kapat

22.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Futbol tedavi eder mi?

Futbolda bir dalgıçla bir dağcının hedef tanımayan başarısı gibi zaferden zafere gidiyoruz.

Sevincimiz sonsuz...

Heyecanımız zirvede...

Umudumuz tepede...

Tek kelimeyle Avrupa ölçüsünde top tutucu, top çevirici, top kontrol edici, topu hedefine atıcı, 90 dakika koşucu, oyun kurucu, zamanı planlayıcı, rakibin oyununu bozucuyuz.

Bravo bizim milli takıma...

Bravo Mustafa Denizli'ye...

Bravo sadece ayaklarıyla ve kafalarıyla değil yürekleriyle de oynayan bizim çocuklara... 54 Avrupa ülkesi içinde 36 ülke takımını zaten geride bırakıp ilk 16'ya girmişlerdi.

Şimdi 8'i de aştılar...

Son 8'e girdiler...

Herkesin büyük takım, çok iyi onbir, süper ekip, istikrarlı top koşturan takım diye övüp övüp göklere çıkardığı Portekiz'i de bizim çocuklar, altın vuruşlarla eleyebilirler.

Son 4'e girebilir...

Sonra da son 2'ye...

Umudun özsuyu...

İnancın kimyası....

Başarının dayanılmaz gücü...

Bizim takım her alanda iyi. O yendikçe biz de yenmiş gibi oluyoruz. Avrupa'dan geri kalmışlık özrümüzü gidermiş gibi oluyoruz.

Futbol yeni afyon...

İyi uyuşturucu...

Taze diyazem....

***

Asırlar süren yenilmişliğimize bir çeşit beyin ifrazatı oluyor, bir maçlık da olsa ezilmişlik, yenilmişlik, geride kalmışlık kompleksimizi örtüyor, geriye itiyor, unutturuyor.

Futbol tedavi edici mi?

Ah bir de...

Tedavi edici olsa...

Yenilmişlik kompleksimizi iyleştirici, bizi korkularımızdan temelli arındırıcı olsa! İçimizde aklını öne geçirmiş az sayıda insanımız değil, tüm 70 milyon, hepimiz; "İleri gitmek beklemekten iyidir" demeye başlasak. Hemen hepimiz; "Biz hep kendimizi geçmeye çalışmalıyız..." ilkesini kural edinsek.... Ve bebeden dedeye, gelinden güveyine tamamımız; "Babalarımızın yaptığı çadırlarda uykuya dalmayalım, ilerleyen dünyaya ayak uyduralım..." diyebilsek...

Futbol tedavi edici olsa...

Futbol takımımızın zafer kazanınca verilen teşvik pirimleri kadar ödül, teknolojide, bilimde, buluşta zafer kazananlarımıza da verilir olur. Örneğin Milli Takım'ın çalıştırıcısına, hocasına, teknik adamlarına, sporcularına Avrupa ölçüsünde futbol oynadıkları için 3 milyon dolar ödül verileceği açıklanıyor. Fakat İstanbul Teknik Üniversitesi Vakfı, dünya biliminde sayılı bir araştırmayı gerçekleştiren Fen ve Edebiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Hilmi Demiray'a sadece 1000 dolar dolar ödül verebiliyor.

***

Prof Dr. Hilmi Demiray, "Astarsız elastik tüplerdeki dalgaların modülatör ile incelenmesi" araştırması sırasında yeni bir buluş yaptı. Kendisi mühendis olmasına rağmen, bu araştırmayla insandaki damar ve kalp hastalıklarının nedenlerini anlayacak, inceleyecek bir bilimsel metod geliştirmiş oldu. Dünya ölçüsünde bir zafer ve verilen ödül sadece 1000 dolar.

Futbol yeni afyon...

İyi uyuşturucu...

Taze diyazem...

Ah bir de bilim olsa...

Bilim adamlarının zaferi de, tıpkı futbolcularımızın kazandığı zaferler gibi, kahveleri, açık türbünleri, sokakları ayağa kaldırsa... Bir bilim adamımızın buluşunun TV'lerde yayınlanır yayınlanmaz herkes otomobillerine atlayıp, ellerinde bayraklar korna çalarak Taksim Meydanı'na doluşsa...

Futbol zaferini...

Karnavala çevirdiği gibi...

Bilim zaferini de....

Festivale dönüştürebilse...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır