
Apo, Ladin gibidir!
Dönemin ABD Başkanı Clinton, İtalya Başbakanı D'Alema'ya çok gizli mektuplar gönderirken, bir ABD'li diplomat İtalyanlar'a Apo'nun iç yüzünü açıklıyordu
Kasım 1998... Avrupa'nın dört bir yanındaki PKK yandaşları akın akın Roma'ya geliyordu. Celio Askeri hastanesinin bulunduğu meydana doluştular. Öcalan, aslında Palestrina Hastanesi'ndeydi. Yine de Öcalan yandaşları, Apo'nun Celio'da olduğuna inanıyordu. PKK bu meydanda bir Pazar günü, Komünist lider Fausto Bertinotti ve Yeşiller Partisi Genel Sekreteri Luigi Manconi'yi aralarına alarak bir gösteri düzenledi. 10 kadar Türk gazeteci bölgede PKK'lıların saldırısına uğradı.
İKTİDAR APO'DAN YANA
Bu arada Dışişleri Bakanı İsmail Cem Roma'ya gelmiş, kapalı kapılar ardında İtalyan meslektaşı Lamberto Dini'yle ateşli bir tartışma içindeydi. Dini, Cem'e hükümetinin tavrını anlattı. İktidardaki güçlerin Öcalan'a siyasi sığınma verilmesinden yana olduklarını dile getirdi. Sol'un Demokratları Partisi Genel Sekreteri Walter Veltroni, eski Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga, mevcut Cumhurbaşkanı Oscar Luigi Scalfaro da Apo'ya siyasi sığınma verilmesinden yanaydı. Tüm bu gerilimler yaşanırken, Başbakan Massimo D'Alema bir basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısının son dakikasında Başbakan'ın eline ANSA ajansının haberi tutuşturuldu. Haberde "Öcalan, PKK'ya silah bırakın emri verdi" diye yazıyordu. D'Alema, gazetecilerin önünde şov yapmıştı.
Ancak bu, D'Alema'nın Avrupa'da ipinin çekilmesi anlamına geliyordu. Herkes ona sırtını döndü. İngiltere Başbakanı Tony Blair, Roma'ya "Öcalan sizin sorununuz" diye mesaj gönderdi. Alman İçişleri Bakanı Otto Schilly, aşağılayıcı bir ifade ile "Öcalan İtalya'da ise, bu sizin suçunuz" dedi. Ve Amerika... Clinton yönetimi, D'Alema'ya çok sert bir mesaj gönderdi:
Lübnan'da Bekaa vadisinde 20 yıldır barınan Suriye yanlısı gruplara bağlı, Avrupa'nın her yerinde bir terör organı olarak kabul edilen, Ankara'da istikrarsızlık yaratmak için KGB (Rus gizli servisinin eski adı) tarafından yaratılan bir terör hareketinin liderini misafir etmek, NATO'ya bağlı bir ülkenin başbakanı için çok kötü bir başlangıçtır...
Roma'daki ABD Büyükelçiliği'ne yakın bir zamanda atanan büyükelçi Thomas Foglietta, Başkan Bill Clinton'ın yakın arkadaşıydı. Foglietta'nın tavsiyesi üzerine ABD, İtalyan hükümetinde Uluslararası Araştırma Merkezi'nin (Cespi) müdürlüğünü yapan uluslararası politika uzmanı Marta Dassu'yla temasa geçti. Dassu, D'Alema'nın fikrini değiştiren kadın olacaktı. Dassu, D'Alema'ya PKK'nın iç yüzünü anlattı. D'Alema "ilk kez" konu hakkında yavaş yavaş düşünmeye başlıyordu. Ancak Roma, Kasım ayı sonuna gelirken hâlâ Apo hakkında kararlı bir açıklama yapmamıştı. Bunun üzerine ismi açıklanmayan Amerikalı bir diplomat, İtalyanlar'a Öcalan'ın Usame bin Ladin ile aynı tehlikeye sahip olduğunu anlattı...
