Bir çocuk yazmış: "Çocuklar güne top oynayarak başlıyordu. Salıncaklarda sallanmak bütün çocukların hakkı. Onların kırılması ise insan hakkı ihlali..."
Bir çocuk çizmiş:
Bütün renklerin yan yana bulunduğu bir dünya ve bu dünyanın çevresinde el ele tutuşmuş çocuklar...
Bir çocuk yazmış:
"Dün akşam bir rüya gördüm, tüm dünya çocukları eşit ve kardeştiler, uyandım ve Allah babaya yalvardım: bu, rüya olmasın..."
Bir çocuk çizmiş:
Sapsarı güneş, masmavi gökyüzü ve bir su kenarında el ele tutuşmuş çocuklar...
Bir çocuk yazmış:
"Barış küsmek, kötülük, kavga değildir. Tinerci çocuklara, selpak satan ve araba camları silen çocuklara çok üzülüyorum. Çocuklar hastalandıklarında doktora gidebilmeliler..."
Bir çocuk yazmış:
"Ben sınıfta iken uçaklar uçuyor. Afganistan'daki çocukların suçu ne? Savaş uçaklarından nefret ediyorum, insanları öldürüyorlar, şimdi Atatürk mezarında çok üzülüyordur..."
"Geçen gün televizyonda savaş karşıtlarını dövdüler, ben üzüldüm, acaba savaş karşıtı olmak kötü mü, bunu söylesem beni hapse mi atarlar, o zaman okula gidemem, en iyisi susmak. Bunları yok etmek için acaba çocuk birliği mi kursak?..."
Bunları yazan çizenler, yaşları 7 ile 12 arasındaki çocuklar. Bu çocuklar, yaşları büyük, kendileri büyük oldukları sanılan birçok insandan daha "büyükler"; dünyaya ve diğer insanlara "iyilik"le bakıyorlar, daha güzel bir dünya, haksızlıkları ve savaşı olmayan bir dünya olması gerektiğini düşünüyorlar. Bunun için bir şeyler yapmak istiyorlar.
Bu çocuklar resimleri ve kompozisyonlarıyla İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesinin açtığı yarışmaya katıldılar. Ama bazı "büyükler" bu yarışmayı "kuşkulu" buldular. Resim ve kompozisyon dallarında ilk ona giren öğrenciler, (7 yaşındaki 4 öğrenci hariç) Milli Eğitim Müdürlüğü'ne çağırıldı ve onlara şöyle sorular soruldu: "Size kim yarışmaya katılın dedi?", "Size hediye olarak ne verildi?", "Törende Kürtçe konuşuldu mu?" Ayrıca 40 öğretmenin de ifadeleri alındı.
Bütün insanlara, bütün çocuklara iyilik dileyen, iyi bir dünya için içlerinden geleni kağıda döken çocuklar, "sanık" ya da "potansiyel suçlu" durumuna düşürülmüştür.