İstanbul'daki tekstilciler, Hint asıllı Alman işadamı Dipangar Ganguli ile 80'li yılların ortasında tanıştılar. Ganguli o tarihlerde, tekstil piyasasını kapı kapı dolaşarak, Almanya'daki bazı güçlü kuruluşlar adına ürün sipariş ediyordu.
İşler iyi gidince, Ganguli kendi firmasını kurdu. Piyasada sağlam ilişkiler yaratıp, bir hayli para kazandıktan sonra, İstanbul Seyrantepe'de inşa ettirdiği fabrikasında konfeksiyon üretimine geçti.
İstanbul'a bir bavul ve bond çantayla gelen Ganguli'nin adı, kısa sürede kulaktan kulağa yayılmaya başlamıştı.
Artık paraya para demiyordu!.. Avrupa'nın en ünlü stilistlerine çizdirdiği kolleksiyonlar büyük rağbet görünce, eskiden "Hit" olan şirketinin adını da, "Koleksiyon A.Ş." olarak değiştirdi. Almanya'daki evinin bulunduğu Düsseldorf yakınlarında da üç şirketi vardı. Türkiye'de ürettiklerinin yanısıra, piyasadan topladığı konfeksiyon çeşitlerini oradaki firmalara gönderiyor, toptancı karıyla büyük mağazalara devrediyordu.
Paralar su gibi akmaya devam edince, Ganguli gayrimenkul yatırımına yöneldi. Kemer Country'de beş villa, Çorlu yakınlarında binlerce dönümlük sanayi arazileri satın aldı. Alkent'te, Dragos'ta süper lüks mülklerin sahibi oldu.. Bu müthiş tırmanışı gören banka müdürleri, Ganguli'ye kredi vermek için adeta yarışa giriştiler.
Hint asıllı Alman'ın ünü, giderek İstanbul sosyetesinde de yayıldı. Sosyetede ondan "Beş gece üstüste gazino kapatan, Cherokee Jeep kolleksiyonu yapan zengin Hintli" diye sözediliyordu.
Çevresinin de telkinleriyle çok güvendiği şansını bu kez, bambaşka bir alanda, lokantacılıkta denemeye kalktı. Bu arada Alman eşinden boşanıp, bir Türk ile evlenmişti.
Tantanalı açılışa karşın "Hint Lokantası Avara" tutmadı!.. Bir süre sonra burayı kapatan Ganguli, ikinci fabrikasını İstanbul Tuzla'da faaliyete geçirdi. Üçüncü fabrikayı ise, ANAP'lı Belediye Başkanı Hasan Altan'ın önerisiyle, 6 milyon dolar harcayarak, Kastamonu'nun Taşköprü İlçesi'nde kurdu. Son teknoloji ürünü pırıl pırıl makineler getirmiş, imrenilecek bir tesis yaratmıştı. Ancak işler de umduğundan daha fazla büyümüştü.
Artık hesabı kitabı kontrol etmekte zorlanıyordu. Hiç beklemediği bir anda Rusya krizi patlak verince, herşey tersine gitmeye başladı. Mark'ın dolar karşısında jet hızıyla değer yitirmesi, Ganguli'yi zora sokmuştu. Kredi taksitlerini zamanında ödeyemeyince, hacizler peşpeşe geldi, mafya kapısına dayandı!.. Tuzla'daki fabrikası silahlı kişilerce basıldı, malları kaçırıldı! Evinin çevresi mafyanın gösteri alanı haline gelmişti! Senet tahsili için kapısını çalan mafya üyeleri, karşılarında Ganguli'yi haraca bağlayan "koruyucu!" mafyayı buluyordu!. Mafya namlularının ucunda, ne yaptığını bilemez hale gelen, bir çeki 32 kez imzalamak zorunda kalan Ganguli, çareyi kaçmakta buldu.
Karısına bile haber vermeden kaçtığında takvimler, 1997 yılı sonunu gösteriyordu. Almanya'daki şirketlerini de bir gecede boşaltıp, sırra kadem basmıştı!..