New York'u tamamlayıp Washington'a geçiyoruz. Bizim gibi Dünya Ekonomik Forumu için bu kente gelen 2 binin üzerinde kişi de, kendi ülkelerine dönmeye başladı.
Bu sefer, belki 11 Eylül hâlâ anılarda taze olduğundan, aleyhteki gösteriler, geçen yıl Cenova'da veya Davos'ta kent merkezlerinin neredeyse tahrip edildiği gösterilerin tam aksine, hep yasaların içinde kaldı. Göstericiler, polisle çatışmaya hiç girmedi.
İlginç diyaloglara tanık olduk bu toplantılar süresince. Örneğin, McDonald's'ın Başkanı, şirketinin, emparyalizm ve küreselleşmenin sembolü olarak gorüldüğünü söyleyenlere "Dışarda gösteri yapan kaç kişi var? 2 bin mi? Bizim için sorun değil. Çünkü yılda 175 milyon müşterimiz var" dedi. Sonra, U2 müzik grubunun solisti Bono, 40 yıllık bir diplomat gibi kelimeleri dikkatle seçerek konuştu. Sanki müzakere masasında oturuyordu.
Türkiye'nin konuşulduğu yuvarlak masa toplantısında ise, Dışişleri Bakanı İsmail Cem, "Türkiye'nin AB hedefi ve Avrasya'da pilot ülke olması" üzerinde dururken, Kemal Derviş, "Zor dönemin atlatıldığını, Türkiye'nin artık kalkışa (take off), hazır olduğunu" söyledi.
Tabağı 100 dolara, yanında altın suyuna batırılmış küçük yapraklar olan köfteleri yiyen zenginler, Elton John'u dinlemeyi de ihmal etmedi.
Geçtiğimiz yıllarda tamamen "İnternet'in yayılmasının faydaları ve ekonomiye odaklanmış" olan bu Forum, bu yıl, ağırlıklı olarak, "Teröre odaklanmıştı." Özellikle Başkan Bush'un "Üç Şeytanı", İran, Irak ve Kuzey Kore hakkında söylediklerine açıkça karşı çıkmayan Batılıların, alçak sesle de olsa, "Amerika kararını vermiş. Bizler dahil kimseyi dinlemeyecek" yorumları yapmalarına neden oldu. 11 Eylül'den sonra dünyanın ne kadar değiştiğini açıkça gösterdi bu yılki toplantılar. Şimdi adına "Ground Zero" denilen İkiz Kuleler'in yerine gittiğiniz zaman, dünyanın artık asla eskisi gibi olmayacağını hemen anlıyorsunuz.