VE D'ALEMA ÇARK ETTİ
Büyükelçi Foglietta, D'Alema'nın bakanlarıyla yaptığı görüşmelerde "O adam bizim için bir terörist. Siyasi sığınma vermeyi nasıl düşünebilirsiniz?" diye bağırıyordu. D'Alema ve Bill Clinton arasında da gizli mektuplaşmalar yaşanıyordu. D'Alema sonunda pes etti. Geri adım attığının ilk sinyalini Cenevre'deki Sosyalist Enternasyonal'in toplantısında Erdal İnönü ile yaptığı görüşmede verdi: Öcalan'ın bir terörist olduğunu bilmekteyiz... D'Alema 23 Kasım'da Corriere della Sera'ya gönderdiği mektupta siyasi sığınma talebinde Öcalan'ın terör faaliyetlerinin göz önüne alınacağını yazdı. İtalyan basını da "uyanmaya başlamıştı."
Elçinin evindeki poker partisi
Roma-Ankara ilişkilerinin gerildiği bu dönemde İtalya'nın Ankara Büyükelçisi Massimiliano Bandini'nin başkentte birkaç diplomatla arası iyiydi. Bunlardan biri Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Faruk Loğoğlu'ydu (Türkiye'nin bugünkü Washington Büyükelçisi). Her Cumartesi akşamı, bir büyükelçinin rezidansında poker partileri düzenleniyordu. Poker partilerine İtalyan, Yunan, Lübnan büyükelçilerine, Brezilya temsilcisiyle Loğoğlu da katılıyordu. Yeşil masa etrafında, hiçbir diplomat siyaseti ağzına almazdı. Taa ki, "o" Pazartesi sabahına kadar... Poker takımından biri (Loğoğlu) oyun arkadaşı (Bandini) ile çok sert mektup ve resmi protestoları karşılıklı sunmak zorunda kaldı:
* Benim bakanlığım, senin bakanlığını çok sert protesto ediyor: Nota'ya ne yazmamı istersin?..
- Hakaretler dışında ne istiyorsanız onu yazın. Fark etmez...
Nota'yı alan Ankara'daki İtalyan Büyükelçisi durumun vehametini dilinin döndüğünce Roma'daki Dışişleri Bakanlığı'na anlattı. Ancak Roma'da kapı duvardı.
İtalyan bakan, Cem'in sert sözlerine bir şey diyemedi
Tarih 16 Kasım 1998... Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Roma'daydı. Saat 10.00... Bakan Cem, Farnesina'nın (İtalyan Dışişleri Bakanlığı binası) yabancı delegasyonlara ayrılan salonunda uzun yeşil masada çalışma arkadaşları ile birlikte "eski dostu" Lamberto Dini'nin karşısına oturdu. Ancak İtalyan Dışişleri Bakanı Dini'ye hiç de "eski dostu" gibi davranmadı:
* Uluslararası yasalara göre makamlarınız, kriminal bir terörist olan PKK'nın başını ülkeme iade etmek zorundadır. Olayların doğal gelişimi bizim için Öcalan'ın iadesini gerektirir...
Cem çok kararlı görünüyordu. Türk gazetecilere yapılan saldırıyı şiddetle kınayarak açıklamasına devam etti:
* Ben geçmişte gazeteci oldum ve Türk basının başkanlığını yaptım. Roma'da basın mensuplarımız dövüldü ve kendilerine yardım edilmedi. Medya ve televizyonlarınız, şehri işgal eden PKK'lılar tarafından meslektaşlarının dövüldüğü Cumartesi günkü olaylarla ilgilenmeliydi. Televizyonlar niye bu görüntüleri yayınlamadı? Bu çok utanç verici bir şey. İtalyan TV'lerinde bunları görmek isterdik. Ankara'dan bu görüntüleri istedim. Sizin kanallarınıza vereceğiz...
Dini, D'Alema kabinesindeki tek Türk yanlısı bakandı. Meslektaşı ve arkadaşı Cem'i sessizce dinledi.... Bu dönemde Türkiye ve İtalya arasında müthiş bir diplomasi trafiği başladı. Ankara'daki İtalyan Büyükelçisi Massimiliano Bandini ile İtalyan şirketleri Ankara'nın hedefi haline gelmişti. Pirelli bile Öcalan olayı patladıktan sonra 5 lastik satabilmişti!
YARIN:
* Apo'yu İtalya'dan kaçırmak için devreye giren Filistinli kimdi?
* Arafat'ı çok iyi tanıyan bu Filistinli, Apo'ya Avrupa'da hangi ülkeye kaçırmak için söz verdi?
* Arafat, Apo konusunda Clinton'a ne itiraf etmişti?
* D'Alema hükümeti, Apo'yla yapılan görüşmelerde kimi elçi seçti?
Yasemin TAŞKIN
|