Kuru kaldım öldüm, sabunuma çatladım..
Yukarıdaki başlık, medyamızın can kurtarma simidi olan "Şok!" sözcüğünün açılmış halidir.. Haberi veren açısından çaresizliği ve aczi temsil eder.. Okur başka sebeplerden şokta olduğu için bu sözcüğün onlara bir faydası yoktur.. Yan etkisi ise bana..
Bazen kendi kendime düşünüp taşınıyorum.. "Yaratıcılıkta; ortalama üçyüz kelimeyle konuşan ahalimiz mi ileri.. Yoksa sabah akşam verdiği akıllarla hükümetimizi şakalok yapan medyamızın leşkerleri mi?" diye..
Şair Özdemir Asaf'ın hayalindeki kirlenme yarışında birinciliği beyaza vermesi gibi ben de yaratıcılıkta ahalimizi tek geçiyorum..
***
İki gün önce uyandığımda cep telefonuma baktım..
Merakım arayan var mı yok mu değil.. Bakalım beni uyandırmak için kaç kez aramışlar, onu öğreniyorum..
Ekranda "39 cevapsız arama.." yazıyorsa, saate bakmadan vakti hesaplayabiliyorum.. Demek ki öğleden sonra üç filan..
Yirmi küsür cevapsız aramanın zaman dilimi içindeki karşılığı da öğleden sonra iki sularıdır..
Pendikli dadaşlar..
O gün telefona baktım, mesaj işareti gördüm.. Okumak için açtığımda şu cümleyle karşılaştım:
- "Pendikli dadaşlardan sevgiler.."
Gel çöz şifreyi.. Pendik ile dadaşların ne ilişkisi var? Varsa bana sevgi yollamak niye.. Çıkamadım işin içinden..
Meğer Gassaray'ımızı (_) Erzurum'da güzelleştirmişler.. Mesaj da Fenerliler'den geliyor.. Biz onların başına Pendik vak'asını kakıp durduk ya! Onlar da misilleme yapıyorlar..
(_): (Galatasaray sözcüğü böyle yazılır ama Batı dillerinde olduğu gibi "Gassaray" okunur.. Avrupa takımı olmanın bir başka ayrıcalığı işte..)
- "Pendikli dadaşlar.." sataşması çok şık ve yaratıcı.. Mesajı gönderen Alpaslan kardeşimi kutluyorum.. Bunu haketmiştik..
Fenerlilerin bu yaratıcılığı "Acı insanı filozof yapar.." diyenlerin tezini doğruluyor.. Bizim Fotomaç'ın mizah eki Yırtık Krampon var.. Gassaray'ın haliyle orada da çok güzel kafa bulmuşlar..
Roma galibiyeti uzatma dakikalarında kaçtı hani.. Erzurum'dan da uzatmada yediler golü.. Karikatürün Fenerli tipi iki olayın sentezini yapıyor:
- "Bunların zekası ancak 90 dakikalık.." diyerek.. "Maç uzadı mı zekaları bittiğinden balığa dönerler.." ayrıntısı da olayın tuzu biberi.. Sataşma bu kadar yaratıcı oldu mu batmıyor insana.. Hoşuna bile gidiyor..
Şoklanmasa kokar..
Ertesi gün "Bakalım Erzurum'da başımıza neler gelmiş.." diye gazetelere sarıldık.. On yazıdan dokuzunda "Şok!" lafı vardı.. Bu da bizim medyanın yaratıcılığı işte..
Okuyucu bilsin ki bir haber başlığında "Şok!" sözcüğü geçiyorsa o haberin içi boştur..
Bu lafı alınmasınlar ama Hürriyet refikimizin editörleri bela etti medyanın başına.. İki üç başlıktan bir tanesi şoklanmasa sanki kokacak.. Bizimkiler de onlardan göre göre dillerine yapıştırdılar..
Şimdi bütün medya leşkerleri, sıkıştıkça kendilerini bu sözcükle ifade ediyor okuyucu da ikrah getiriyor..
Büyüklerimiz arasında niza çıkar, hükümet şoklanır.. Bir futbolcu sakatlanır, takım şoklanır.. İki şarkıcı kavga eder, sahne şoklanır.. Dolar elli lira fırlar, piyasa şoklanır..
Bunlara göre bizim toplum sürekli şokta.. Zombiler gibi irade dışı yaşıyor.. Zaten Çalışma Bakanı Okuyan da doğruluyor.. SSK'dan yıllardır haksız para alan 89 bin kişinin maaşını kesmişler, çıt çıkmamış..
Demek ki sahte emekliler de şokta!
***
Gazeteye başlık atmak ince zeka ister.. Süzülmüşlük ister.. Herkes atamaz.. Herkese attırmaya kalkışırsan üç başlıktan biri şoklanır..
Şimdi emekliliğin keyfini çıkaran bir ağabeyimiz vardı.. Bir polisiye habere başlık atmış, attığı başlık da patronun dikkatini çekmiş..
Patron da Haldun Simavi.. Beraber çalışanlar bilir, kendisi tek başına bir vak'a.. Geldi toplantıya.. Oturdu.. Herkes gergin.. Bakalım fırçaya nereden başlayacak, gerginliği..
Elindeki gazeteyi açtı.. Aradığı haberi buldu.. Masaya gösterdikten sonra sordu.. "Yavrum bu başlığı kim attı?"
Patronun terminolojisinde "yavrum" sözcüğü cümleye başlarken kullanılan kendine özgü bir sıfat.. Onun için herkes yavrusu.. 20 yaşındaki muhabire de gazetenin kendisiyle yaşıt genel müdürüne de yavrum diye hitap eder..
Masada çıt yok.. Patron üsteledi.. "Yavrum bu başlığı biriniz attı, kimse söylesin.."
- "Ben attım efendim.." diyebilmek mangal gibi yürek istiyor.. O tarihlerde de böyle bir yürek sadece Karamurat'ı oynayan Cüneyt Arkın'da var.. Bizde yok..
***
Patron dayattıkça bizim suskunluğumuz da paniğimiz de büyüyor.. Bereket toplantı masasında yarattığı tedhiş havasını kendi de farkedip ortamı yumuşatma ihtiyacı duydu..
Biz de bu sayede haber başlığını atanı niye aradığını öğrendik.. Başlık aynen şöyleydi:
- "Otomobilin bagajından bir kamyon dolusu kaçak eşya çıktı.."
Sonunda "Korkacak birşey yoktu.." mealinde konuşan patron "Yahu çocuklar çok neşeli bir başlık.. Atana aferin.." dedi de biz de rahatlayıp gülüşürken, kendisine yılışma fırsatı bulduk..
O tarihi başlığı atan Çetin Mete ağabeyimizin basın literatürüne giren benzer icraatları vardır..
Ama say, deseniz bir çırpıda hepsini birden sayamam.. Lakin aklımdan çıkmayan şıklıktaki başlıklarından biri de şuydu..
- "Halk plajlara hücum etti, vatandaş denize giremedi.."
Yaz sıcağı haberi yapılır hani.. Kireçburnu'ndan denize girenler, sahil yolunu plaja çevirenler filan.. Böyle bir beylik fotoğrafın altına atılmış başlık bu..
Şimdiki medya leşkerleri ellerindeki sayfaya benzer bir fotoğraf koydular mı altına "Sıcaktan şok olanlar.." lafını dayayıp giderler..
Gördüğünüz gibi medyanın yaratıcılığı öldü, hatırası ile avunuyoruz..
Şimdi kendime yeni bir iş çıkardım.. Büyük gazetelerin sayfalarını tarayıp içinde "şok" sözü geçen başlıkların çetelesini tutuyorum.. Yıl sonunda en çok kullanana ödül verebilmek için..
Adı da "Basında Şok Ödülü" olacak..
|