Neden olmasın?
Çizdiğim cumhurbaşkanı tarifine çok sayıda telefon ve e-mail geldi...
İyi bir tarif çizdiğimde birleşti okurlar...
Bazıları da bu tarife uyan bir cumhurbaşkanı adayı bulunduğunu söylediler.
Düşündüm, büyük ölçüde hak verdim.
Okurların önerdikleri isim Mesut Yılmaz'dı...
Hem genç, hem çağdaş görünüşlü bir lider...
İyi eğitimi var, iki dil konuşuyor...
Sıcak bir evliliği, sevgi dolu bir yuvası var...
Politikada yıpranmadı değil...
Ama siyasette kim yıpranmadı ki...
Türk siyaseti, bir gecede adamın saçlarını ağartır, gene bile iyi dayandı Mesut Bey!..
Mesut, Yılmaz, yapmıyorsa bile sporu seviyor...
Ve onu emsallerinden en fazla ayıran özelliği de:
Yaptığı demokratik çıkışlar!..
Ben biraz da...
Mesut Yılmaz'ın, istediği ortamı bulamadığından tam düşündüklerini söyleyemediğini hissediyorum.
Ecevit'in tarifine de ters düşmüyor Mesut Bey...
Belki Çankaya'ya çıkarsa...
Merkez sağ'daki bölünmüşlük de bertaraf edilir..
Hem Köşk, ciddi, basiretli ve usuletli bir lider kazanır...
Hem de politik yelpaze daha bir yerine oturur...
Mesut Yılmaz'ın Çankaya'da, şimdikinden de aktif, barışçı, demokrat, çağdaş ve etkin bir tablo çizeceğine dair birçok belirti var...
Ama tersini gösteren belirti pek yok!.
Orman
Çıkan yangınlarda 7 bin 500 hektar orman yok oldu. Hepsini yakarsak bakmaktan kurtuluruz.
Gelir
Çetin Altan, "eskiden milli gelir bilinmezdi" diyor. Şimdi biliniyor ama gelir gene yok!..
Rötar
İstanbul havalimanı yılda ortalama 30 dakika rötar yapmış... Her işin "yarına" kaldığı ülkede az bile...
Mum kokulu
RTÜK, önceki gün atv'yi de kapattı. Sebep, Mum Kokulu Kadınlar filmini oynatmış olması... RTÜK'e söyleyeceklerimizi zaten söylüyoruz... Sinemalarda oynamış bir filmi, televizyon oynatınca neden kıl kapıyorlar belli değil...
Ama atv'nin de bir yanlışı var.
Mum Kokulu Kadınlar gibi son derece sıradan, "hasta" bir film yüzünden kapatılmak da pek profesyonel bir iş değil...
Atılan taş ürkütülen ördeğe değmeli!..
Asker istiyor
"Demokrat" gazetenin manşeti: Askerden Köşk için temiz siyasetçi isteği...
Kızım sana söylüyorum!..
Kıvrıkoğlu Paşa, yolsuzluklarla mücadele derneklerini kabulünde bu mesajı vermiş...
Askerin temiz siyasetçi istemesi normal de...
Askerin her sözünü, akan suları durduracak çıkış şiddetinde ve öneminde değerlendirmek...
Sivil zihniyetle ne kadar paralel acaba?..
Devlet ve demokrasi
Bürokrasi ve mevzuat hazretlerinin demokrasinin en büyük engeli olduğunu, devletçilere anlatamazsınız...
Bakınız, Ankara, binaların denetimini özel şirketlere devreden kararnameyi imzaladı ya...
Devletçiler bağırmaya başladılar.
Efendim, böyle bir yetki özel şirketlere, sırf "kâr" amacıyla nasıl verilirmiş?..
Malum, "kâr" amacı gütmek günah, ayıp hatta ahlâksızlık!..
"Kâr eder" korkusuyla özel girişime burun kıvırıp, her şeyi devlete teslim edecek sonra da evde ekmek bekleyeceksin...
Her şeyi devlet yapsın, sana de baksın...
Sonra da demokrasi diye bağır...
Özel girişime, ticarete, rekabete ve kârlılığa sırtını çeviren devletçilerin, demokrasiyi nerde ve nasıl bulacaklarını merak ederim...
Bakın net bir şey söyleyim.
Bırakın binaların kontrolünü özelleştirmeyi...
Belediyelerin kendisini özelleştirmek gerekiyor...
Küçük bir proje üretim ve kumanda merkezinin dışında, bütün işler özel şirketlere ihale edilmelidir.
Hukuka uygun, dürüst ve çağdaş ölçüler içinde...
Böylece belediyeler hem arpalık olmaktan çıkacak...
Hem de siyasi güç odağı olmaktan çıkacaktır...
Bütçeleri neredeyse devlet bütçesine ulaşan belediyeler, siyasi partilerin ele geçirmek için birbirini boğazladığı "avanta kaleleri" olmaktan da kurtulacaktır...
İyi ve doğru hizmetin...
Ve demokrasinin...
Bundan başka formülü yok!..
Ama devletçilerin kafası bunlara basmaz!..
