kapat
25.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
"Kadınlar ne bekler"

Okuma yazmayı öğrendiğim günden beri; dergilerde, gazetelerde ve özellikle ilavelerinde en sık rastladığım başlık, "Kadınlar erkeklerden ne bekler" ya da "Erkekler kadınlardan ne bekler" türü başlıklar sanırım...

Bu tür başlıkları o kadar çok görüyorum ki, artık ciddi ciddi, kadınların ve erkeklerin karşı cinsten beklediklerinin büyük ölçüde bu yazılar tarafından belirlendiğini düşünmeye başladım.

Yani bana öyle geliyor ki, bu "kılavuzlar" insanların karşı cinsi daha iyi anlamalarına kılavuzluk etmekten ziyade; kendileri için model oluşturmalarına yarıyor. Kadın ya da erkek, kendisini; kendisinden ne beklendiğine bakarak yeniden biçimlendirmeye çalışıyor.

Kılavuzlar "Kadın ilgi ister" deyip durdukça; kadınlar gitgide doymak bilmeyen ilgi oburları haline geliyorlar. "Kadın arzulanmaktan hoşlanır" lafı ne kadar çok tekrar edilirse, bunu okuyan kadınların libidosu da daha edilgen ve "dışa bağımlı" hale geliyor.

Bu "Kullanma Kılavuzları"nı, kadınları ve erkekleri avucunun içi gibi bilen insanlar yazıyor herhalde. İyi de; kadınların ve erkeklerin beklentilerini bu kadar iyi bilen bunca insan olduğu ve bu insanlar kırk yıldır akıl verip durdukları halde; neden hâlâ kadın ve erkek birbirleri için birer sır küpü? Neden cinsler arası ilişkiler bu kadar kötü gidiyor? Neden insanlar savaşlardan çektikleri acının çok fazlasını ikili ilişkilerdeki hezimetlerden çekiyor?

***
Aslında ben, dünyanın kadınlar ve erkekler diye ikiye ayrıldığını düşünenlerden değilim. Ama yine de kabul ediyorum ki, cinsiyete göre bölünme ciddi bir bölünme; kadın ya da erkek olmak, ciddi farklılıklar yaratıyor ve bu yüzden de iki cins birbirlerini anlamakta gerçek zorluklar çekiyorlar.

Bu anlamda, "erkekler kadınlardan ne bekler" ya da "kadınlar ne tür erkek ister" türü el kitapları bir ihtiyaçtan doğuyor. Ama bu ihtiyacı gideremedikleri gibi, belki de karşı cinsi daha da esrarengiz hale getirip iki cinsin de iyice gözünün korkmasına yol açıyorlar. Bir çeşit, "bu kadar garip bir yaratığı asla anlayamam" duygusu...

Bu çözümsüzlük tablosu içinde, karşı cinsin isteklerine göre davranmak için yanıp tutuşan kadınlara ve erkeklere söylenebilecek en mantıklı öğüt bence şu olabilir: Kendinizi başkasının sizden ne beklediğine göre biçimlendirmeye çalıştığınız sürece kaybetmeye mahkumsunuz. "O benden ne bekliyor" diye düşünmeyi bir yana bırakıp sizin kendinizden ve hayattan ne istediğinizi bulmaya girişmedikçe, ortaya çıkan kişi, ne sizi ne de başkalarını memnun edecektir.

Gerçi diyeceksiniz ki, bir bireyin, tek başına "ne istediği" diye bir şey olabilir mi? Nasıl biri olmak istediğimizle ilgili biriktirdiğimiz her şey sonuç olarak bize etrafımız, çevremizdeki öteki insanlar tarafından empoze edilen şablonlar değil midir?

Ama yine de bir fark var. Bireysel hayat yalnızca karşı cinsle ilişkiler alanından çok daha geniş, çok daha sürprizlerle dolu ve çok daha problemli olduğu için, dayatılan şablonu üstümüze giymek o kadar da kolay değildir. İstesek de istemesek de o şablonu kendimizce revize edip benlik dediğimiz şeyi farklılaştırabiliriz. Ve işte bu farklılaşmış benlik karşı cinsten ne beklediği konusunda da, kendine özgü bir "el kitabı" oluşturur.

Besbelli ki, yaşamın hoyratlaştırdığı bir kadın, cinsel el kitaplarının öngördüğü "kedi kadın" modeline uymakta epey zorlanacaktır.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır