kapat
04.07.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.sahibinden.com
Dünyadan
Spor

Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
AHMET TAN(tana@sabah.com.tr )

Yavru felaket!

Atalarımızın çok şeyiyle övünmek mümkün. Ama, sözleriyle, ne kadar övünsek az.

Atasözleri yaşama pusula tutmakla kalmıyor, yaşamda tasarruf da sağlıyor.

Türkiye'den Kıbrıs'a trafik güvenliğini konuşmaya giden biri, şöyle bir atasözü pankartıyla karşılanmayı haketmez mi?

- Kel merhem bulsun da, başına sürsün!

***
Türkiye, her ay Kıbrıs Harekâtı'nda verdiği şehidin birkaç katını bir ayda yol kazalarında veriyor. Trafik felâketi salgını Yavru Vatan'a da bulaşmış. Ne demişti atalarımız?

- Anasına bak kızını, kenarına bak bezini al.

Kumaş aynı kumaş!

***
Kıbrıs'ta, yolların hızla güvensizleştiğini duyunca insan, istemese de atasözlerini anımsıyor.

Kurallara boş verme eğilimi, "bana bir şey olmazcılık" veya "kaderde varsa abicim"cilik Ana yurtta ne kadarsa, yavrusunda da o kadar mı olmalı?

Kıbrıs Türk'ü ile, Anadolu Türk'ü aynı soydan soptan geliyor.

Ama iki toplum yine de çok farklı tarihsel, toplumsal ve kültürel koşulların ürünü. Oysa, Kıbrıslı Türkler, kimliklerini güçlendirmek istiyorlarsa, kendilerini Anadolu Türkleri'nden ayıran farklılıklarını hem korumak hem de artırmak zorundalar. "Şeker, cinsi cinsine çeker" falan türünden atasözlerine, hele konu trafik ise hiç kulak asılmamalı.

Yavru Vatan'da birçok anlayış ve yaklaşım Anavatan'a göre, herşeye rağmen, çok daha çağdaş, çok daha olması gerektiği gibi.

Yavru'nun üstünlüğü elbette boyutunda, ölçeğinde. "Nerede çokluk.." kuralının işlemesine adanın boyutları çok şükür olanak tanımıyor.

Türkiye'de trafikte bir yılda ortalama 10 bin yurttaşımız ölürken, bu sayı Ada'da şimdilik 50 dolayında.

Ama bu sayı on yıl önce 1-2'yi geçmiyormuş.

Şimdilerde 50 yurttaşın, hele de gencin ölmesi yine de felâket.

İnsan hayatı, insan canı aritmetiğe, kelle hesabına vurulamayacak kadar kutsal. Sayılara bakıp üç ölü azaldı, beş kişi daha az öldü... Yalnızca sakat kaldı demek, en hafif deyimle hem çok zavallı, hem de çok zalimce bir teselli. (Bu eğilim ne yazık ki bizde son zamanlarda resmi ağızlarda uç verip duruyor.)

İnsanı kelle sayısına indirgeyip, enflasyonda olduğu gibi, 2 puan düştü türünden bir sevinç gerçekten ayıp bir teselli.

***
Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde 60 ülkeden, ama çok büyük bölümü Türkiye'den, tam 15 bin öğrenci okuyor.

Üniversitenin Halkla İlişkiler yöneticisi Pelin Hanım "Diplomayla dönmek için adaya gelmiş bir öğrencimizi, tabutla geri göndermekten daha acı bir şey olamaz." diyor.

Bir ülke için trafikte can güvenliği, demokrasiden de, özgürlüklerden de hatta bağımsızlıktan da önce gelir, gelmeli.

Çünkü tüm bunlardan yararlanmak için önce yaşamak, yani yollarda telef olmamak şart.

Hem trafik, ölümlerin en anlamsızı, en rezilcesi. Zira ölümün bu türü, on binde 1'lik teknik kusurlar, istisnalar sayılmazsa, tamamen insan eliyle yaratılıyor.

Trafik, belki de dünyadaki tek önlenebilir ölüm nedeni. Sigara tiryakiliği hiç değilse, nikotinin keyfini çıkarmaya zaman tanıyor.

Ama süratli ya da alkollü araç kullanma tiryakiliği buna hiç fırsat vermiyor.

Tütünün yirmi - yirmi beş yılda yaptığını, trafik bir iki saniye içinde sonuçlandırıyor.

***
Yavru Vatan'a yapılan en büyük kötülük, trafik rezaletimizin, değilse bile düzensizliğimizin, oraya taşınması olacak.

Oğlunu uzun bir süre önce Kıbrıs'ta trafik kazasında kaybeden Cumhurbaşkanı Denktaş'ın acısını öteki yurttaşların da yaşaması, hiç mi hiç gerekmiyor.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır