|
|
Vekil sayısı
Cumhurbaşkanı Sezer, milletvekili sayısının çok olduğunu, 300 vekilin yeterli olduğunu söyledi. Meclis'ten kendisine sert cevaplar geldi ve tartışma ortada kaldı. Cumhurbaşkanı, önerisinin kaynağını açmadığı için 300 sayısını nasıl bulduğu da anlaşılamadı.
Batı'da demokratik sistemle yönetilen ülkelerdeki parlamentoların yapısına bakıldığı zaman, oldukça farklı örnekler görülüyor. Parlamentoların üye sayılarının belirlenmesinde sadece nüfusa dayanılmıyor. Seçim sistemleri, seçim bölgeleri arasında denge kurulmaya çalışılması nedeniyle de ortaya çok farklı rakamlar çıkıyor.
Almanya'da millet meclisi 669 üyeden oluşuyor. Fransa'da ise 577 üyeli meclis ve ayrıca 321 üyeli senato bulunuyor. İtalya'da mecliste 630 milletvekili görev yapıyor, senatonun da 326 üyesi var. İngiltere'de nüfus artışına göre üye sayısı da artıyor, şu anda 659 milletvekili bulunuyor.
Bu ülkelerde hep Türkiye'den daha kalabalık parlamentolar görevde.
Sisteme göre fazla değil
Avrupa'nın orta nüfuslu ülkelerinde parlamentolar 300-350 dolayında üyeden oluşuyor, az nüfuslu ülkelerde ise 150-250 üyeli parlamentolar olduğunu görüyoruz.
ABD'de Temsilciler Meclisi üye sayısı nüfusa göre belirleniyor ve şu anda sayı 435. 100 olan senatör sayısı ise değişmiyor.
Batı demokrasilerinin hemen hemen tümünde görev dönemleri 4 yıl. Kanada, Fransa ve İtalya'da ise 5'er yıl.
Türkiye'de ilk kez 1961 Anayasası'nda milletvekili sayısı yazıldı ve bu sayı 450 oldu. Bu anayasada ilk kez kurulan Cumhuriyet Senatosu'nun üye sayısı da 165'ti (150 üye seçimle, 15 üye Cumhurbaşkanı atamasıyla geliyordu. Ayrıca eski cumhurbaşkanları ve Milli Birlik Komitesi üyeleri tabii senatör oluyordu).
1982'de askeri yönetimin hazırlattığı ve halkoyuyla kabul edilen anayasada milletvekili sayısı 400 olarak belirlenmiş, senato kaldırılmıştı. Turgut Özal 1987'de milletvekili sayısını 450'ye yükseltti. 1995 değişikliklerinde ise bu 450 milletvekilinin yanı sıra 100 de "Türkiye milletvekilliği" konulması tartışıldı. Bir sonuca varılamayınca milletvekili sayısı 550'ye çıkarıldı.
Meclis'in son dönemdeki çalışmaları göz önüne alındığında 550 sayısının "çok fazla" olduğunu söylemek güçtür. Meclis'te, genel kurullar dışında çok sayıda komisyon görev yapmaktadır. Buna rağmen, siyasi yapıya ve hükümete yönelik genel ve yaygın tepki Meclis'e de yönelmektedir.
Tartışmanın özü...
Çok partili sisteme geçilmesinden sonra, yıllar içinde milletvekili kendi seçim bölgesinin, seçmenlerinin "doğal iş takipçisi" durumuna gelmiştir. Seçmenlerinin iş, hastane, okul, askerlik vb. sorunlarını çözmesi hep milletvekillerinden beklenir. Ve milletvekilleri, sürekli olarak birilerinin işlerini halletmek için uğraşırlar, bakanlardan atama isterler, iş isterler, hastane ararlar, okul ararlar.
Milletvekili sayısıyla ilgili tartışmanın kaynağında ise daha çok kamuda tasarruf meselesinin yattığı anlaşılmaktadır. Devlet ve devletin başındaki siyasi yönetim, krize "uyum sağlayamamış"tır, beklenen tasarruf mantığına bir türlü girememiştir.
Milletvekili sayısının azaltılmasını isteyenler Meclis'e "tasarruf sizden başlasın" demek istemektedirler. Meclis'te, milletvekili sayısının azaltılması konusunda en küçük bir girişim olmayacağı kesindir.
Sorun Meclis'teki milletvekili sayısında değil, köhnemiş ve Türkiye'nin gerisinde kalmış siyasi partilerin yapısındadır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
SABAH'ın Demokrasi Kürsüsü'nde sizde sesinizi duyurun
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|