MHP'li eski Bakan Koray Aydın için Meclis soruşturması açılmasının anlamı ne?

Tek cümleyle yanıt..

Meclis'in iradesi koalisyonun uyumunu dinlemedi..

Meclis'in iradesi lider baskısını kırdı..

Biraz başa dönelim..

DGM soruşturması bir yana.. İddianame bir yana..

Koray Aydın'ın kurduğu şirket, Bayındırlık Bakanlığı'ndan iş alan müteahhitlere malzeme sattı mı, satmadı mı?

Bakan Aydın'ın şirketi yedi trilyon ciro yaptı mı, yapmadı mı?

Bakan kârdan pay aldı mı, almadı mı?

Bu sorulara yanıt yok..

Peki, bunun adı siyaseti ticari çıkar uğruna kullanmak değil mi?..

Bunlar iddia değil.. Gerçek..

Koray Aydın da doğruladı..

Sonra ne oldu..

Aydın, bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa etti..

Ama MHP bunu anlamsız bir şekilde onur meselesi yaptı..

Kurban vermem dedi..

İade-i itibar diyerek Aydın'a Grup Başkanvekilliği verdi..

Neden.. İddianamede adı yok..

Peki, ticari ilişkisi?.

Gelelim istifaya..

Bakan Aydın diyor ki.. Gelenek olsun diye istifa ettim..

Hayır.. İstifa biraz danışıklı dövüştü.. Meclis Başkanı İzgi istifayı sümenaltı etti.. İki ay Genel Kurul'a indirmedi..

Konu gündemden düşünce de MHP, ANAP ve DSP'yi ikna ederek istifayı reddettirdi..

Meclis istifayı kabul etmeyerek bir bakanın, bakanlığını ticari ilişkilerde kullanmasını bir anlamda 'meşru' hale getirdi..

Yani, yapılan 'meşru'dur, istifaya gerek yok dedi..

Peki bunu kendi iradesiyle mi söyledi.. Hayır.. Liderlerin baskısıyla.. Aman koalisyon bozulur korkusuyla..

Gerçek irade gizli oylamada ortaya çıktı..

Meclis'in iradesi siyasi hesapları yendi..

Siyasetin tabanındaki bataklık
Bir ülkede sivil toplum örgütleri ne kadar güçlüyse o ülkenin demokrasisi de o kadar sağlamdır..

Alttan gelen talebi.. Çeşitli grupların istek ve beklentilerini siyasi sürece iletecek.. Siyaseti yönlendirecek temel kurumların başında sivil toplum örgütleri gelmez mi?

Gelir..

Gelir ama, biz tam tersini düşünüyoruz.. Sivil toplum örgütleri, siyaseti işgal edecek diye korkuyoruz.. Siyaseti besleyecek en önemli odağı, siyasi baskı grubunu siyasetten uzak tutmaya çalışıyoruz..

Ne büyük çelişki değil mi?

Aslında değil.. Çünkü bizde gerçek anlamda sivil toplum örgütü yok.. Gerçek anlamda baskı grubu yok..

Tabela olarak var.. Bina olarak var.. Büro olarak var..

Bütün bunlar var ama, demokrasi yok..

Pardon.. Ahbap - çavuş demokrasisi var.. Hısım - akraba demokrasisi var..

Yani, ağalık düzeni var.. Başkan ve adamları..

Partiler gibi onların da tabanı yok.. Üyeleri var.. Aidat topluyorlar.. Ama güçleri yok.. Üyelerinin üzerinde bile etkileri yok..

Biz de oturmuş.. Bu örgütler siyasete nasıl katkı yapar diye tartışıyoruz.. Bu ne büyük çelişki... Bu ne büyük açmaz değil mi?.

Siyasetten şunu anlıyorlar:

Nereye, hangi adamımızı sokarız.. Nasıl çıkar sağlarız..

Anlayacağınız, siyasetin tabanı bataklık..

Önce bunu kurutmalıyız..

Yoksa korkarım bütün çabalar yine hüsranla noktalanacak..