kapat

22.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Vadim o kadar yeşildi ki!

İstanbul'un çağdaş bir kent olması için en önemli master-planı yapan uluslararası mimar Proust'un saptadığı plana göre, İstanbul'un bir numaralı yeşil alanı tarihi Gülhane Parkı'ydı. İki numaralı ise Dolmabahçe Vadisi.

Zaman içinde değişen çeşitli talepler, veriler ve uygulamalar yine de bu temeli değiştirmedi. İçini gecekondu pavyonlar ve sözümona hayvanat bahçesi kafeslerle doldursak da Gülhane Parkı bu kentin başlıca nefes alma alanlarından biri olarak kaldı.

Dolmabahçe Vadisi ise daha talihsizdi. Çünkü kentin yeni gelişme alanlarının tam ortasındaydı, üzerinde çok göz vardı. Önce Dolmabahçe Stadyumu, ardından Hilton Oteli, daha sonra eski küçük ve sevimli Taksim Gazinosu'nun yerine yapılan Sheraton (şimdi Ceylan Intercontinental), daha sonra yine küçük ve sevimli Tenis-Eskrim ve Dağcılık Kulübü'nün yok edilmesiyle ortaya çıkan Hyatt Regency ve en son Bedrettin Dalan'ın en büyük günahı olan Gökkafes faciası, bu vadiyi oldukça hırpaladı. Açıkhava Tiyatrosu'na giderken sırtın üzerinde belirmeye başlayan lokanta ve 'club'ler de cabası.

Vadi son darbeyi Lütfi Kırdar Salonu'na eklenen bölümlerle yedi. Turizm Bakanlığı'nın büyük bir hızla, adeta telaşla, sadece dört ayda tamamladığı bu tesisler, doğrudur, Türk turizmine hizmet edecek ve artık adı Konferans Vadisi diye anılan bu alandaki büyük bir ihtiyaca karşılık verecektir. Ama oradaki yeşilin önemli bir bölümü de ne yazık ki tahrip olmuştur.

Ben diyorum ki: Artık olan olmuş. Ama artık bu noktada dur diyelim. Bu vadi, doğrudur, içerdiği otel ve konaklama ve toplantı salonu kapasitesiyle artık İstanbul'un kongre ve konferans vadisi olmuştur. Turizmciler buna Konferans Üçgeni de diyor. Ama bu vadinin veya üçgenin güzelliği ve önemi, zaten belli ölçüde yeşil içermesi ve tüm bu tesislerin arasında yine de yeşil bir halının yatıyor olması.

Şimdi, biraz daha otel, biraz daha konferans salonu deyip yeşili de gözden çıkarırsak, vadinin vadiliği filan kalmayacak. Sıradan bir Batı kentine dönüşecek. Ve benim katılmadığım Lütfi Kırdar'ın yeni bölümlerinin açılışında, Turizm Bakanımız böyle bir gidişi haberleyen bir konuşma yapmış. Tuğrul Şavkay hem yazdı, hem de bana kişisel olarak söyledi.

Bunu yapmayalım. Turizm Bakanlığı'nın İstanbul'un son yeşil alanlarını hesapsız-kitapsız biçimde biraz daha konaklama, biraz daha toplantı yeri için gözden çıkarmasına boyun eğmeyelim. Bu kentin gerçek sahipleri, yani İstanbullular olarak okuru, yazarı, belediyesi ve başka kurumlarıyla karşı çıkalım. Ve Dolmabahçe Vadisi'nden son kalanı kurtaralım.

Radyo Müdürü feryat ediyor
Herhalde İstanbul'un Dolmabahçe Vadisi'ni tümüyle yeni konaklama tesislerine feda etmek kararının bir uygulaması olan Rodyaevi'nin otel ya da alış-veriş merkezi olma tasarısına karşı yazdığım yazı için birçok destek faksı aldım. Bunlardan biri de, halen Radyo Müdürü olan sayın Ayhan Dinç'ten geldi. Dinç aynen şöyle diyor:

"Herşeyi paraya tahvil etmeye kalkışan bu kişilerin gözü ne zaman doyacak acaba? Vali Kırdar'ın Yeşil Kuşak Projesi içinde yer alan TED Kulübü'nü, Spor Yazarları Tesisi'ni, Dolmabahçe sırtlarını böyle kaybetmedik mi? Hilton'un ek tesislerini, Lütfi Kırdar merkezinin Rumeli adını verdikleri ek tesisini gördünüz mü? Daha düne kadar öğle paydosunda yemekten sonra gidip gölgesinde dinlendiğimiz o güzelim ağaçların yerinde yeller esiyor. Hepsi kesilmemiş, köklenmiş. Yerlerine yenilerini dikmişler. Ama toprağın üç karış altı beton. Burada ağaç yetişir mi? Biz diktik, ama olmadı diyecekler. Akıllarını ve vicdanlarını rahatlatacaklar. Şimdi de yarım asırlık radyo binasına kafalarını takmışlar. Allah bilir, Askeri Müze'yi de akıllarından geçiriyorlardır, ama..."

Eklenecek söz var mı?


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır