Ama ben sizi dinledim kardeşim!
Türkiye hemen her gece ekran arenasına çıkmış gladyatörleri izliyor. Karşılıklı oturmuş insanlar!
Arkalarında zaman zaman esneyen, zaman zaman da öfkeli konuşmalar yapmak için kıvranan dinleyici grubu.
Ayakta durup konuşmayı yönetmeye çalışan bir programcı.
Konu deprem de olabiliyor, ekonomi de, siyaset de, intiharlar da, Avrupa Birliği de...
Kısacası aklımıza gelen her konuda gladyatörler ekrana çıkıp dövüşüyorlar.
Biz de sabahlara kadar izliyoruz onları.
Bunun adına "tartışma programı" diyoruz.
Bence yanlış bir isim bu.
Çünkü bu programlarda bir süre sonra işlerden çığrından çıkıyor ve bir meseleyi doğru dürüst; mantık kurallarına göre tartışma olanağı kalmıyor.
En aklı başında insanlar bile çıldırma noktalarına geliyorlar.
Bu programlarda en çok duyulan söz şu: "Ben sizi dinledim kardeşim; siz de beni dinleyin!"
Çünkü adamcağız cümlesine başlar başlamaz sözü kesilmiş ve karşı taraftan birisi bağıra çağıra konuşmaya başlamış.
Sözü kesilen bağırıyor: "Dinlemeyi öğrenin kardeşim, dinlemeyi öğrenin!"
"Seni dinleyip de ne öğreneceğim be!"
"Saygısızlık etme!"
"Sabahtan beri car car car konuşuyorsun. Hep seni dinledik. Yeter artık be!"
"Terbiyesiz herif!"
"Bak kafamı kızdırma benim!"
O noktaya kadar tartışmayı sessizce izlemeyi yeğlemiş olan yönetici araya giriyor Ve "Beyler" diyor "yapmayın, ayıp oluyor ama." Sonra seyircilere dönüyor "Hadi sıkı bir alkış, hani alkış!"
Bu konuşmalardan geriye sinirleri gerilmiş ve derdini anlatamamış olmaktan dolayı üzüntülü insanlar kalıyor.
***
Aslında bu iş, programcıların suçu değil. Çünkü bizim kültürümüzde "tartışma" yoktur.
Tartışma dediğiniz şey; aslında ciddi bir düşünme yöntemi ve öğrenilmesi gereken bir metod!
Hiçbir yazılı eser bırakmamış olan Sokrates'in büyük bir düşünür olmasını sağlayan temel öge, tartışma metodu!
Bu yüzden diyorum ki; temel eğitiminde Sokrates ve Platon olmayan hiçbir kültür tartışmayı bilmez.
Bu toplumlarda itişip kakışmaya, birbirinin sözünü kesmeye, popülist laflar ederek alkış almaya, kendisinin daha bilgili olduğunu kanıtlamaya ve egosunu tatmin etmeye "tartışma" adı verilir.
Oysa kimin sesi daha yüksek çıkıyorsa onun kazandığı bir sağırlar diyaloğudur bu.
***
İyi bir tartışma yapılabilmesi için bazı ön koşullar var:
Bir kere katılımcılar, ayrı fikirlerde de olsalar, düzey bakımından birbirlerine yakın olacaklar.
İkincisi, aynı referans noktalarını kabul edip, bunlara göre hareket edecekler.
Ortak referans noktaları olmayan insanların tartışması, yön kavramı olmayan kişilerin yolculuklarına benzer. Körlemesine giderler.
Ayrıca; tartışmanın hangi platformda yapılacağına karar verilecek; ortak bir platform saptanacak.
Eğer bunlar sağlanmamışsa, aklı başında herhangi bir insan, tartışma programından dosdoğru tımarhaneye gidebilir.
***
Tartışma, soru ve cevaplarla bir akıl yürütmeye dönüştüğü zaman tadına doyulmaz oluyor.
Hele bunu akıllı ve ortak referanslara sahip insanlar yapıyorsa.
Bunun ötesi laf-ü güzaf!
"Siz" hitabıyla başlayıp, "sen"le devam eden ve birbirine hakaret etmeye dönüşen bir kavram kargaşası.
O kargaşanın içine düşen efendi, terbiyeli ve mantıklı insanlar gördüğümde içim burkuluyor doğrusu.
|