kapat
19.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Türbanlı kayak, demokrasiye kıyak!

Geçen Cumartesi günü Hürriyet Gazetesi demokrasiye bir hizmette bulundu ve türbanlı kayakçı Elif Hanım'ın Uludağ anılarını yayınladı. Baş köşelerden kayağıyla pozlarını vererek..

Ben de demokrasiye bütün kalbiyle inanan bir vatandaş olarak herkes gibi bu çabayı ilgiyle izledim. Bravo.. Hatta bir değil birkaç bravo.. Ve hatta Avrupa'dan da ileri özgür yaşam, düşünce ve davranışlarına sahip, Türk geleneklerini hiçe sayan bir yazarın, köşesinde bu tür girişimlerde bulunmasının takdiri açısından yüzlerce kez bravo.. Bu ne renk, ne çeşitliliktir, doğrusu her babayiğidin harcı değil!

Şimdi yalnız anlaşılamayan birkaç nokta var.. Örneğin, aynı dönemde "Lipton Ice Tea" tanıtımının yapıldığı günlerde ben de Uludağ'daydım. Sömestr tatiline denk geldiği için bu günlerde dağ çok da kalabalık.. Bu kalabalık içinde türbanıyla kayan tek bir kadına rastlamadım. Ne kayak yaparken, ne de Cafe'lerde saatlerce oturup kızımı beklerken tek bir türbanlı kayakçı görmedim. Demek ki Elif Hanım gerçekten pek benzeri olmayan bir kayak meraklısı..

Sakın yanlış anlaşılmasın konu öyle üzerinde fazla polemik yapılacak türden bir şey değil, zira bazı meslektaşlarımızın tek bir amacı vardır; ya en garip veya insanların tepkisini çekecek konuları özellikle işlerler ki, konuşulsun, tartışılsın ve kendilerinin isminden söz edilsin. Bu yazarların hiçbir mesleki veya toplumsal kaygıları yoktur, hatta bunu açıkça dile getirmekten çekinmezler.. Tek ölçüleri vardır, reklâm.. Rating.. Rating dedim de aklıma geldi, aynen TV'lerimizde en ciddi konuları, Haberler'i bile magazin programına çeviren programcılar gibidirler. Dönelim Uludağ'a.. Bu türbanlı kayakçı konusu daha önce çok kez işlendi. Hatırlayacaksınız, kara çarşaflıları bile kaydırdılar Uludağ'da geçtiğimiz yıllarda.. Ama rayting yapıyor olmalı ki tekrar denenmiş. Oysa dağda türbanlı kayan yok, ben hiç görmedim. Neden böyle? Çünkü gerek de yok, saçını kapatmak isteyen pekalâ beresini, şapkasını giyip kayabiliyor..

Otellerin içinde türbanla dolaşan birkaç hanımla konuştum ve onlara kayak yaparken de türban takıp takmadıklarını sordum "Beremizle kayıyoruz" dediler. Maksat şov değil de örtünmekse eğer orada çocuklar, yaşlılar, gençler herkes örtünüyor zaten. Herkesin kafasında şapka var.

Dağda kar şapkası, beresiyle kayanlarla, türbanıyla kayanlar arasında din, inanç açısından bir fark gözetilemez. Bu konuların istismarına izin verildiği ve bunu da din istismarına, dinin siyasete alet edilmesine karşı çıkan bir gazete yaptığı takdirde söylenecek söz yoktur.

Biz daha türbanla, içki yasağıyla, "Doğurun Allah ne verdiyse" incileriyle çook uğraşırız. Ne demiş büyüklerimiz "Bizim oğlan 'bina' okur, döner döner yine okur"!!

Cannes, San Remo ve Çeşme
Çeşme Festivali'nin sloganıydı bu; Cannes, San Remo ve Çeşme.. Fransa ve İtalya'dan sonra Türkiye'de de uluslararası üne sahip bir müzik festivali yaratabilmek ve bunu gelenekselleştirmek için çok sayıda İzmir'li ve Çeşme'li gönüllü tam 16 yıl emek verdiler. Ve içinde "Uluslararası Şarkı Yarışması"nın da yer aldığı muhteşem bir festival haline getirmeyi başardılar Çeşme Festivali'ni..

Benim son olarak izlediğim 1997 ve 98 yıllarında Festival'i Ege TV organize etmişti. Genel Müdürü Erol Yaraş'ın katkısı ise tartışılmazdı. Yaraş bu festivalin ilk yılından başlayarak, hangi gazete veya TV'de ise o kuruluşla destek vermiş, bütün gücüyle çalışmıştı. Bu yıl, üç yıllık bir aradan sonra Çeşme Festivali tekrar start veriyor. Erol Yaraş bu kez Yeni TV'nin başında, ATV ve SABAH'ın yayıncı kuruluş olarak desteğiyle düzenliyor Festival'i..

Bu tür uluslararası organizasyoların, diğer ülke basınında, TV'lerinde yer alacak festivallerin Türkiye'ye ve turizme katkısı tartışılmaz.. Bunları aslında Turizm ve Kültür Bakanlıklarının, özel kuruluşların, medyanın her şekilde desteklemesi gerekiyor. Muhteşem bir yaz gecesinde, Çeşme'nin olağanüstü güzelliğinde, kusursuz bir festivali biz neden dünyaya izletemeyelim?

Çeşme Festivali'ni desteklemeyi hepimiz görev bilmek zorundayız. Bu işler bir iki kişinin gayretiyle yürümüyor!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır