kapat
21.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Çözüm soruna nasıl dönüşüyor?

Geçen yılın Şubat ayında patlayan krizde 19 banka battı. Tasarruf mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen bu bankaların kamu kesimine maliyeti yaklaşık 20 milyar dolara vardı. Ancak kapanan her banka arkasından bir başka bankayı sürüklemeye başladı. Olayın bir yerde mali milat gibi kesilmesi gerekiyordu. Bankalar Fon'a devredilmeden yaşatılmasının yolu bulunmalıydı. Çünkü son bir yıl içindeki olaylar en pahalı yöntemin bankaları Fon'a devretmesi olduğunu gösterdi. Böylece devletin bankacılara karşı tavrında bir yıl içerisinde hapisten kurtarmaya kadar uzanan bir değişiklik oldu.

Sektörü kurtarma veya krizden çıkarma formülü için kamudan 4-5 milyar dolarlık bir kaynak kullanılacaktı. Bu 20 milyar dolarla karşılaştırıldığında gayet makul geliyordu. Bankaların yeniden sermayelendirilmesi ve sermayelerinin güçlendirilmesini öngören bir kanun çıkartıldı. Kanunla birlikte donuk alacak sorunu Aktif Yönetim Şirketi ile ödenebilir kredilerde İstanbul Yaklaşımı adı altında yeniden yapılandırmayla çözümlenecekti. Krizin başladığı yer olan bankacılık, bu önlemlerle düzeltilerek ekonomide yeniden canlanma sağlanabilecekti.

* Astarı yüzünden pahalı- Bunun için mevcut bilançolar değil, üçlü denetimden geçecek yeni ve gerçek bilançolar dikkate alınacak. Denetimle sermaye eksikliği belirlenen bankalara öncelikle patronunun para koyması hedefleniyor. Eğer koyamayacaksa bu kez devlet devreye giriyor. Koyduğu sermaye kadar bankaya ortak oluyor. Banka Yönetim kurulu'na da kararları veto yetkisine sahip bir üye atıyor. Aldığı hisseleri ise devlet isterse ertesi gün bir başkasına devredebiliyor.

Devletin bankalara vereceği sermaye benzeri kredinin faizi piyasa faizi üzerinden olacak. Ayrıca, 5 puanlık bir komisyon da alınacak. Bu kadar pahalı kredi nakit de olmayacak. Özel tertip Hazine kağıdı olacak. Bu kağıtların ikinci el piyasada alınıp satılması söz konusu değil. Zorunlu hallerde ancak Merkez Bankası'nın izniyle ve alıcı bulunabildiği zaman satışı yapılabilecek. Bu yönüyle devlet yardımı astarı yüzünden pahalı. Bir banka patronu için tercih olmaktan çıkıyor. Denetim zorunlu, sermaye zorunlu. Patron koyamazsa devlet koyacak. Gerekirse bankanın patronu da değişecek.

* Yabancı tehdidi- İşte bu aşamada yabancı bankaların Türk bankalarına ilgisinden söz ediliyor. Bir süre önce bir bürokratın söylediği "Yabancı banka mı ithal edelim?" sözü hatırlanıyor. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş de Türk bankacılığının yabancılaşmasını istemediklerini söylüyor. Yani kanunla banka sahiplerine denildi ki . "Siz sermaye koymazsanız, devlet olarak biz koyacağız. Yabancıların da ilgisi var. istersek onlara satarız. Ama biz bunu tercih etmiyoruz. Bizi buna mecbur etmeyin ve sermayeyi siz koyun."

* İlk önlem- Patronların bankalarına yeni sermaye koyup koymayacakları denetimden sonraki aşama. Ancak banka sahipleri devlet yardımını almamak için kolları sıvamış durumda. Sermaye yeterlilik rasyosunu tutturmak için, bir yol da kredilerin azaltılması. Bu nedenle özel şirketlerden kredilerinin geri ödenmesi isteniyor. Yeni banka kanunu ve İstanbul Yaklaşımı ile kolaylık ve yeni kredi bekleyen reel sektör bir anda kredilerini geri ödemeyle yüzyüze kaldı. Ekonominin kısmen kıpırdanan çarkları bir kez daha durmaya başladı.

Aktif yönetim şirketi de ilgi görmedi. Bu nedenle krizi atlatmada en önemli eşik aşılamıyor. İsteksizlik, dayatma ve direnme var. Çözüm olarak ortaya konan yaklaşım yeni bir soruna dönüşüyor.

* Yeni doğum- Borç reel sektörün yükümlülüğü. Ancak zamanla birikerek gelen bir sorun. Bir anda geri ödenmesi imkansız.

Banka sahipleri de haklı olarak bankalarını kaybetmek istemiyor. Bunun önlemini alıyorlar. Devlet de haklı olarak sorunlu bir bankacılık sektörü istemiyor ve ekonomik krizi aşmak istiyor.

Kısaca gergin bir ortam var ve bugünden yarına kolay çözüm yok. Her doğum gibi, yeni ekonomik düzenin doğuşu da stresli, gerilimli, sancılı oluyor ve elbetteki belli bir süreci gerektiriyor.

* Sonuç- "Hiç bir düğüm, kolay çözülmez" William Welch



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır