Meclis, önceki gün "gizli oturum" yaparak Kıbrıs'ı konuştu.. Niye gizli? Niye halkın önünde açık seçik değil? Halktan bir şeyleri saklamak istediğiniz için mi oturumu gizli yaptınız?
Dünkü gazetelerde, Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu ismi Günter Verheugen ile, bizim Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in beyanatları vardı. Özeti şu:
Verheugen: Rum yönetiminin AB'ye girmesinden sonra, Türkiye'nin KKTC ile entegrasyona gitmesi halinde büyük sorunlar yaşanır.. Türkiye, Avrupa perspektifinin uzun süre için yok olmasının bedelini ödemeye hazırsa, o zaman ben bile yardım edemem. Ama ben Türkiye'nin yeterince aklı başında olduğunu sanıyorum..
Cem: Kıbrıs ulusal sorunumuzdur. AB'ye girmek için Kıbrıs peşkeş çekilemez. Rum kesimi AB'ye girerse, Türkiye'nin ilhak dahil kullanacağı kozları vardır.. Türkiye, alacağı karar ve takınacağı tavrın bedelini ödemeye de hazırdır..
Cem'in bu sözleri, Ankara'nın, Türkiye'yi AB hedeflerinden uzaklaştıracak kararlar vermenin eşiğinde olduğunu gösteriyor ne yazık ki.. Çoluk çocuğumuzun da, torunlarımızın da geleceğini karartacak kararlar..
Oysa Ankara bunun tam tersini yapmalıydı.. Vizyon sahibi siyasetçiler gibi davranıp, sorunun çözümü için yaratıcı fikirlerle ortaya çıkacağına, neredeyse 70 milyon insanımızın geleceğini karartma peşinde..
Bu kafalar hemen işi "Kıbrıs'ı peşkeş çekmeyiz" noktasına getiriyorlar.. Kendileri gibi düşünmeyenlere, utanıp sıkılmadan "hain" damgası vurmaya kalkışıyorlar.. Sizin anlayacağınız, her zamanki gibi, "ucuz politika" yapıyorlar.. Çünkü kimse Kıbrıs'ın peşkeş çekilmesini savunmuyor..
Bugün seçime girse barajı aşma şansı bulunmayan hükümet, 70 milyon Türk insanının ve de onların bütün gelecek kuşaklarının kaderi ile oynama hakkını nereden buluyor? Size böyle bir yetki veren yok ki..
3'üncü Dünyacılık oynama yetkisini size kimse vermiyor.. Türkiye'nin AB defterinin kapanması, egolarınızın tatmini dışında, sizlere ne kazandıracak? Bunu da merak ediyoruz..
Paçanız sıkıyorsa, gidip KKTC'de bir kamuoyu araştırması yapın.. Bakın ne sonuç alacaksınız? Hadi gelin Türkiye'de yapın bakalım böyle bir kamuoyu yoklamasını.. Çıkın halkın karşısına "Kıbrıs için Avrupa Birliği defterini kapatalım mı?" diye bir sorun.. Sorun da cevabınızı alın..
Bakın Denktaş ne diyor: "Bunca yıl sonra, hiçbir başarı kazanamadan ömrümü tüketmenin pişmanlığını yaşıyorum.." Günaydın sayın Denktaş.. Başarı kazanmak için öncelikli şart, "niyet etmektir.." Sizin niyetiniz olsaydı başarıyı çoktan kazanırdınız..
Elinize bu fırsat hiç mi geçmedi sayın Denktaş? Geçti tabii.. Ankara'dan kaynaklanan yanlışların da etkisi ile o fırsatları kaçırdınız..
Şimdi hızla öyle bir noktaya geliyor ki iş, siz de şaşkınsınız, Ankara'daki hükümet fertleri de..
Sayın Denktaş, 9 gün sonra Klerides ile konuşacaksınız.. Aman ha, "sakın hastalanmayın".. Hastalanmaya kalkışmayın.. Bu konuda bazı KKTC vatandaşları ile iddiaya girdim. Onlar görüşme öncesi hastalanacağınızı söyledi, ben karşı çıktım.. Bunca yılın dostluğu, 30 yıl hatırına, lütfen beni mahçup etmeyin.. Bunu sizden şahsen rica ediyorum..