Film deyince CNBC-E geliyor aklıma.. Televizyonda bir maç izliyorum.. Bir haber, bir de film zaten.. Vakit bulursam, belgesel kanallar.. Hepsi o..

CNBC-E tam benim kafama göre filmler seçiyor.. Cumartesi sabahları müzikaller.. Pazar sabahları westernlerle, gençliğimi yeniden yaşatan bir nostalji getiriyorlar bana.. Pazar akşamları, maç için zaten evdeyim, maç bitince, en yeni filmlerden oluşan bir gala gecesi var sanki..

Cennete Dönüş diye bir film izledim geçen Pazar gecesi.. Return to Paradise.. Çarpıldım..

Öyle çok ünlü oyuncuları falan yok.. Benim tanıdığım Gladyatör'deki imparator, Jaquin Phoenix var.. Lezbiyen ilişkileri ile ün yaptıktan sonra, erkeklere dönen Anne Heche var, o kadar.. Asıl iki baş oyuncu ilk defa gördüğüm gençler..

Üç Amerikalı genç arkadaş, Malezya'ya, cennete gidiyorlar.. Bol ve ucuz esrar içmek için.. Kafalarınca tatil yapıyorlar. Dönme zamanı gelince, üçüncü, bizim imparator, doğacı bir genç o "Ben biraz daha kalıyorum" diyor.. Nesli tükenmekte olan bir maymun cinsi var, onları kurtarma çabalarına gönüllü katılmak için.. Kiraladıkları evin önünde vedalaşırken, ucuz olduğu için bol bol aldıkları ve içemedikleri geri kalan esrarlara bakıp "Niye bu kadar çok almışız" diye kendi kendilerine de gülüyorlar..

İki sene sonra, New York'a atlıyor film.. Birinci arkadaş limuzin şöförü olmuş.. Bir genç kadın biniyor arabasına.. "Ben Malezya'da kalan üçüncünün arkadaşıyım" diye..

Onlar ayrıldıktan bir gün sonra, polis eve baskın yapıyor.. 104 gram esrar buluyor.. Evinizde, üzerinizde 100 gramdan fazla esrarla yakalandınız mı, Malezya yasalarına göre otomatik satıcı durumuna giriyorsunuz. Satıcı olmanın cezası idam..

Avukat diyor ki..

"Eğer Malezya'ya döner, 'Bu esrarlar sadece onun değildi. Beraber aldık, bir kısmı benimdi' dersen, o zaman 104 gramın altına inilecek ve arkadaşın idamdan kurtulacak.. İkiniz de altışar yıl yatacaksınız.. Eğer ikinciyi de bulabilir ve ikna edebilirsem, yargıcın karşısına üç kişi çıkarsanız, herbiriniz üçer yıl yatacaksınız.."

Malezya.. hani bizim Midnight Express var ya.. Cezaevleri ondan beter.. Günde bir öğün yemek, ne kadar yemekse.. Buz gibi gecede çıplak yatak.. Açlıktan ölmez, soğuktan donmaz, üç yılda insanlıktan çıkmazsanız dönme şansınız var..

"Bana ne" der, omuz silkerseniz, arkadaşınız, hep birlikte aldığınız, hep birlikte çektiğiniz esrarlar yüzünden 8 gün sonra idam edilecek.. Siz mutlu yaşamınıza devam edeceksiniz.. (Edebilecek misiniz?..)

Filmi bırakın ve şimdi iyi düşünün.. Siz olsaydınız ne yapardınız?..

Hemen ve ucuz kahramanlık yapmayın sakın.. Dünyanın en kolay işidir bu.. Gerçekten kendinizi ikinci ve üçüncünün yerine koyun.. Kendinize iyi kötü bir hayat kurmuş yaşarken, geçmişten biri çıkıp geliyor ve sizi sonu asla belli olmayan bir işkenceye, belki de ölüme davet ediyor, arkadaşınızın hayatını kurtarmanız için..

Ne yapardınız?..

Bana sorarsanız, hemen karar vermeyin.. Film 30 kasım gecesi 24.00'te tekrar edilecek.. Bir de siz seyredin.. Malezya'daki hukuk ve hapishane koşullarına bir de siz bakın.. Ondan sonra yanıtı, kendinize, sadece kendinize verin bakalım..

Filmin müthiş sürpriz, müthiş çarpıcı bir de finali var..

