Tayyip Erdoğan, Ak Parti hareketinin başına geçerken genel demokrasi ve insan hakları savunmalarıyla birlikte ana tema olarak "değiştim" diyordu. "Haksızlığa uğramış" bir politikacı imajıyla birlikte, siyasi kampanyasının ana ekseni "değişim" idi.
Kamuoyunda bu "değişim"in içeriği çok tartışıldı, ama en az tartışan Erdoğan kanadıydı. Erbakan'dan yorulmuş, MHP'de aradığını bulamamış geniş bir kitlenin dikkati hızla Erdoğan ve Ak Parti hareketinde toplandı. Ama onlar aylar boyunca değişimin içeriğini konuşmamaya özen gösterdiler.
Tayyip Erdoğan'ın son konuşması ise, en başından beri varolan soru işaretini aniden öne çıkardı. Aniden fark edildi ki Erdoğan ne kadar "değiştim" dese de, demokrasi kavramını pek özümsemiş değildir. En yasakçı mantık bir anda ortaya saçılıvermiştir.
Erdoğan'ın "susarak" çıktığı noktadan "konuşarak", gerçek fikirlerini bir anlamda "ağzından kaçırarak" inişe geçtiği söylenebilir.
SONAR'ın 11 ilde 1.625 kişi ile yüz yüze görüşme yöntemiyle yaptığı araştırmanın siyasi parti tercihlerine ilişkin bölümünde Ak Parti'deki iniş trendi çok net olarak görülüyor.
"Bugün seçim olsa hangi partiye oy verirdiniz" sorusunun cevabında, kararsızlar da dağıtıldığı zaman bütün partilerin bugünkü üst oy sınırları tabloda görülüyor.
SONAR'ın eylül ayında yaptığı araştırma sonuçlarıyla kıyaslandığı zaman en üstteki üç partinin birinin "iniş", ikisinin ise "çıkış" halinde olduğu görülmektedir. Ak Parti 6 ayda yüzde 19,5'ten yüzde 16,9'a gerilemiştir. Yüzde 2,6'lık bir gerileme, kendi içinde yaklaşık yüzde 15 anlamına gelmektedir.
İkinci sırada görünen CHP 6 ayda yüzde 11,7'den yüzde 15,6'ya gelmiştir. DSP'ye giden "Ecevit oylarının" önemli bölümünün tekrar ana partiye döndüğü anlaşılmaktadır.
Üçüncü sıradaki DYP de muhalefet "avantajı"nı iyi kullanmış görünmektedir. DYP de 6 ayda yüzde 11,5'ten yüzde 14,3'e yükselmiştir.
MHP'nin 6 aylık performansı yüzde 8,6'dan 9,8'e ilerlerken, ANAP aşağı yukarı aynı noktada, yüzde 8-8,4 oranında kalmıştır.
SONAR'ın araştırmasının sonuçları "mutlak" rakamlar değildir ama kamuoyu eğilimlerini göstermesi açısından anlamlıdır.
Ak Parti'nin kurulduğu dönemdeki çekiciliği hızla zayıflamakta olduğu gibi Saadet Partisi de hızla Erbakan ve çevresinin partisi olarak daralmaktadır.
Ecevitler'in, kendilerinden sonraki DSP konusunda herhangi bir adıma yönelmemeleri nedeniyle merkez sol oylarda bu partinin devam edeceğine ilişkin kuşku iyice yerleşmiştir.
2003 sonbaharında Türkiye seçim ortamına girecektir. Önümüzdeki bir yıl da siyaset sahnesinin yeniden şekillenmesi için son dönemdir.