kapat

22.06.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
'Özür diliyorum' dedi, intihar etti
Bulgaristan'dan göç eden Leylia, annesine mektup yazdıktan sonra kendisini astı

LEYLIA Cihabanova henüz 25 yaşında gencecik bir kızdı. Çok sevdiği babasını ve yakınlarını Bulgaristan'da bırakarak annesi Nebahat ile birlikte 1995 yılında Türkiye'ye göç etmişlerdi. İstanbul'a gelen Cihabanova ailesi önce Küçükköy'de bir yakınlarının evine yerleşti. Daha sonra, Küçükköy Şemsipaşa Mahallesi 16. Sokak, Diler Apartmanı'nın bodrum katında iki kişiye yetebilecek büyüklükte bir ev tuttular. Bulgaristan dönüşü yakınlarının yanında kaldıkları sırada başlayan anne-kızın geçimsizliği birlikte çalıştıkları konfeksiyon atölyesine de yansıyordu. Annesinin zoruyla çalışan Leylia Cihabanova, baskılara ve hakaretlere daha fazla dayanamayarak, işinden ayrıldı.

Ancak işinden ayrılması sorunları daha da arttırdı. Leylia'nın babasının yanına dönme isteği de yine annesi tarafından engellendi. Tüm bu baskılara artık göğüs geremeyen Leylia, sıkıntılardan kurtulamayacağını anlayınca çareyi intihar etmekte buldu. Ve önceki gün, annesi işe gittikten sonra kendisini salonun tavanına astı. Ardında ise annesine hitaben yazdığı yürekleri parçalayan bir mektup bıraktı. "Senden özür diliyorum. Ben senin gibi bir anneyi haketmedim" diyen Leylia, kendisini intihara götüren sebepleri ise şöyle sıraladı:

"TANRI GÖRÜYOR"
"Sevgili anne, beni affetmeni istiyorum. Çünkü başka bir seçeneğim yoktu. Böylesi hepimiz için daha iyi. Benim için fazla ağlama. Sana layık bir evlat olamadım. Benim için çok fedakarlık yaptın. Karşılığında ise çile çektin. Ben senin gibi bir anneyi haketmiyorum. İnsan bir şeyin değerini kaybettiğinde anlıyor. Sabah işine giderken, sana sarılarak bağrıma basıp doyasıya öpmek istedim. Ama bir şeyler sezersin diye cesaret edemedim.

Kendimi ve seni insanların karşısında kötü duruma düşürdüm. Ağlama anne; Tanrı her şeyi görüyor!.."

Anne Nebahat Cihabanova akşam işten eve döndüğünde kızının tavanda asılı duran kaskatı vücuduyla karşılaştı. Annenin yapabileceği bir şey yoktu artık.

Korkunç bir çığlığın ardından yığıldığı koltukta sessizce ağladı sadece...


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır