kapat

15.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Derin Anadolu

Denizde yüzüp denizi bilmeyen balıklar için söylenmiş olan ünlü söz, herhalde en çok bizlere uyuyor.

Bu toprakların tarihine ait ufacık bir araştırma yapmanız bile inanılmaz bir zenginliği, akla durgunluk verecek bir kültürler bileşkesini ortaya koyuyor.

Üst üste yığılmış kültürler, halklar, inançlar, ırklar...

Bu zenginlik içinde bizim sığ, yüzeysel ve gündelik olayları izleyerek yaşamamız çok can sıkıcı.

Geçim derdine düşmüş insanları kastetmiyorum elbette.

Ama işi yazı, çizi, düşünce ve bilgi olanları anlatmak istiyorum.

Bu ülkede Amerikalı gibi yaşanamaz.

Bu muazzam tarih yetmiş yılla sınırlandırılamaz. Aslında Osmanlı'ya duyulan ilgi de yetmez buraları anlamaya.

Oysa bizim genel geçer tavrımız, gündelik olayların akışına kapılıp, üzerinde yaşadığımız toprakların bilincimizde yaratacağı muhteşem derinliklerden yoksun kalmakla sonuçlanır.

Biz bu bilince sahip değiliz.

Bugün kime Selçuklu'yla ilgili bir soru sorsanız kalakalır.

Rum Selçukluları'na başkaldıran Baba İshak, Baba İlyas hareketi ve diğer isyanlar, ancak çok uzaktaki sisler arasından bir şeyler çağrıştırır.

O da çok az kişiye.

Yezidiler, Mecusiler, İran Mazdek hareketinin etkileri, Bacıyan-ı Rum, Bogomiller, eski Türklerin mensup olduğu Mani dini, bu dinin kurallarının Anadolu inaçlarına doğrudan doğruya aktarılmış olduğu, birebir benzerlik gösterdiği çok az insanın ilgi alanı içindedir.

***

Anadolu'da her taşı kaldırdığınızda, sonu gelmez, baş döndürücü bir uçuruma bakar gibi olursunuz.

Bir örnek vereyim:

Diyelim ki Adıyaman yakınlarındaki Samsat'la ilgilendiniz ve bunu baraj gibi güncel bir olaya ilişkin değil de daha derinlemesine bir ilgiye dönüştürdünüz.

Karşınıza ilkin, Avrupa edebiyat ve düşüncesini derinden etkilemiş olan büyük yazar Lukianus ve onun eserleri çıkacak.

Samsat'ın akıllara durgunluk veren karmaşık tarihini, Kommagene Krallığı'nı ve kente egemen olan değişik din mensuplarını okuyacaksınız.

Biraz daha kazıyınca karşınıza Bogomiller çıkacak.

Bogomiller, insanların eşit olduğuna ve eşit yaşaması gerektiğine inanan bir heretik Hristiyan mezhebi. Bu yüzden sevgiliden gayrı her şeyin paylaşılması gerektiğini düşünüyorlar. İlkeleri bu.

Aynen 5.yüzyıldaki Mazdekçilik akımı gibi.

Her cemaat dışı akım gibi bunlar da baskı altında. Bu yüzden önce Alaşehir'e göç ediyorlar, sonra Akdeniz üzerinden Güney Fransa'ya Pirene dağları üzerindeki ünlü Montsegur kalesini kurdukları zaman adlarını da Cathar Şövalyeleri olarak değiştiriyorlar. Yunanca'da arınma anlamına gelen cathar kelimesinden türetiyorlar isimlerini. Daha sonra Fransız ordusu büyük bir kuşatmayla Montsegur kalesini yerle bir ediyor. Katliamdan kurtulabilen Bogomiller İtalya'ya kaçıyor ve 15.yüzyılda kaybolup gidiyor.

Taa ki Umberto Eco onları inceleyip, Gülün Adı kitabına alana kadar.

(Bu konuda Mine Kırıkkanat'ın incelemesine teşekkür etmek gerekiyor)

***

İşte size bir tek Samsat örneği. Bunun gibi bir yazarın entelektüel ufkunu genişletecek ne boyutlar var Türkiye'de.

Ama ilgi alanımız Ankara siyaseti, televizyon, magazin, ve medya dünyasıyla sınırlı kalınca bunları düşünemiyoruz bile.

Hemşehrimiz Lukianus'u kaç kişinin okuduğunu tahmin edersiniz?

Yüzeysellik ve sığlık, ağır ağır yükselen bir su gibi her tarafımızı kaplıyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır