraların karşısında elini Başbakan Ecevit'in omzuna koydu. Kemal Derviş, "sınırlı" yetkilerle bakanlık görevini kabul ederken; Ecevit, Cumhurbaşkanı Sezer'i arayarak ön bilgi aktardı. Ardından aynı gün yani 2 Mart'ta atama kararnamesi imzalandı. Bu yeni nikah, akşam yemeği kutlamasıyla taçlandırıldı. Artık Dervişli günler başlıyordu. Ertesi gün Ecevit'le kameraların karşısına geçen Derviş, pek alışık olmadığımız samimi görüntüler verdi. Ecevit konuşurken sağ elini Ecevit'in omzuna götürdü; flaşlar da art arda patlamaya başladı. Yoğun ilgi karşısında bir an hata yaptığını düşünen Derviş, işin başında duygularına yenik düşmüştü: "İnşallah yanlış anlaşılmamıştır, Ecevit'e sevgimi engelleyemedim."

Aslında, eski günler hatırlandığında Derviş'in bu kadar heyecanlanması doğaldı. Çünkü, Ecevit'le 1973 yılına uzanan köklü bir geçmişleri vardı ve canı kadar sevdiği babası Rıza Derviş'le Ecevit yüzünden kavga etmeyi bile göze almıştı. Nitekim, koltuğa oturduğu daha ilk gün, bu anıları gözlerinin önünden bir film şeridi gibi geçivermişti. İşte, Derviş'in ağzından o ilk an: "Onu çok özlediğimi düşündüm. Keşke bu günleri görebilseydi. Onlar da 1963'de 'Nerede hizmet orada bereket' adıyla bir akım başlatmışlardı."

BABA-OĞUL ARASINA İLK KEZ KARA KEDİ GİRMİŞTİ
Babası, Derviş için önemli bir şahsiyetti, solculuğu ona dayanıyordu. Adını aldığı büyük amcası Kemal Bey'den babası Rıza'ya kadar ailede neredeyse herkes CHP'li, koyu İsmet İnönü hayranıydı. Ne var ki Ecevit'in 1970'lerin başında başlattığı "Ortanın solu" hareketi, baba ile oğulun arasına kara kedi gibi girdi, ilk kez sert tartışmalara girdiler. İnönü hayranlığı ailede o kadar güçlüydü ki, Derviş 1971'de dünyaya gelen ilk oğluna Erdal adını koydu.

Derviş o tarihte hep Ecevit'in fikirlerine sahip çıktı, CHP'nin taze kanla yeni ufuklara açılmasını savundu, İnönü'nün tarihi bir isim olarak artık CHP'nin başından çekilmesi gerektiğini savundu. Bu ölümüne sevda, Derviş'i, Ecevit'in CHP liderliğini ele geçirmesiyle danışmanlığa kadar sürükledi, 1973-1976 arasında Ecevit'in yanında yer aldı. Ancak o dönemde solun pek alışık olmadığı liberal fikirleri, CHP içinde dışlanmasına, sonra da 1979 yılında ABD yolculuğuna zorladı.

Dünya Bankası araştırma bölümünde işe başlayıp başkan yardımcılığına kadar yükselen Derviş, 22 yıl sonra Türkiye'ye bakan olarak dönünce, yine babasının anılarıyla yüzleşmek zorunda kaldı: Meclis'te yemin ettiği 13 Nisan günü, babasının 100'üncü ölüm yıldönümüydü.

'TÜRKİYE'Yİ 5-6 HAFTADA ANCAK KAVRAYABİLDİM'
Derviş işe; topluma umut verici mesajlar vererek başladı. 3 Mart günü yaptığı şu açıklama daha sonra kendisine eleştiri oku olarak geri dönecekti: "Önümüzde çok zorlu bir 2-3 ay var. Bayram sonrası 2-3 ay çok zor geçecek. Ancak yaz başında düzelmeye başlarız."

Derviş'e 1 yıl sonra neden böyle bir yolu seçtiğini sorduk, açık yüreklilikle anlattı: "Bir ekonomi bakanı hem samimi olmalı, hem doğruları söylemeli ama biraz da umut vermeli. Tabii bu zor bir denge..."

Ancak Derviş dosyalara daldıkça, işin hiç de o kadar kolay olmadığını gördü, daha önce hep dolarla meşgul olan zihni, bol sıfırlı katrilyonlar karşısında karışmıştı. Kendi ifadesiyle, doğrular ve umutlar arasındaki denge bozulmuştu. Peki denge neden bozuldu? 1 yıl sonra Derviş, samimi itiraflarda bulundu: "Gerçekten ne kadar ağır bir sorunla karşı karşıya kaldığımızı o günlerde kavrayamadım. Zaman içinde, 5-6 hafta içinde ancak anlayabildim. 22 yıl dışarıda, Dünya Bankası'nda çalışmış birisi olarak, bu kadar gerilimli bir ortamda işe başlamak kolay olmadı."

Bu kadar ağır olan sorunlar nelerdi? Derviş anlatmaya devam ediyor:

"Geldiğimde çok ciddi bir kur ve güven sorunu vardı. Fakat bankacılık sektöründeki birikmiş sorunların boyutlarını ancak, geldikten sonraki haftalar içinde tam olarak kavrayabildim. Özellikle kamu bankalarının geçmişten birikmiş zararlarının feci boyutunu hemen saptayamadım. Dolayısıyla sorun, benim ilk günlerdeki algılamamdan daha ciddi haldeydi."

