1969'un, 1970'in Sarıkamış'ı... Bundan "32... 33 yıl" öncesi. Bizim "Topçu Asteğmen" olduğumuz...
Org. Kıvrıkoğlu'nun da "Tümen Lojistik Şube Müdürü Kurmay Binbaşı Hüseyin Kıvrıkoğlu" olduğu dönem.
Komutan bizi sınavdan geçirircesine sordu:
- Tümen Komutanı kimdi?.. Hatırlıyor musun?
- Tümgeneral İhsan Sakarya.
- Doğru...
- Senin tabur komutanın kimdi?
- Yarbay Ziver Altıer.
- Doğru.
- Sizin bitişiğinizde tank taburu vardı.
- Komutanı Yarbay Ahmet Demir'di.
- Doğru... General oldu.
Sonra "aklımıza gelen isimleri" saymaya başladık:
- Bizim taburda, Üsteğmen Mete Sayar vardı.
- Doğru... General oldu... Sonra emekli.
- Yüzbaşı Niyazi Şahin vardı?
- Biliyorum... İstanbul'da Orduevi Müdürlüğü yaptı.
SÖYLEYEMEDİK!..
Org. Kıvrıkoğlu "tebrik ederim" dedi:
- Unutmamışsın.
"Unutmadığımız başka şeyler de var" diyecektik.
Ama "araya başka söz karıştı."
Söyleyemedik.
Söyleseydik, "Kurmay Binbaşı Kıvrıkoğlu'nun, Tümen Komutanı adına yaptığı denetimleri" anlatacaktık.
Alay ve taburlara yaptığı "silah denetimlerini."
"Araç" denetimlerini.
"Cephane" denetimlerini.
Altında bir jeep vardı.
"Silahla... Cephaneyle... Araçla" çok yakından ilgiliydi.
Hem "bakım ve ikmal konusunda denetimde" bulunurdu.
Ve hem de "ihtiyaçları" sorardı.
Tabur Komutanımız Ziver Altıer'den sık, sık "şu sözleri" işitirdik:
- Kıvrıkoğlu binbaşı çok kibar... Çok zarif... Çok beyefendi... Ve konusuna çok hakim.
KALORİFER
- Yavuz... Sarıkamış'ta 33 yıl önce görev yaptığın topçu birliğini nasıl buldun?
Söylenecek "çok söz" var.
Binalar "onarılmış."
Yerler "perişandı."
Şimdi "mermer olmuş... Seramik olmuş."
Kapılar "dökülüyordu."
Şimdi "yepyeni... Modern."
Ama bunlardan hiçbirini söylemeden önce...
"Kalorifer, komutanım" dedik:
- Kalorifer yapılmış.
Paşa, başladı gülmeye.
Sarıkamış...
Bazen öyle soğuk olur ki...
Eksi yirmi... Eksi yirmi beş... Eksi otuz.
Gerçi "sağlam bir soğuktur."
"Hasta etmez."
İŞTE EŞİTLİK
Ama yine de "buz gibi soğuk işte."
Bu nedenle olsa gerek...
"Sayın Genelkurmay Başkanım" dedik:
- Erlerin koğuşlarında kalorifer var... Yemekhanede kalorifer var... Topçu Birliği çok değişmiş.
Org. Kıvrıkoğlu:
- Yavuz... 33 yıl önce subay lojmanında da kalorifer yoktu... Şimdi var... Eğer subayımın lojmanına kalorifer tesisatı kuruyorsam, erlerimin yattığı yere de kalorifer kuracağım... Erimi subayımdan, astsubayımdan ayırdedemem... Farklı davranamam... Ben Komutan'ım... Evlatlarıma farklı muamele yapamam.
ORDU, OKUL GİBİ
65 dakikalık sohbet süresince, dikkatimizi çeken bir başka ayrıntı...
Komutan'ın "erlerden" bahsederken, kullandığı kavramlar.
Bazen "çocuklarım."
Bazen "oğullarım."
Bazen "evlatlarım."
Bir baba, oğlu için "ne ister?"
Öncelikle onun "iyi bir eğitim görmesini."
Ama Org. Kıvrıkoğlu'nun "evlatları içinde eğitimsizler de var."
"Meslek sahibi olmayanlar" da var.
Komutan'ın "çok hassas olduğu" konulardan biri de işte bu.
İstiyor ki...
Mehmetçik bir yandan "vatan toprağını korurken..."
Bir yandan da "meslek öğrensin."
"Elektrikçiliği" öğrensin.
Veya "tesisatçılığı."
Ya da "bilgisayarı."
Ve terhis olunca...
Toplumun içine "diplomalı olarak... Bir meslek sahibi olarak" katılsın.
Ordu'nun, halk nezdindeki saygın konumunda "bütün bunların önemli bir yeri" olduğunu düşünüyoruz.
TAVİZ YOK
Ordu Komutanlıkları... (Ege Ordu Komutanlığı gibi... Birinci Ordu Komutanlığı) gibi.
"NATO" görevleri...
Hem "içerde", hem "dışarda."
Napoli'de... Brüksel'de..
İç, dış "neredeyse on yıl NATO."
Başarılarla dolu bir ömür.
Ve omzuna eklenen her yeni yıldızla birlikte, "daha da mütevazı olan bir Komutan."
Vedalaşırken "duvarı" gösterdi.
Duvar "fotoğraf dolu."
Bugüne kadar Genelkurmay Başkanlığı yapanların fotoğrafları.
Sonra da...
"Kendi fotoğrafının konulacağı" yeri işaret etti:
- İşte şurası... Bu bir nöbettir... Ben gideceğim... Yeni komutanımız gelecek... Ve bu böyle devam edecek... Hepimiz aynı şeyi söyleyeceğiz, aynı ilkelere sahip çıkacağız... Öyle konular var ki... Benden önceki komutanlarımız hiç taviz vermediler... Ben vermedim... Benden sonrakiler de vermeyecekler... Milletimiz bundan emin olsun.
VE SON
"Devletin temel bütünlüğünden" asla taviz yok.
"Cumhuriyetin temel ilkelerinden" asla taviz yok.
Laiklik... Atatürk... Cumhuriyet... Hukuk devleti... Demokrasi... "Asla taviz yok."
Org. Kıvrıkoğlu:
- Bu prensipleri benimseyen herkes bizden yakınlık görür... Destek görür... Ama Türkiye'yi geriye götürmek isteyen... Laik devlet düzenini bozmaya yeltenen... Bu ülkeyi bölmeyi aklına koyan çıkarsa... Karşısında bizi bulur.
ORDU'NUN SOSYAL KÖKENİ
Komutan'ın odasına "saat 11.30'da" girmiştik. Çıkarken, Genelkurmay Başkanı'nın makam odasının, kapısının üzerindeki saate baktık:
"12.35."
Ve gazeteye döndük.
Sonra "notlarımızı" karıştırdık.
Karıştırdıkça "şunu" farkettik.
Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu "bir kavramı" sık sık tekrarlamış.
"Bağrından çıktığımız bu millet" sözünü.
"Yolsuzlukları konuşurken" de bunları söylemiş.
"Askere duyulan güven" konusunu konuşurken de.
Bu belki bir "ayrıntı" ama...
Komutanın "bakış açısını" göstermesi bakımından önemli bir ayrıntı.
Sadece "Komutan'ın şahsının" bakış açısı da değil.
"Türk Genelkurmayı'nın" bakış açısı.