Ölü ordunun generali

General Süheyla Sedik... Bir zamanlar Afgan Ordusu'nun tek kadın generaliydi. Taliban döneminde burka giymemek için direndi. Sedik, halen askeri hastanenin başhekimi
Süheyla Sedik, sadece Kabil'in değil tüm Afganistan'ın en ünlü ve en cesur kadını. Kabil'de herkes onu "General Süheyla" olarak biliyor. Gerçekten de general. Komünist yönetimler döneminde Afgan Ordusu'nun tek kadın generaliydi. Sonra Sovyetler'i kovan Mücahitler geldi ve General Süheyla onların döneminde de ayakta kalmayı başardı. Hatta ikinci yıldızını Ahmet Şah Mesud taktı ve Süheyla'yı askeri hastanenin komutanı yaptı.

Daha sonra 1996'da Taliban iktidarı başladı. Mollalar Süheyla'yı 8 ay ev hapsinde tuttuktan sonra askeri hastane ile kadınlara özel tıp fakültesini tekrar açıp yönetmesini kabul ettiler.

ERKEKLERİ SEVMİYORUM
Hepsi bu kadar değil; General Süheyla ve kızkardeşi 5 yıllık Taliban dönemi boyunca burka giymeyen tek Kabilli kadınlar oldu. "Bir tek gün, bir tek saniye bile burka giymedim. Asla!" diyor. "O günlerde çok cesur davrandığımızı düşünüyorum" diye mırıldanıyor hıçkırıklar arasında. 7 ay önce kız kardeşi öldü, General Süheyla o günden beri Kabil'deki evinde hüzünlü bir hayat sürüyor. Hiç evlenmedi. "Erkekleri sevmiyorum" diyor, "Üzerimde otorite kurulmasından hoşlanmam."

Kuzey İttifakı'nın Kabil'e girişinden sonra General Süheyla üniformasını gardıroptan çıkardı. Şimdi her sabah general üniformasını giyip askeri hastanedeki görevine gidiyor. O artık olmayan bir ordunun generali. Ama gururla "Ben Afgan Ordusu'nun generaliyim" diyor.

Her Cuma sevgili kız kardeşinin mezarına gidip saatlerce kalıyor, anılarını tazeliyor. İki hıçkırık arasında iç çekerek ekliyor: "İçimde tek bir duygu kaldı; Afganistan'a bir gün barış geleceği umudu. Barışı o kadar özledik ki..."

Şah Mesud'un yeri ayrı
KandaharlI devrik kral Zahir Şah'la aynı kabileden gelen bir ailenin kızı olarak Kabil'de doğan Süheyla Sedik iki lidere sempati duyuyor: Kral Zahir Şah ve "Ulusal kahraman" dediği komutan Şah Mesud. Burkasız kadın, hayatının en güzel anlarını anlatırken iç çekiyor: "Diplomayı alıp Kral'a takdim edildiğim an büyük bir mutluluk duymuştum. Bir de iç savaş sırasında gece-gündüz yaralıları tedavi ederken. Bazen günde 100 hastayı ameliyat ediyorduk... İnsan bir işe yaradığını ameliyat odasında hissediyor. Hayat kurtarıyorsunuz..."