Türkiye hemen her gece ekran arenasına çıkmış gladyatörleri izliyor. Karşılıklı oturmuş insanlar!
Arkalarında zaman zaman esneyen, zaman zaman da öfkeli konuşmalar yapmak için kıvranan dinleyici grubu.
Ayakta durup konuşmayı yönetmeye çalışan bir programcı.
Konu deprem de olabiliyor, ekonomi de, siyaset de, intiharlar da, Avrupa Birliği de...
Kısacası aklımıza gelen her konuda gladyatörler ekrana çıkıp dövüşüyorlar.
Biz de sabahlara kadar izliyoruz onları.
Bunun adına "tartışma programı" diyoruz.
Bence yanlış bir isim bu.
Çünkü bu programlarda bir süre sonra işlerden çığrından çıkıyor ve bir meseleyi doğru dürüst; mantık kurallarına göre tartışma olanağı kalmıyor.
En aklı başında insanlar bile çıldırma noktalarına geliyorlar.
Bu programlarda en çok duyulan söz şu: "Ben sizi dinledim kardeşim; siz de beni dinleyin!"
Çünkü adamcağız cümlesine başlar başlamaz sözü kesilmiş ve karşı taraftan birisi bağıra çağıra konuşmaya başlamış.
Sözü kesilen bağırıyor: "Dinlemeyi öğrenin kardeşim, dinlemeyi öğrenin!"
"Seni dinleyip de ne öğreneceğim be!"
"Saygısızlık etme!"
"Sabahtan beri car car car konuşuyorsun. Hep seni dinledik. Yeter artık be!"
"Terbiyesiz herif!"
"Bak kafamı kızdırma benim!"
O noktaya kadar tartışmayı sessizce izlemeyi yeğlemiş olan yönetici araya giriyor Ve "Beyler" diyor "yapmayın, ayıp oluyor ama." Sonra seyircilere dönüyor "Hadi sıkı bir alkış, hani alkış!"
Bu konuşmalardan geriye sinirleri gerilmiş ve derdini anlatamamış olmaktan dolayı üzüntülü insanlar kalıyor.