Hakan&Utku'dan Tatil Keyfi

Kalmasın Guinness yolcuları
Sahasında arka arkaya 24 lig maçını kazanan Fenerbahçe Kadıköy'de 2 lig maçını daha galip bitirip Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye hazırlanıyor. Aslında ülkemizde bu kitaba girmeyi hak eden başkaları da var. İşte diğer Guinness yolcuları ve rekorları;

REHA MUHTAR-Yetişkin, sağlıklı bir sığırı 4 soruda yere yıkma rekoru.

TANSU ÇİLLERĞ1 cümle içinde en çok pot kırma rekoru.

DENİZ BAYKAL-Baraj altında en çok kalma rekoru.

HINCAL ULUÇĞKahkaha atarak cam sürahi parçalama rekoru.

FATİH TERİMĞİtalya'da 1 sene içinde 2 kere tahta geçip 2 kere tahttan indirilen tek imparator olma rekoru. Ayrıca, sadece mimiklerini kullanarak bir maçı başından sonuna anlatabilme rekoru.( Uzatma ve penaltılar dahil )

BEYAZĞÇağla'dan ayrılabilme rekoru.

VJ'LERĞ10 dakikada 20 kere "evet"le başlayan cümle kurabilme rekoru.

HÜLYA AVŞARĞBir koltuğa bostan tarlası sığdırma rekoru.

BANU ALKANĞŞarkı söyleyerek bir göl dolusu kurbağı kaçırma rekoru.

MAİL BÜYÜKERMANĞKonusu ne olursa olsun her soruya mankenlerden bahsederek cevap verebilme rekoru.

AJDA PEKKANĞHiçbir vesikalık fotoğrafı birbirine benzemeyen kadın rekoru.

MUSTAFA TOPALOĞLUĞUzaya çıkmamış tek uzaylı rekoru.

OKAN BAYÜLGENĞ2 saatlik bir canlı yayında en çok insan aşağılama rekoru.

ORHAN PAMUKĞEn çok sattığı halde en az okunan yazar olma rekoru..

ERKAN MUMCU-En hızlı çıkış, en hızlı fırça yeme ve en hızlı özür dileme rekoru.

MUSTAFA DENİZLİĞBir sonraki sezonun Avrupa maçları için bu sezon 6 Şampiyonlar ligi maçında takımı saklama rekoru.

AHMET ÇAKARĞTelegol programının 1 dakikasının bile olaysız ve gerilimsiz geçmemesini sağlama rekoru.

DEMİREL-40 yıl ülke yönetip hiçbir terslikten sorumlu bulunmadığını ve, ülke için hala umut olduğunu iddia edebilme rekoru.

BÜLENT ECEVİTĞEn heyecan veren Başbakan olma rekoru. (Her an düşecekmiş izlenimi verip milletin yüreğini ağzına getirerek) İlaveten, en çok sindirememe rekoru.

hakanutku@hotmail.com

Efsane döndü!..
Birgün vakit bulursam roman yazacağım.. Gerçekten yaşamdan alınmış romanlar.. Yazacaklarımdan biri de Urcan'dır..

Tırnakları ile kazıyarak başarı.. Fedakarlık, vefa, ihanet.. Dünyanın bir başka ucunda hayata başlayış.. Sonra dönüş.. Ve bir daha başlangıç..

Olimpiyat için gittiğimiz Sydney'de, Manly'de bizi, Kenan Onuk, Nuyan Yiğit ve beni ağırlarken, bir yandan orada bulduğu cenneti anlatıyor, ama bir yandan da buram buram memleket özlemini dile getiriyordu.. Sonunda döndü..

Bir zamanlar ne ünlüydü Façyo.. Ama tükenmişti.. Onu almış.. Sarıyer'in ünlü, efsanevi, kralları, dünyanın en ünlülerini (Hepsinin resimleri duvarlarda asılı hala..) ağırlamış Urcan'ı Tarabya'ya taşıdı..

Lezzet ayni lezzet.. Servis ayni servis..

Bir levrek buğulama koydu, önümüze.. Gene Kenan, Nuyan Ağabey, ben.. Böyle bir lezzet olmaz.. Böyle buğulama olmaz.. Sosu devlet sırrı.. Ama o sosun içine ekmek dilimini yatırıp şamandıra yapmak bir başka şey..

Ada'daki dünya güzeli Bir Tat, bu ülkede devletin ve hukukun olmadığını kanıtlarcasına kapanırken, Urcan'a kavuşmak birazcık teselli oldu benim için..

Ben balığı, sadece en iyisi olursa yiyebiliyorum çünkü.. Yoksa "Sevmem" der geçerim..

Bir Pazar öğlesi.. Ya da Allah kabul etsin, oruç varsa, akşamüzeri, ailecek, ya da eş dost Tarabya'ya sürün arabanızı.. Beni dinlerseniz eğer, Urcan zarar edecek ama, masaya öncelik, antre, giriş diye hiçbirşey koydurmadan tüm iştahınızı levrek buğulamaya saklayın.. Üzerine de o Urcan'a has, balıküstü tatlılarından biri..

"Hayata geri döndüm" diyor Urcan.. İstanbul'a dönmek, hayata dönmek doğru..

"Efsane geri döndü" diyoruz biz.. Hem de sahici efsane..

(0212 262 00 24)

Pazar Neşesi
Bu hafta Pazar neşemiz, Vedat'dan.. Soyadını yazmamış, ne yapalım..

İki sevgili o eski, küçük, kaplumbağa Volkswagen ile gezmeye çıkmışlar.. Sessiz doğa, baharın sıcak ve cömert güneşi ikisinin de kanını ateşleyince minik arabayı kenara çekip sevişmek istemişler.. Kız daracık arabadan fırlamış, çimlere uzanmış, eteklerini beline kadar çekmiş.. Beklemiş.. Beklemiş.. Gelen giden yok. "Tatlım!" diye bağırmış "O arabadan biraz daha çıkmazsan, tüm cinsel arzumu yitireceğim.."

"Bir tanem!" demiş oğlan, "Eğer ben cinsel arzumu kaybetmezsem bu Volkswagenden çıkamayacağım!"

Nereye Mayruk!..
Yıldırım Mayruk bu ülkenin önde gelen terzilerindendi.. Terzi lafından kimse alınmasın.. Kuaför deyince iyi, berber deyince kötü olunmuyor.. Yabancı sözcüklere asalet verip, Türkçemizi aşağılamayalım.. Modacıydı mı bilmem.. Moda yaratan modacıdır. Modayı alıp getiren değil.. Mayruk'un hangi sınıftan olduğunu bilecek kadar araştırma yapmadım.. Bildiğim, çok harika defileler yapardı. Tıpkı Vakko gibi, Türk mankenlerini ıskalayıp, sıradan yabancı mankenler getirmelerine kızmakla beraber..

Son zamanlarda Mayruk sadece podyuma çıplak bir manken çıkarınca haber olmaya başlamıştı.. Bu yıl onu da yapamadı.. Şimdi genç bir meslekdaşına saldırarak magazin medyasında yer alma çabasında..

Mayruk'un hedefi Cengiz Abazoğlu.. Ben kendi mesleğindeki gençlerin yolunu kesmeye çalışanlara kızdığım kadar kimseye kızmam..

Bu ülke daha yüz Mayruk kaldırır.. Sahiplenip, desteklesen de hep büyük kalsan olmaz mı?. Hayır.. Bir de kapris, tehdit.. "Onun defilesine çıkarsan benimkine çıkamazsın.."

Yakışıyor mu, Allahaşkına..

Ben yıllardır Mayruk defilelerine gitmiyorum.. Bu yıl Abazoğlu'na da gidemedim, ama medya her iki defileden de yığınla fotoğraf yayınladı.. Bana sorarsanız, Abazoğlu fark atmış.. Estetik, güzellik, zarafet ve dişilikte, Mayruk'a..

Bu işleri yakından izlediğim bir hanım arkadaşım var. Adını yazarsam, düşman kazanır, "Ne oldu Mayruk'a" dedim.. "Makası ve yönetimi Barbaros Şansal'ın eline vereli böyle oldu" dedi.. "Ne bu çizgiler, ne bu tarz, Mayruk değil.. Ne de bu anlamsız kavga.."

SEVDİĞİM LAFLAR
Sohbet diye bir şey yoktur. Bu bir hayaldir. Sadece kesintiye uğrayan monologlar vardır.

Dame Rebecca West (1892-1983)

EĞER
..tarihin en önemli icadını size sorsalar, ne derdiniz?.

..bugüne kadarki en güzel öpüşmenizi sorsalar, hangisini, nasıl anlatırdınız?.

..tarihteki kişilerden birinin ruhunun sizin evinize hayalet olarak yerleşmesi mümkün olsa, kimi seçerdiniz?.