BİR PROGRAM ÇIKACAK AMA FOTOĞRAF FLU
Ekonomideki tüm bürokratları, 5 Mart günü toplantıya çağırdı, IMF ve Dünya Bankası temsilcileriyle ön görüşmeler yaptı. İlk tepkisi şöyle oldu Derviş'in: "Pek yakında çok ciddi bir program ortaya çıkacak ancak fotoğraf biraz flu."

Flu fotoğraftan reçete yazmaya çalışan Derviş, daha sonra liderlere 6 maddelik bir çözüm planı sundu:

1. Özelleştirme hızlandırılmalı

2. Kamu bankalarına acil operasyon yapılmalı

3. Koalisyon ortakları arasında tam mutabakat sağlanmalı

4. Halk desteği sağlanmalı

5. Dış yardım için çaba harcamalı

6. Para ve kur politikası oturtularak enflasyonu dizginlemeli.

Sıra çalışma arkadaşlarını seçmeye gelmişti. Yakın arkadaşı İbrahim Betil'i BDDK Başkanlığı için düşünüyordu ama Hükümet'e bunu kabul ettiremedi, bir nevi Türkiye'deki ilk gölünü yemiş oldu. Başbakan ve yardımcılarına biraz sitem etti ama önüne getirilen Engin Akçakoca ismine de itiraz etmedi, sonra onunla uyumlu çalıştı.

HAZİNE'DE ÇOK İYİ BİR ÇALIŞMA ORTAMI BULDU
Hazine Müsteşarlığı'na atanan Faik Öztrak ise Derviş'in sağ kolu oldu. Derviş, 1 yıldır birlikte çalıştığı, her önemli kararı birlikte oluşturdukları Öztrak'ı anlatırken çok duygulandı: "Hazine'de çok iyi çalışma ortamı, çok iyi arkadaşlar buldum. Özellikle Hazine Müsteşarı; dünyada, çalışma hayatında kolay bulunamayacak kadar profesyonel, dost bir insan."

Mart ayında kadrosunu kuran, ön hazırlıklarını tamamlayan Derviş, 14 Mart günü ilk ekonomik paketi açıkladı; mali piyasalardaki belirsizliği önleme, faiz ve döviz kurunda istikrarın sağlanması, ekonomik dengelerin rayına oturtulması gibi üç ayağı olan bu ilk paketi, 14 Nisan'da açıklanan geniş kapsamlı ekonomik program izledi. Bu ciddi kararların yanında, Derviş'in attığı her adım, söylediği her söz olay oldu. Sonuçta Derviş'e kısa ömür biçenler bahisleri kaybetti, o Türkiye'nin gerçeği oldu.

DERVİŞ 2003 YILI İÇİN ÇOK İDDİALI KONUŞTU

Türkiye koşmaya başlayacak
Derviş, krizle geçen 1 yılı "çok ağır ve tehlikelerle dolu bir yıl" olarak değerlendirdi ve gelecek için iddialı konuştu. 2002 yılı için "geçiş yılı" diyen Derviş, bir futbol takımına benzettiği Türkiye'nin 2003'ten itibaren koşmaya başlayacağını ve stadyumda maça çıkar hale geleceğini söyledi: "Bir yıl çok ağır geçti, çok büyük tehlike karşısındaydık. Fakat programın uygulanmasıyla birlikte, halkın da sağduyusuna dayanarak bir ölçüde bu ağır bunalım şartlarını atlattık. Hastayı ameliyattan ölmeden başarılı bir şekilde çıkardık. Hasta acil bakımdan çıktı. Ancak şu anda Türkiye'nin hem kaybedilmiş yılları var, hem de büyük ihtiyaçları ve hedefleri... Genç toplumun istihdam sorunu var. Dolayısıyla bu ameliyattan çıkmış hastayı hızlı bir koşucu haline getirmek için hem programın uygulanması gerekiyor hem biraz sabırlı olunması. Yani ağır ameliyattan çıkmış bir hastayı hemen stadyumda maça çıkaramazsınız, biraz dikkatli olunması gerek. Dolayısıyla 2002 yılını geçiş yılı olarak görüyorum. Ama 2003 yılından itibaren çok daha hızlı, istihdam yaratan bir büyümeye kavuşacağımız son derece olasıdır."

İLK HEDEF ENFLASYON
Derviş, uygulanan ekonomik program sayesinde bir çok zorluğun üstesinden gelinmesine rağmen enflasyonun düşürülemediğini belirterek önümüzdeki dönemde Türkiye'nin öncelikli hedefinin enflasyonu düşürmek olduğunu söyledi. Derviş, şöyle konuştu:

"Bu uğradığımız kaza çok önemli. Nedeni 15 yıldır süren yüksek enflasyon... Dolayısıyla yüksek enflasyon makro ekonomik istikrarı engelliyor, ekonomik aktörlerin bazı finansal spekülasyonlara sığınmalarına yol açan bir ortam yaratıyor. Bunalımı atlattık. Ödemeler dengesini düzelttik. Rezerv durumumuz iyiye gidiyor. Faizler bir ölçüde normalleşti. Ancak enflasyon önümüzdeki aylarda da en öncelikli gündem maddemiz."

Şamil TAYYAR



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
PARLAMENTO
DSP   129
MHP   127
ANAP   78
DYP   86
AKP   53
SP   48
TDP   3
BAĞIMSIZ   14
BOŞ   12
TOPLAM   550

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır