kapat
05.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Broadway'in medyası var, farkı o!..

İki oyun daha seyrettim geçen hafta sonunda.. İki harika oyun.. Bakın, ingilizce konuşan ülkelerde çok oyun seyrettim ben.. Bu yüzden bilerek yazıyorum..

Broadway ile West End'in, İstanbul'la bir farkı var..

Medya..

Oralarda oyunlar kapalı gişe oynuyorsa, bizden çok daha ilerde olduklarından değil..

Orada medya, kültüre, sanata sırtını dönmemiş. Hele tiyatro gibi bir sanata hem de nasıl destek çıkıyorlar ki, ben, binlerce kilometre uzakta, İstanbul'da öğreniyorum, oralarda nelerin nasıl oynandığını..

Ama İstanbul'un göbeğinde hatta evimin burnunun dibinde oynananlardan haberim yok..

Çünkü bizde medya tükenmiş.. Bitmiş, konu Kültür Sanat olunca.. Varsa dedi, yoksa kodu!..

Dün sabah gazeteyi aldım.. Önce de Pazar Sabahı..

Atilla Dorsay'ı okumak istiyorum.. Bir yığın tartışmalı film var ve Dorsay ne yazacak?.. Bu ülkede, sinemayı ve türkçeyi en iyi bilen, entel takıntıları olmayan, filmleri klasik Avrupalı eleştirmen klişeleri ve at gözlüğü ile değil, bir sinema seyircisi gibi izleyip, ona uzman katkıları getiren bir yazar o..

Sayfaları çeviriyorum.. Baktım Refik Durbaş.. Atilla ile, kitaplar yazan dostumu ayni sayfaya sıkıştırmışlardı da, Pazar Sabah editörü Sevgili Emre "Durbaş'ı başka sayfaya taşımak istiyorum ki, Atilla Dorsay'a tam sayfa kalsın" demişti.. Sinema bu kadar gündemde iken ben olsam iki tam sayfa ayırırdım ya..

Devam ettim, sayfaları çevirmeye..

Aaaa.. Atilla Dorsay yok.. Sinema sayfası yok.. Bir açıklama da yok.. Seyahatte mi, hasta mı?..

İnanın gazeteyi elimden attım, okumadım, o öfkeyle.. Bir yığın gevezelik, bir yığın köşe var, Pazar sabahının "Keyif" gazetesinde.. Sinema yok.. Atilla Dorsay yok..

Ya tiyatro..

Güldürmeyin beni.. Tiyatroyu yazan mı var ki, biz yazalım?..

Bakın bugün aslında bilgisayarın başına, iki oyunu, iki Brodway performansı denecek yapıtı anlatmak için oturmuştum.. Neler yazdım.. Onlar yarına.. Ama siz hafta sonuna mutlak tiyatro için vakit ayırın.. Bu iki oyun, "Dolunay Katili" ve "Çözüm" de kaçırılmaz.. Ayrıntılar yarın..

Hafta sonu dedim de..

Tiyatronun potansiyel seyircisi kim?.. Gençler.. Bu sanat dalı ayakta kalacaksa, kimlere sevdirilmeli?.. Gençlere..

Peki niye bütün oyunlar, gençleri ille de tercih zorunda bırakan, maç gecelerinde ve maç saatlerinde, yani cuma, cumartesi ve pazar oynanır?.. Hafta arasında, öğrenciler için ucuz temsiller konamaz mı?..

Gencay Gürün "Koyamıyoruz" dedi.. "Çünkü salon kirası hafta arası ile hafta sonu ayni.. Hafta arası, hele bir de ucuz yaparsak, kirayı çıkaramayız.."

Gencay Gürün'ün, bu harika tiyatrosu, Profilo'nun kiracısı..

Sevgili Jak Kamhi!..

Aslında sizin bu tiyatrodan kira alma bir yana, sponsor olmanız gerekir.. Hafta arası o salon boş duracağına, gençlere, halka ucuz temsiller verse, haftada iki geceye sıkıştığı için, sahneden kalkan oyunlar, mesela o dünya şirini "Tuhaf Bir Çift" sıra bekleyeceğine, sahne ışıklarına çıksa ne olur?.

Gencay Hanım kafasını kesseniz, size böyle bir teklif getirmez. Onur meselesidir onun için..

Ben bir tiyatro gönüllüsü olarak, onun yerine konuştum.. Beni affetsin..

Siz de, gönüllü olamaz mısınız Bay Kamhi?..

34 A 5423!..
Geçen hafta arası, sabah, yani trafiğin en civcivli saatlerinde, sahil yolundan Akaretler yokuşuna saptık ve karşımızda bir araba bulduk.. Ters yönde.. Bu caddeden sadece çıkış var, iniş yok, adam iniyor.. Pervasız, korkusuz..

İstanbul'un sorunu bu.. Millette polis korkusu sona ermiş.. Denetimsizlik, boşvermişlik öyle çökmüş ki, kentin üstüne, işte böyle şehrin en, tam, birinci göbeğinde, etraf polis kaynarken, şoförler bunu yapabiliyorlar.. Kanım dondu, donunca da, plakayı alamadım..

Ama dün sabah aldım..

Ayni yerde.. Saat 9.35'te, bu araba, ters yönde pervasızca aşağı iniyordu..

Daha ayıbı, daha utanç vericisi, daha yüz karası, bu bir polis arabası idi..

34 A 5423!..

Trafik canavarı imiş. Canavarın kendisi polis olursa, ötesi var mı?..

Çok acil, çok önemli, çok hızlı bir işe gidiyorsan, sirenleri çalıştırır, uyarırsın, öyle sessiz sedasız hırsız gibi girmezsin ters yola..

Bu arabaya ne yapılacağını merak ediyorum. Halkın plaka numaralarını verdiğimde kesilen cezaların makbuzlarını bana fakslayan Denetim Şubesi, bakalım, yellenen değil, kentin merkezine bu kadar pervasız edenlere ne yapacak?..

Emin'in başarısı..
Hürriyet'te Pazar günü bir başlık..

"Hürriyet en beğenilen gazete.. Çölaşan en beğenilen yazar.."

Efendim, Bilgi İleşim Merkezi diye bir kuruluş, haberde açıklanmayan bir yöntemle bu seçimi yapmış.. "Pazartesi ilk işim telefon edip Emin'i ve Ertuğrul Özkök'ü kutlamak olsun" derken, haberin başlığa çıkmayan bir unsurunu daha okudum..

Hürriyet'i ve Emin'i seçenler Reha Muhtar'ı da "En Beğenilen" yapmışlar..

Telefonla kutlamaktan vazgeçip, bu işi yazıyla yapmaya karar verdim.

Bravo Hürriyet!.. Bravo Emin!..

Katliam!..
Antalya'da Pazar gecesi bir katliam yaşandı. Galatasaray'ı tekme sille paramparça ettiler.. Enaz iki oyuncu atılmalıydı. Mustafa Çulcu seyretti..

Neden?..

Üç sebeb olabilir:

1- Kötü niyetli idi.

2- Geçen hafta Kutsal İttifak medyasının bir kaşık suda yarattığı fırtınadan gözü fena halde korkmuş, Galatasaray lehine penaltı vermekten, rakibi sahada eksiltmekten ödü patlar olmuştu.

3-Tembihliydi.. Penaltı vermeme ve kırmızı kart çıkarmama konusunda tembihliydi. Ve bu tembihten Giray Bulak ve futbolcularının da haberi vardı ki, bu kadar pervasız ve korkusuz tekme sallayıp, Galatasaray'ı sakatlar ordusuna çevirirken, kart görmeyeceklerinden eminlerdi.

Bu maçı ayni koşullarda Fener oynasa, bugün Mustafa Çulcu diye bir hakem yoktu.

Galatasaray'ı yazanlardan çıt yok baktım.. Bu medya Çulcu'yu bugün haftanın hakemi de ilan eder.

Erman Hocam, Maraton'da nerdeyse "İyi"ye getirmiş, Çulcu'yu. Geçen hafta Aktüel'de Galatasaray'ı sevmediğini itiraf etmişti zaten.

Ama dün sabah, Serdar Tatlı'yı övmesine bayıldım. Gördüğünü çalarmış.. Tatlı'nın da, Erman Hocam'ın da gözlüğe ihtiyacı var, demek..

Sevgili Erman,

Kale Arkası programını ekrandan kaldırmayı kim başardı bilmem.. Ama bu hafta bir özel "Kale Arkası" yapalım mı?.. Ama bu defa karanlık odaya ben gireceğim, pozisyonları ben seçeceğim..

Bakalım ne çıkacak ortaya?..

Hadi, Hodri meydan!..

BİZİM DUVAR
Artık biraz da ekonomiyle ilgilensek ve "satamayanistler"i konuşsak ne güzel olacak... Hakan&Utku

SEVDİĞİM LAFLAR
Unutup gülmek, hatırlayıp üzülmekten çok daha iyidir. Christina Rosetti

TEBESSÜM
Kolejdeki resim dersinde öğretmen öğrencilerine "Çıplak bir erkek" çizmelerini söylemiş.. Öğrenciler çizimle uğraşır, öğretmen sıraların arasında dolaşırken, sınıfın seksi sarışının erkeğin organını ereksiyon halinde çizdiğini görmüş..

"Yok.. Yok, normal şekliyle çizmeni istiyorum!" demiş kıza..

"Nasil yani" demiş kız, "Normali nasıl ki..?"



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır