Saddam'ı devirmek Bush yönetimi için "olmak ya da olmamak" meselesi halini aldı. Belli ki dönüş artık yok..
Washington, terörizmle mücadele kapsamında Saddam'ın işini bitirecek bir askeri müdahalenin gerekçelerini olgunlaştırmaya çalışıyor.
BM silâh denetçilerine kapılarını açması için Başbakan Ecevit'in yaptığı çağrıya red cevabı veren Saddam, müdahaleyi savunanların eline bir koz daha vermenin yanlışını yaptı.
Amerika'da "tek başına kalsak da Saddam'a saldırmaktan vazgeçemeyiz" diyenler olduğu gibi yeterli desteği sağlamadan girişilecek harekâtın risklerini hatırlatarak soğukkanlılık önerenler de var.
Bu cephe, Irak'ın Afganistan'la, Saddam'ın da Taliban rejimi ile kıyaslanamayacağını söylüyor.
Yani Amerika, az sayıda özel kuvvetle ve büyük hava desteği altında isyancı grupları öne çıkaran bir operasyonla Saddam'ı asla deviremeyecektir.
Nedenine gelince..
Saddam, Körfez Savaşı'nda uğradığı yenilgiye rağmen halâ büyük bir orduya, füzelere, kimyasal ve biyolojik silâhlara sahip.
Kendi halkına karşı bile kimyasal silâh kullanabilen (Halepçe) bu despot, muhalif yaşatmıyor.
Amerikan bombardımanı başlayınca Saddam'ı zorlayacak bir muhalefetin cesaret bulacağını kimse sanmasın..
Yani hesaplar buna göre yapılıyorsa senaryo yeniden yazılmalı.
Bernard Lewis "Ortadoğu tarihçilerinin en büyüğü" ünvanına sahip bir bilim adamıdır.
Ermeni soykırım iddialarına "Bu, Ermenilerin tarihi kendilerine göre yorumlamasıdır" diye karşı çıkan tarihçi profesör onuruna İlhan Kesici ve eşi Cuma akşamı evlerinde bir yemek verdi.
Saddam'ın Ecevit'e gönderdiği mektubun muhtemel sonuçları üstünde konuşulurken Bernard Lewis "durun size bir fıkra anlatayım" dedi..
Lewis anlatıyor..
Allah, Saddam meselesini çözmeye karar vermiş. Azrail aleyhisselâmı görevlendirmiş ve "Git şu işi hallet" demiş..
Azrail Bağdat'a inip Saddam'ın sarayına girerken yakalanmış. Sarayın altında günlerce işkenceden geçirilmiş.
"Neden geldin, kim gönderdi" filan..
Saddam'a ulaşamayacağını anlayan Azrail, sonunda mucizesini kendisi için kullanıp kurtulmuş ve geri dönmüş.
Karşılaştığı imkânsızlığı, uğradığı işkence ve sorguları anlatırken Allah sözünü kesmiş:
"Umarım seni oraya benim gönderdiğimi ağzından kaçırmamışsındır!"
Bu fıkra Amerika'da da anlatılıyor. Ve anlatanlar güldürürken Saddam'ın ne kadar çetin ceviz olduğunu da birbirlerinin kafalarına dolduruyorlar.
Prof. Lewis Türkiye'nin İslâm dünyasındaki ayrıcalıklı ve örnek konumunu takdir eden bir bilim adamı.
Arap dünyasının ılımlı sayılan rejimlerinden Mısır'la ilgili de bir fıkra anlattı:
Hüsnü Mübarek'e "Sizden sonra ne olacak?" diye sormuşlar.. El cevap:
"Çok şükür iki oğlum var. Demokrasi de var. Halk birini benim yerime seçer, olur biter!"